Duygu Bay – PembeNar Özel Röportajı
Yasemin Doğrul kimdir?
Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, HPE’nin yeni mezun programıyla teknoloji sektörüne adım attım. Burada farklı pozisyonlarda görev aldıktan sonra HPE’nin Ticari/KOBİ segmentinin satış müdürlüğü görevini üstlendim. Yoğun iş yaşamımın yanı sıra, pandemi dönemine kadar dans hayatım önemli bir yer tutuyordu. 17 yaşımdan beri aktif olarak dans eğitimi alıyor, eğitmenlik yapıyor ve performans sergiliyordum. Bunun dışında müzik, psikoloji, yoga, kamp ve doğada vakit geçirmek gibi konular da beni her daim heyecanlandıran alanlar arasında. İnsanları tanımak, onlarla ilişkiler kurmak, hikayeler biriktirmek ve yeni hikayeler yaratmak konusunda sürekli bir merak içindeyim.
Gözlemleriniz doğrultusunda kadınlar iş dünyasında nasıl zorluklarla karşılaşıyor?
Toplumsal cinsiyetçi rol kalıplarının iş dünyasına da yansıdığını düşünüyorum. Genel olarak baktığımızda, kritik pozisyonlarda erkeklerin yoğunluğu hâlâ belirgin. Yapılan araştırmalara göre, dünya genelindeki şirketlerde yönetici seviyesindeki kadın oranı yalnızca %29. Bu durumu değiştirmek için, önce önyargıları kırmamız gerekiyor. Bu durum iki yönlü: Hem dışarıdaki toplumun ‘kadın’ı yönetici rolüne uygun görmemesi hem de ‘kadın’ın kendi içsel değerlendirmesiyle ‘bu role layık olmadığı’ düşüncesini benimsemesi. Ayrıca, çocuk bakımı ve ev işlerinin kadına atfedilmesi, kadınların kariyer hedeflerini ikinci plana atmalarıyla sonuçlanıyor. Anneliğin bazı kariyer fırsatlarını engelleyici bir unsur olarak görülmesi, erkeklerin değerlendirilmesinde daha ön planda olmalarına yol açıyor.
Bu zorluklara karşı nasıl önlemler alınmalı?
Toplumsal eşitsizliğin kendi kendine çözülmesini beklemek oldukça zor. Bu nedenle, kadınların kendilerini kanıtlayabilmesi için çeşitli kurallara ihtiyaç var. Kadın yönetici yüzdeleri, kadın çalışan oranı ve ücret eşitliği gibi metriklerin fırsat eşitliğini sağlamak için önemli kriterler olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu önyargının toplumsal yapısından kaynaklandığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, kadınlara ikincil roller biçen toplumsal kalıpların yıkılması eğitimle mümkün olacaktır. Aile içinde verilen eğitim, kadının toplumdaki konumunun inşası, aile içi sorumlulukların eşit paylaşılması gibi birçok alanda atılacak adımlar var. Unutulmamalıdır ki, eşitlik sadece kadınların değil, herkesin sorunudur. Odağımızı cinsiyetten ziyade yeteneklere kaydırmalıyız.
Şirketlerdeki çeşitlilik ve kapsayıcılık işe nasıl yansıyor?
Şirketlerin doğru kararlar alabilmesi için, çeşitli bakış açılarını bir araya getirip bir sentez oluşturması gerekiyor. Farklı perspektiflerin oluşabilmesi ise ancak çeşitlilik ve kapsayıcılıkla mümkün oluyor. Şirketlerin çok sesli ve farklılıklara açık bir ortam yaratması, çalışanların yaratıcı ve yenilikçi fikirlerini ortaya çıkararak şirketin başarısını artıracaktır. Çeşitlilik ve kapsayıcılık, farklı fikirlerin dikkate alınacağına dair çalışanlarda inanç oluşturarak memnuniyeti artıracak ve işten ayrılma oranlarını azaltarak şirketlere pozitif bir etki sağlayacaktır. Ayrıca, yüksek çeşitliliğin şirketlere kazandıracağı bir diğer avantaj, çalışanların daha geniş bir müşteri yelpazesine hitap edebilmesi ve bunun sonucunda rekabet avantajı elde edilmesidir.
Doğum sonrası ebeveyn izni neden önemli?
Geçtiğimiz ay Gabor Mate’nin ‘Vücudunuz Hayır Diyorsa’ adlı kitabını okudum. Bu kitap, kişilik özelliklerimizin şekillendiği 0-4 yaş arasındaki ebeveyn ilişkisinin önemini vurguluyor. Bu dönemde ebeveynle güvenli bir ilişki kurmak, çocuğun gelecekteki karakter özelliklerini ve sağlık durumunu belirleyecek temel unsurlardan biridir. Bu destekleyici ilişkinin kurulması, ebeveyn izni ile mümkün olabilir. Anne ve babanın çocuklarıyla kuracağı yakın ilişki, çocuğun tüm yaşamını etkileyecek kritik bir durumdur. Bu nedenle, çalışanlara bu konuda fırsatlar sunulması gerektiğine inanıyorum.
HPE Türkiye’de toplam iş gücünün %35’ini kadın çalışanlar oluşturuyor, ayrıca yönetim pozisyonlarının %26’sı kadınlardan oluşuyor. Kadın istihdamını artırmaya yönelik nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Hem Türkiye hem de global ölçekte kadınların yönetici pozisyonlarında yer almasını destekleyen çeşitli programlarımız mevcut. HPE, ülke ofislerinin başarılarını değerlendirirken, satış ve karlılık gibi metriklerin yanı sıra kadın çalışan oranını da başarı kriterleri arasında değerlendiriyor. Bunun yanı sıra, kadın çalışanların kariyer gelişimi için çeşitli fırsatlar sunuyoruz. Örneğin, 2018 yılında “Female Executive Fast Track Development Program” isimli programa katılma hakkı elde eden 25 kadından biri oldum. Bu program, HPE’nin global yöneticilerinden mentorluk alma, Columbia Business School’un sertifika programına dahil olma ve HPE’nin üst yönetimi ile tanışma fırsatları sundu.
Bunlara ek olarak, HPE geçtiğimiz haftalarda, çeşitli sektörlerde cinsiyet eşitliğini teşvik eden şirketleri değerlendiren ‘Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne girmeye hak kazandı. Bu endeks, “kadın liderliği ve yetenek hattı”, “ücret eşitliği”, “kapsayıcılık kültürü”, “cinsel tacizle mücadele politikaları” ve “kadın dostu marka kimliği” gibi beş alanı değerlendiriyor. Bu alanlardaki performans ve şeffaflıkları doğrultusunda belli bir skorun üzerine çıkan şirketler endekse dahil olabiliyor. Bu kriterlerin her birinin HPE içinde bir yansıması var. Sonuç olarak, 2020 yılında HPE, Fortune dergisi tarafından kadınlar için en iyi 75 iş veren arasında yer aldı.
Kadın yöneticilere iş dünyasında karşılaşabilecekleri zorluklara karşı önerileriniz neler olur? Nasıl bir duruş sergilemeliler?
Ön yargılardan arınmanın son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Çocukluktan itibaren kodlanan bazı duygular, kadınların yüksek pozisyonları hedeflemesinin önünde engel oluşturabiliyor. Başarılarını erkeklerden daha az değerlendiren pek çok kadına şahit oluyorum. Bu durum, kadınların elde ettikleri başarıyı küçümseyerek, üst pozisyonlara terfi etmelerini zorlaştırıyor. Bu engelleri aşmak için kendimize olan inancımızı kaybetmemeliyiz. Kadınlar, sadece erkekler değil, birbirlerine de destek olmalı. Destek istemekten çekinmemek ve doğru kişileri bulmak oldukça önemli. Rehberlik eden yöneticilerin paylaşımları, farklı bakış açıları geliştirmekte etkili olabilir. Karar vermekten korkmamak, hata yapmanın her zaman bir öğrenme fırsatı olduğunu unutmamak ve cesur olmak da kritik öneme sahip. ‘Bunu yapabilir miyim?’ gibi soruları bir kenara bırakıp, ‘Denemeden buna karar veremem’ anlayışını benimsemek, bu yolculuğun başlangıç noktası olacaktır.