Dünya Anne Sütü Haftası dolayısıyla anne sütünün önemi üzerine açıklamalarda bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ile Yeni Doğan Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Seyhan Erişir Oygucu, Dünya Anne Sütü Hareketi Birliği (WABA), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu (UNICEF) gibi kuruluşların anne sütünün desteklenmesi, korunması ve sürekliliğinin sağlanması amacıyla çeşitli kampanyalar ve etkinlikler düzenlediğini belirtti.
2 Yaşına Kadar Anne Sütü Kesinlikle Eksik Edilmemeli
Oygucu, WHO ve UNICEF’in önerileri doğrultusunda doğumdan sonraki ilk bir saatte emzirmenin başlanmasının ve ilk altı ay boyunca yalnızca anne sütü verilmesinin önemini vurguladı. Ayrıca, 6. aydan itibaren tamamlayıcı beslenmeye geçiş yapılarak, 2 yaşına kadar anne sütüne devam edilmesi gerektiğini ifade etti. WHO verilerine göre, dünya genelinde ilk bir saat içinde emzirmeye başlama oranı %42 iken, Türkiye’de bu oran %50’dir. Ancak, 0-5 ay arası yalnızca anne sütü ile beslenme oranı dünya genelinde %41, Türkiye’de ise %30’a gerilemiştir. Dr. Oygucu, Türkiye’deki emzirme oranlarının da dikkat çekici olduğunu belirterek, 1 yaşına kadar emzirme oranının %68 (dünya ortalaması %71), 2 yaşına kadar ise %34 (dünya ortalaması %45) olduğunu bildirdi.
Ağız Sütünün Önemi
Doğum sonrası ilk 5 gün boyunca salgılanan ve halk arasında “ağız sütü” olarak bilinen kolostrumun, bağışıklık sistemini güçlendirici ve zengin mineraller içeren bir besin kaynağı olduğunu açıklayan Dr. Oygucu, bu dönemde salgılanan geçiş sütünün de miktar, laktoz, yağ ve kalori içeriği açısından daha zengin olduğunu ifade etti. Doğumdan sonraki 4. ile 6. haftalar arasında olgun sütün salgılanmaya başladığını belirten Oygucu, “Emzirmenin başlangıcında karbonhidrattan zengin bir süt, sonuna doğru ise yağdan zengin bir süt üretilmektedir. Emzirme sürecindeki bu değişim zamanını tahmin etmek zor olsa da önemli olan, bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için memeyi tamamen boşaltması ve kendiliğinden memeden ayrılmasıdır.” dedi.
Emzirmenin Hem Anne Hem de Bebek Sağlığı Üzerindeki Etkisi
Dr. Oygucu, anne sütünün yağ, protein, laktoz gibi temel besin maddeleri ile A, B1, B2, B6, B12, D vitaminleri ve iyot gibi mikro besin öğeleri yanında, büyüme faktörleri ve immünolojik faktörler gibi biyoaktif bileşenler içerdiğini vurguladı. Bu büyüme faktörleri sayesinde bağırsak olgunlaşmasının, enteral sinir sisteminin gelişiminin, metabolizma ve vücut bileşiminin düzenlenmesinin sağlandığını belirtti. Ayrıca, bağışıklık sistemini destekleyen unsurlar sayesinde bebeklerin enfeksiyonlara karşı korunduğunu ifade etti. Oygucu, “Anne sütünde bulunan çok sayıda mikroorganizma, özellikle bifidobakteriler, probiyotik etkisi sayesinde bağırsak sağlığını korur ve zararlı mikroorganizmaların uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Bu nedenle anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini yaşam boyu kalıcı bir şekilde düzenler.” şeklinde konuştu.
Son olarak, emzirmenin yalnızca bebek sağlığı için değil, anne sağlığı için de son derece önemli olduğunu vurguladı. Emzirme, doğum sonrası rahmin eski haline dönmesini hızlandırarak anneleri aşırı kanamalardan ve dolayısıyla anemiden koruduğu gibi, annenin hamilelik öncesi kilosuna ulaşmasını da kolaylaştırır. Ayrıca, emzirme, annede gelecekte meme, over kanseri, kalp hastalığı ve osteoporoz gibi sağlık sorunlarının gelişim riskini azaltır. Emzirme, anne ve bebek arasında duygusal bağı güçlendirir ve bebeğin ruhsal, bedensel ve zihinsel gelişimini destekler.” diyerek sözlerini sonlandırdı.