1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Dünya Kanser Günü’nde Pandemi Sürecinde Kanserle Mücadele

Dünya Kanser Günü’nde Pandemi Sürecinde Kanserle Mücadele

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünya Kanser Günü: Pandemi Sürecinde Kanserle Mücadele

Dünya Kanser Günü: Pandemi Sürecinde Kanserle Mücadele

Bugün, 4 Şubat Dünya Kanser Günü. 172 ülkenin üye olduğu Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü tarafından ilan edilen bu özel gün, ilk kez küresel pandemi koşullarında kutlanıyor. Koronavirüs pandemisi, hastaneleri pek çok kişi için gitmekten kaçınılan yerler haline getirdi. Bu durum, İngiltere gibi bazı ülkelerde hastaların kanser tedavilerinin veya kontrollerinin aksamasına yol açtı. Peki, pandemi Türkiye’de kanserle mücadeleyi nasıl etkiledi? Kesin sonuçları henüz bilmiyoruz, zira Sağlık Bakanlığı’nın kanserle ilgili verileri dört yıl geriden geliyor. Bakanlığın internet sitesinde yer alan en güncel veri 2016 yılına ait.

Bu verilere göre, 2016 yılında 98 bin kişiye kanser teşhisi konuldu. Kanser vakaları en çok sindirim ve solunum organlarında görüldü. Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki güncel verileri bulunmadığı için, bu alanda çalışan hekimlere sahadaki gözlemlerini sorduk.

Kanser Hastaları İçin Covid-19’un Riskleri

Kanser Hastaları İçin Covid-19'un Riskleri

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Murat Dinçer, Covid-19’un aktif olarak kanser tedavisi gören hastalar için ciddi bir risk oluşturduğunu belirtiyor. Kanser hastalarına verilen ilaçların, antikorların, kortizon türevlerinin ve kemoterapinin bağışıklığı zayıflattığını vurgulayan Dinçer, bu durumun enfeksiyon riskini artırdığını ifade ediyor. Pandeminin başlangıcında, bu riskler nedeniyle hastalara kemoterapi verilmesinin ertelenmesi tartışıldı ancak bunun hastalar için daha kötü sonuçlara yol açacağı düşünülerek kabul görmedi.

“Tedaviler devam etti ancak tedavi alan hastalarda Covid-19’a yakalanma oranı arttı ve yakalandıklarında bu durumu daha ağır geçiriyorlar.” diyen Dinçer, bu nedenle kanser hastalarına özel bir dikkat gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin Başarısı: Onkoloji Doktorlarının Rolü

Türkiye'nin Başarısı: Onkoloji Doktorlarının Rolü

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yeterlik Kurulu üyesi olarak Dinçer, Sağlık Bakanlığı’nın bu riski azaltmak adına onkoloji doktorlarını Covid-19 ile mücadelede kullanmamasının, kanser hastalarına bulaşım riskini azaltmada etkili olduğunu aktarıyor. “Dolayısıyla, Covid-19’lu hastalarla birebir muhatap olmadığımız için taşıyıcı olma riskimiz de azaldı ve hastalarımıza bulaştırmadık.” Bu durumun dünya genelinde onkoloji pratiği anlamında bir örneği bulunmadığını belirten Dinçer, “Bence Türkiye bu anlamda dünyaya iyi bir model oldu.” ifadesini kullanıyor. Dinçer, Covid vakalarının farklı hastanelerde tedavi edilmesi ve onkoloji hastalarıyla yakın teması engellemenin de bulaşım riskini düşürdüğünü anlatıyor.

Erken Teşhisin Önemi

Erken Teşhisin Önemi

Kanserle mücadelede erken teşhis, tümörün diğer organlara sıçramasını engellemek ve cerrahi müdahale gereksinimini azaltmak açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak, pandemi nedeniyle insanların hastanelere gitme isteksizliği erken teşhislerin azalmasına yol açmış olabilir. İstinye Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Celalettin Kocatürk, sadece kanserlerin erken teşhisinin azalmakla kalmadığını, aynı zamanda evde kalp krizine bağlı ölüm oranlarının da arttığını belirtmektedir.

“İnatçı şikayetlerinizi mutlaka ertelememeli ve hastaneye başvurmalısınız. Bu sorun sadece kanserde değil, birçok hastalıkta da yaşanıyor.” diyen Kocatürk, hipertansiyona bağlı beyin kanamalarından kalp krizlerine kadar birçok hastada tedavide aksamalar görüldüğünü ifade ediyor.

Kocatürk, kanserde erken teşhis eksikliğinin ilerleyen yıllarda kanser nedeniyle ölümleri artırabileceğini belirterek, “Akciğer kanseri gibi çok belirti vermeyen hastalıkları, rutin kontroller sırasında tespit edemez hale geldik.” Ayrıca, en çok kanser riski taşıyan 60 yaş ve üzeri bireylerin hastaneye gitmekten çekindiği için ciddi sorunlar yaşandığını vurguluyor.

“Neredeyse her gün tanı ve tedavi gecikmesi yaşayan hastalar görüyorum. ‘Şikayetim vardı ama doktora gitmekten korktum’ diyen çok sayıda hastam var.” diyen Kocatürk, bazı hastaların ilerlemiş evrelerde geldiği için en önemli tedavi şansını kaybettiklerini aktarıyor. Ancak, “Her şey için geç değil, diğer tedavi yöntemlerini de kullanıyoruz. Tek seçenek cerrahi müdahale değil.” diyerek umut vadediyor. Son zamanlarda kemoterapi, hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi alanlarında önemli gelişmelerin yaşandığını belirtiyor.

Pandemi ve Akciğer Kanseri: Farklı Bir Etki

Pandemi ve Akciğer Kanseri: Farklı Bir Etki

Prof. Kocatürk, akciğer kanserinin bölünme hızının ortalama 300 günde iki katına çıktığını ve pandemi sürecinde yaşanan erken teşhis gecikmelerinin hastaların kanserin bir sonraki evresine geçmesine yol açabileceğini ifade ediyor. “Bu bir yıllık gecikmeden dolayı önümüzdeki beş yıl içinde kanser oranlarında ciddi bir artış göreceğiz.” diyen Kocatürk, pandeminin daha da uzaması durumunda bu oranın artabileceğini belirtiyor.

Dünya Kanser Günü'nde Pandemi Sürecinde Kanserle Mücadele

Ayrıca, Covid-19 nedeniyle akciğer filmi çektirme ihtiyacı duymayan birçok kişiye tomografi çekildiğini ve bu sayede fark edilmeyen tümörlerin erkenden teşhis edilebildiğini söylüyor. Ancak, bu süreçte yaşlıların evde kalması ve kendilerini korumaya almaları, akciğer kanserinin daha az görüldüğü gençlerin tomografi çektirmesi nedeniyle bu durumun etkisinin sınırlı olabileceğini ekliyor.

Prof. Dinçer, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kanser hastalarının gerekli durumlarda hastaneye gitmesi ve öncelikli olmayan kontrollerin sıklığının birkaç ay azaltılabileceği yönünde tavsiyelerde bulunduklarını ifade ediyor.

Sokağa Çıkma Kısıtlamaları ve Yaşam Tarzı

Sokağa Çıkma Kısıtlamaları ve Yaşam Tarzı

Prof. Kocatürk, kanser vakalarının yalnızca yüzde 10’unun genetik nedenlerden kaynaklandığını, geri kalanının çevresel etmenler ve yaşam tarzıyla ilişkili olduğunu söylüyor. Sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle insanların fiziksel hareketlerinin azaldığını, bazı kişilerin ise pandemi stresi nedeniyle alkol veya sigara kullanımını artırdığını ifade ediyor. “Bu durum kanser riskini artırıyor.” diyen Kocatürk, hareketin azalmasının bağışıklığı zayıflatmakla kalmayıp, algıda da azalmaya yol açtığını vurguluyor.

Özellikle yaşlı bireylerin sürekli evde ve hareketsiz kalmasının, beyinlerinin yeterince beslenmemesine neden olduğunu belirten Kocatürk, “Beyin, yalnızca gıdalarla değil, duyularla ve sosyalleşmeyle de beslenir.” ifadesini kullanıyor. Sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite ve alkol tüketimini azaltarak kanser riskini üçte bir oranında azaltmanın mümkün olduğunu, sigara bırakıldığında bu oranın yüzde 50’ye çıktığını belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün akciğer kanserini önlenebilir bir hastalık olarak tanımladığına dikkat çekiyor.

“Akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı tütün kullanımından kaynaklanıyor.” diyen Kocatürk, 1900’lü yılların başında akciğer kanseri vakalarının dergilerde yayınlandığını, şimdi ise neredeyse her evde bir akciğer kanseri vakasının olduğunu belirtiyor. “Temiz bir çevre ve hava kalitesi ile ilgili mücadele etmemiz gerekiyor.” diyerek, dünya genelinde küresel ısınma ve hava kirliliği ile ilgili sorunlarla mücadele edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Doktorlar, herkese pandemi sürecinde riskten uzak durmayı ve şikayetlerini geciktirmeden doktorlarına bildirmeyi tavsiye ediyor. Özellikle 20 yıldan fazla sigara içen bireylere düzenli kontrollerini aksatmama konusunda özel bir uyarıda bulunuyorlar.

Dünya Kanser Günü’nde Pandemi Sürecinde Kanserle Mücadele
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin