Duygulara Yatırımın Önemi
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ilişkilerde duyguların etkisinin ve bu duygulara yapılan yatırımın önemine vurgu yaptı. 1990’lı yıllardan itibaren duyguların bilimsel bir çerçevede ele alınmaya başlandığını belirten Tarhan, “Psikolojide bir devrim yaşandı. Duygular artık bilimsel kategoride yer alıyor. Bu nedenle, duyguların sayısal göstergelerinin olması gerektiği düşünülerek, ölçülebilir ve değerlendirilebilir hale getirilmesi için pek çok araştırma ve çalışma yapıldı. Nörogörüntüleme yöntemleri kullanılarak, bu duyguların beyindeki etkileri kanıtlarıyla ortaya konuldu” dedi.
Beyin ve Duygu Yönetimi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanın duygularını yönetme becerisinin doğuştan geldiğini ifade ederek, “İnsanın öğrenme yeteneği, beynin ön bölgesi yani frontal lobda yer alır. Bu bölge, adeta bir kaptan köşkü gibidir. Beynin bu kısmının eğitimi, çocuğun doğumuyla birlikte başlar. Bu süreçte, arzu ve dürtüleri kontrol edebilme becerisi de öğrenilir” şeklinde konuştu.
Duygusal Havuzun Önemi
Duygulara yapılan yatırımın önemini bir havuz metaforuyla açıklayan Tarhan, “Bunu bir havuza benzetebiliriz. Kaynak yönetimindeki temel ilke, girdi ve çıktı kontrolüdür. Havuza ne kadar çok temiz su eklenirse, duygusal sermayeniz o kadar büyük olur. Ancak bu havuzun sürekli temiz suyla beslenmesi gerekir. Duygusal havuza yalan katmamak, dürüst olmak esastır. Her bireyin içinde hem iyicil hem de kötücül duygular bulunmaktadır. İyicil duyguları beslemek ve güçlendirmek gerekirken, kötücül duyguları da eğitmek önemlidir” diye vurguladı.
Empati Yoksunluğu ve Duygular
Nörobilimde duyguların yönetiminde ilk adımın öz bilinç yani kendini tanımak olduğunu dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İkinci adım öz yönetimdir; bireyin psikolojik kaynaklarını etkili bir şekilde yönetebilmesidir. Üçüncü adım ise sosyal bilinçtir; burada empati ve ilişki yönetimi öne çıkar. Günümüzde insanlığın en büyük kayıplarından biri empati eksikliğidir. Modernizmin getirdiği en büyük sorunlar arasında suç, şiddet ve intihar artışının arka planında empati yoksunluğunu görmekteyiz. Empati yoksunluğu yaşayan birey, olaylara sadece kendi perspektifinden bakar ve başkalarının duygularıyla ihtiyaçlarını anlamakta zorlanır. Bencillik, empatinin tam zıttıdır” ifadelerini kullandı.
Aile İçi Duygu Paylaşımının Önemi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailede duygu paylaşımının ve etkili iletişimin önemini de vurguladı: “Aile içinde hiyerarşik bir ilişki olmamalı, bunun yerine yatay bir ilişki kurulmalıdır. Aile bireyleri, birbirleriyle oturup fikirlerini tartışmalı ve duygularını paylaşmalıdır. Aile içinde, tıpkı bir takımda olduğu gibi uyum sağlanması gerekmektedir. Takım ruhu, duygu paylaşımını oluşturur. Üzüntüleri, sevgiyi ve olayları paylaşmak, ailenin birlikteliğini güçlendirir. Bu paylaşım sağlandığında, ailede huzur ve mutluluk ortamı oluşur” diye ekledi.