1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Ebeveynlikte Tutarlılık ve Çocuk Davranışları

Ebeveynlikte Tutarlılık ve Çocuk Davranışları

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Duygu Bay – PembeNar Özel

Duygu Bay: Hemen hemen her ebeveyn, çocuklarında olumsuz bir davranış gözlemlediğinde, “Ben nerede yanlış yaptım?”, “Bu çocuk kime çekmiş?”, “Bu davranışları nereden öğreniyor?” gibi sorularla karşılaşır. Peki, çocukların davranışlarında ebeveyn etkisi ne derecede önemlidir?

Dilek Söylemez: Bir davranışın ortaya çıkmasında çocuğun doğuştan getirdiği genetik özelliklerin yanı sıra, yakın çevresinin etkisi de son derece büyüktür. Burada bahsettiğim yakın çevre, öncelikle anne-baba ve evde çocuğun bakımını üstlenen diğer bireylerden oluşmaktadır. Çocuk, dünyayı algılarken bu bireyleri gözlemleyerek öğrenir. Örneğin; “Dünya güvenli mi yoksa güvensiz mi?”, “Kendimi ifade ettiğimde kabul görecek miyim yoksa reddedilecek miyim?”, “Bazı durumlarda kurtulmak için yalan söylemek normal mi?”, “Ağladığımda istediğimi alıyorlardı, yine ağlarsam aynı şeyi elde eder miyim?” gibi düşünceler, çocuğun öğrenme süreçleriyle şekillenir. Eğer çocuk, düşünceleri ve hayalleriyle ilgili kabul görmezse, alay edilirse veya “Sen çocuksun, anlamazsın” gibi tepkilerle karşılaşırsa, kendini ifade etme konusunda zorluk yaşar. Örneğin, anne ile alışverişe çıkan bir çocuk, “Bunları aldığımızı babana söyleme” ya da annenin telefonda “Biraz rahatsızım, misafir kabul edemeyeceğim” demesi gibi durumlara tanıklık ederse, yalan söylemenin yanlış olmadığı fikrine kapılabilir. “Markette çikolata için ağladığımda annem hemen almıştı. O halde bu oyuncak için de ağlayayım” gibi davranışlar sergileyebilir. Ailelerin gözden kaçırdığı en önemli nokta, küçük yaşlardaki çocukların çevreyi anlamadığını düşünmeleridir. Özellikle 18. aydan itibaren, çocuklar konuşamasa bile, çevresinde konuşulanları mutlaka anlıyorlardır.

Ebeveynlerde Görülen Davranış Hataları

D.B.: Anne ve babalarda çocuk yetiştirirken en sık karşılaştığınız davranış hataları nelerdir?

D.S.: En yaygın hata tutarsızlıktır. Ancak, ilk soruda belirttiğiniz cümlelerle ilgili bir çıkarımda bulunmak istiyorum. “Kime çekmiş bu çocuk?” veya “Nereden öğreniyor bunları?” gibi sorular, yanlış davranışın çocuğun kendisi tarafından değil, diğer ebeveyn tarafından kaynaklandığını düşündürmektedir. Bu tutarsızlık, genellikle iki şekilde ortaya çıkar: Birincisi, anne babanın koyduğu kuralların her ikisi tarafından aynı kararlılıkla uygulanmaması; ikincisi ise bir ebeveynin kendi içindeki tutarsızlıktır. Bu durumların her ikisini de sıkça gözlemliyoruz. Çocuklar, sınırları aşmaya çalışıyor gibi görünseler de, aslında onların temel ihtiyaçlarından biri, belirlenmiş sınırların varlığıdır. Düşünsenize, belirsiz bir ortamda ne olacağını kestirememeniz, güven duymanızı zorlaştırır. Oysa sınırların belirlendiği bir ailede, hangi davranışa ne tepki verileceğini tahmin etmek mümkündür. Kararlı ve tutarlı olmak burada büyük bir önem taşır. Ancak çocuk, bu sınırları aşma çabası gösterecektir. Çünkü, anne ve babasının limitlerini anlamaya çalışmaktadır. Bu sınırlar yaşa uygun ve yaşla birlikte genişletilirse, en sağlıklı yöntem olacaktır. Kitabımda bu konuya oldukça fazla yer verdim.

Öğrenilmiş Davranışların Uygulanabilirliği

Öğrenilmiş Davranışların Uygulanabilirliği

D.B.: Çocuk yetiştirmede öğrenilmiş metotların her çocuk üzerinde uygulanması doğru mudur?

D.S.: Her çocuk ve aile, kendine özgüdür. Her ebeveynin geçmişten getirdiği bir iletişim biçimi vardır. Evlilikle birlikte ortak bir paydada buluşulmakta ve aile yapısı oluşmaktadır. Anne babalar, çocuklarla iletişim kurarken, istemeseler de kendi ebeveynlerinden öğrendiklerini tekrar edebilir veya eksik kalan yönlerini çocuklarıyla tamamlamaya çalışabilirler. Sınır koyma ve tutarlı olma gibi evrensel kurallar, sadece çocuk yetiştirmek için değil, hayattaki her alanda önemlidir. Bununla birlikte, her çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. O çocuğun neye ihtiyacı var, öğrenme şekli nasıl, duygusal ve fiziksel ihtiyaçları karşılanmış mı gibi sorulara yanıt bulmak gerekir. Örneğin, 6 yaşındaki bir çocuğun tabaktaki bisküvileri yere döktüğünü düşünelim. Sorumluluk bilinci kazandırmak için onun bunu toplamasını beklememiz gerekir. Ancak eğer o gün boyunca annesi evde telefonla konuştu ve ev işi yaptıysa, çocuğun belki de o anda annesinden ilgi görmeye ihtiyacı vardır. Olumlu ya da olumsuz ilgi görmek, çocuğun o anki ihtiyacını karşılamak açısından önemlidir.

Duygusal İhtiyaçlar ve Eşitlik

D.B.: Ebeveynler, çocukların her yaşında farklı davranış modelleri ile karşılaşıyor. Bu değişimlere nasıl adapte olmalılar?

D.S.: Her yaşın gelişim özellikleri farklı olduğundan, davranış değişiklikleri de kaçınılmazdır. Örneğin, 2.5 yaşındaki bir çocuk inatçı ve benmerkezcidir; bu dönemde hırçın görünmesi oldukça normaldir. Aslında, bu dönem çocuğun özerkliğini ilan etmeye çalıştığı bir zamandır ve bu durum, gelişim sürecinin sağlıklı bir parçasıdır. Gelişim dönemleri hakkında bilgi sahibi olmak, ailelere bu konuda yardımcı olur. 6 yaş ve 10 yaş, çocuğun geçiş aşamasında olduğu zor dönemlerdir. Tıpkı ergenlik gibi.

D.B.: Birden fazla çocuğu olan ebeveynler, çocuklar arasında denge kurmakta zorlanabiliyor. Farklı yaşlarda farklı ihtiyaçları olan çocuklara nasıl yetebilirler?

D.S.: Öncelikle, eşit olmaya çalışmamalısınız. Kardeş olsalar bile, duygusal ihtiyaçları birbirinden tamamen farklıdır. Anne babalar bunu anladıklarında, kendi yoğunluklarından bir mola verip bu durumu daha iyi kavrayabilirler. Bireysel zaman geçirmek, bu dengeyi sağlamak açısından faydalıdır. Örneğin, baba-oğul veya baba-kız günü geçirmek, aradaki mesafeyi kapatmak veya birbirini anlamak noktasında oldukça yardımcıdır. Ayrıca, çocuklar ritüelleri sever. Akşam yatma zamanı her çocukla ona özel bir ritüel, oldukça etkili olabilir. Bu, doğaçlama gelişen bir süreçtir ve her ailenin kendi ritüelleri vardır; hafta sonu, sabah veya akşam gibi farklı zamanlarda gerçekleştirilebilir.

Çocuklar Arasındaki Sağlıklı Yaş Aralığı

D.B.: İki çocuk arasındaki sağlıklı yaş aralığı ne olmalıdır?

D.S.: Çocuk psikolojisi ile ilgili kaynaklarda genellikle 3 yaş önerilmektedir. Ancak, pek çok ailede olduğu gibi, kendi ailemde de bu durum uygulanmadı; çocuklarım arasında 22 ay var. Burada en önemli nokta, annenin bu duruma hazır olması ve iki çocuk arasında denge kurabilmesidir. 3 yaşın önemi, çocuğun daha özerk bir birey haline geldiğini ve kişilik gelişiminde temel basamağın tamamlandığını göstermesidir. Yaş aralığı az olduğunda, her iki çocuğun da ihtiyaçlarını karşılamak için annenin desteklenmesi gerekir. Eğer yaş farkı fazla olursa, kardeşler arasında gelişim özellikleri çok farklı olacağından, sağlıklı bir iletişim kurmaları zorlaşabilir ve bu durum, yetişkinlik dönemlerine kadar uzanabilir.

Ebeveynlik Notları Kitabı

D.B.: “Ebeveynlik Notları” isimli kitabınızda okuyucuları neler bekliyor?

D.S.: Bu kitap, şimdiye kadar konuştuğumuz konuların daha derinlemesine ele alındığı bir çalışma. Ebeveynler, kendi tutumlarının farkına varacak ve davranışlarının çocuklar üzerindeki etkilerini daha iyi gözlemleme fırsatı bulacaklar. Kitapta, görüşmelerim sırasında yaşadığım örneklerden ve çocuklarımla kurduğum diyaloglardan da bahsediyorum. Ayrıca, bebeği sütten kesme sürecinden okul öncesine nasıl hazırlanmalıyız gibi geniş bir yelpazede fikirler sunan bir kaynak oldu. Ancak benim için en önemli olan, ebeveynlik yolculuğudur. Çünkü ebeveynlik, kendi çocukluğumuza uzanan bir yolculuktur. Kendi yaralarımızı iyileştirebilirsek, her anlamda daha sağlıklı çocuklar yetiştirme fırsatına sahip olabiliriz.

Ebeveynlikte Tutarlılık ve Çocuk Davranışları
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin