Dünya’nın Orta Çağında Dağların Kaybı ve Erozyon
Yeni bir araştırma, Dünya’nın “ortaçağını” yaşadığı dönemde (yaklaşık 1,8 milyar ila 800 milyon yıl önce), dağların gelişiminin durakladığını ve erozyonun zirvelerini törpülemesine izin verdiğini ortaya koyuyor. Bu durum, kıtasal kabuğun incelmesinin yanı sıra, okyanuslardaki basit yaşam formlarının da evrim geçiremediği veya son derece yavaş evrildiği “sıkıcı” bir döneme denk geliyor.
Araştırmanın başyazarı Ming Tang, dağların gelişimindeki bu sorunun denizlerdeki yaşama da yansıdığına inanıyor. Livescience’a verdiği demeçte, Pekin Üniversitesi’nde çalışan bilim insanı, şu ifadeleri kullandı: “Bu orta dönemde kıtalar dağsız kalmıştı. Düzleşmiş kıtalar, okyanusa yönelik besin tedarikini azaltmış ve karmaşık yaşamın ortaya çıkışını engellemiş olabilir.”
Dağların Nasıl Kaybolduğuna Dair Bilgiler
Dağlar, Dünya üzerindeki kıtaların birbirleriyle çarpıştığı sınırların yukarı doğru yükselmesiyle meydana gelen bir süreç olan orojenez ile oluşur. Bu sınır bölgelerindeki kıtasal kabuk, ortalama olarak daha kalındır. En büyük dağların bile zamanla yok olabileceği göz önüne alındığında, Dünya’nın geçmişteki kabuk kalınlığını incelemek, dağların oluşumunu anlamanın önemli yollarından biridir.
Yeni çalışmanın yazarları, kıtasal kabukta kristalleşen zirkon minerallerinin değişen bileşimini analiz ederek bu çabaların bir parçası oldular. Günümüzde bu küçük zirkon taneleri, gezegenin yüzeyindeki tortul kayalarda kolayca bulunabiliyor. Her bir tanenin temel bileşimi, çağlar önce bu minerallerin kristalleştiği kabuğun özelliklerini ortaya çıkarabiliyor. Tang, “Daha kalın kabuk daha yüksek dağları oluşturur” diyerek, “Kabuk kalınlığı, magmanın bileşimi değiştirdiği basıncı yönetir. Daha sonra bu magmada kristalleşen zirkonlardaki anormallikler sayesinde ölçülebilir.” şeklinde açıkladı.
Tang’ın bahsettiği anomalileri inceleyen araştırma ekibi, Dünya’nın kıtasal kalınlık çizelgesini oluşturarak kıtasal kabuğun ortalama kalınlığının milyar yıllık zaman ölçeklerine göre nasıl değiştiğini keşfetti. Araştırmacılar, Arkeyan Çağ’da (4 milyar ila 2,5 milyar yıl önce) ve Fanerozoik Devir’de (540 milyon yıl önceden günümüze) kıtasal kabuğun en kalın seviyelerine ulaştığını belirttiler. Ancak, bu aktif dağ oluşum dönemlerinin tam ortasında, yani (2,5 milyar yıldan 540 milyon yıl önceye uzanan) Proterozoik Çağ’da kabuk kalınlığı düştü ve Dünya’nın “orta yaşlarında” en düşük seviyeye ulaştı. Bu durum, dağların en alçak, kıtalarınsa en düz olduğu döneme işaret ediyor.
Okyanuslardaki “Sıkıcı” Çağ
Araştırmacılar, Dünya’nın karadaki en düz çağının aynı zamanda denizdeki en “sıkıcı” çağa denk geldiğini ve bunun bir tesadüf olmadığını düşünmektedirler. Tang, “Yaşamın 1,8 milyar ila 800 milyon yıl önce son derece yavaş evrildiği büyük ölçüde kabul ediliyor. Ökaryotlar 1,7 milyar yıl önce ortaya çıkmalarına rağmen, yalnızca 800 milyon yıl önce egemenlik kurabildi” diye ifade etti. Bilim insanına göre bu “sıkıcı dönem” sırasında yavaşlayan gelişim, daha sonra kabuğun kalınlaşmaya başlamasıyla hızlandı.
Ekip, bu dönemde yeni dağlar oluşmadığı için gezegenin manto katmanındaki besleyici maddelerin yüzeye ulaşamadığını vurguladı. Buna göre, karadaki besin eksikliği, su döngüsü yoluyla okyanusa giden besin maddelerinin azalmasına neden oldu. Araştırmacılar, fosfor ve diğer temel unsurlarındaki eksikliğin Dünya’nın basit deniz canlılarını aç bırakmış ve evrimlerini durdurmuş olabileceği sonucuna vardı.
Bu çarpıcı bulgular, gezegenin tarihine ışık tutarak 11 Şubat’ta hakemli bilim dergisi Science’ta yayımlandı.
Kaynak: Independent Türkçe