Doğumdaki Cinsiyet Oranı ve Çevresel Kirleticiler
Perşembe günü PLoS Computational Biology adlı bilimsel dergide yayımlanan yeni bir analiz, doğumdaki cinsiyet oranının (sex ratio at birth – SRB) çeşitli kirletici maddelerle bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Ancak bu oran, mevsimsel değişiklikler, ortam sıcaklığı, şiddet içeren suç oranları, işsizlik oranları veya işe gidip gelme süreleri gibi faktörlerle ilişkilendirilmedi.
Çalışmada SRB, yenidoğan erkek çocukların yüzdesi olarak tanımlanmıştır. Şikago Üniversitesi’nden Andrey Rzhetsky liderliğindeki araştırmacılar, “Hava ve su kirliliğine yol açan çeşitli maddelerin seviyesindeki artış, daha düşük SRB’lerle ilişkilendirildi. Bu durum, özellikle su kirliliğiyle karşılaştırılmak üzere yapılan artan endüstriyel ve tarımsal faaliyet seviyeleri ile de bağlantılıdır.” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte, bazı çevresel toksinlerin daha yüksek SRB’lerle de bağlantılı olduğu tespit edilmiştir.
3 Milyondan Fazla Doğum Analiz Edildi
Independent Türkçe’nin aktardığına göre, bilim insanları ABD’de IBM Health MarketScan sigorta tazminat talep veri setinde yer alan 2003-2011 yılları arasındaki 3 milyondan fazla doğum kaydını ve İsveç Ulusal Hasta Kayıtları’nda bulunan 1983-2013 yılları arasındaki 3 milyondan fazla doğum kaydını analiz etmiştir. Ayrıca, her doğum anındaki hava kalitesi ve kirletici maddelere dair diğer ulusal veritabanlarından mevcut ek verileri de incelediler.
Çalışmada, aşırı kuraklıklar, trafik ölüm oranları, endüstriyel izinler ve bir bölgedeki boş daireler gibi unsurların yanı sıra, demir, kurşun, cıva, karbonmonoksit, poliklorlu bifeniller (PCB’ler), havadaki alüminyum ve sudaki krom ile arsenik gibi kirleticilerin de SRB’deki değişikliklerle bağlantılı olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada, iki parametre arasında bir korelasyon ortaya çıkarken, SRB ile kirletici maddeler arasında bir neden-sonuç ilişkisi olup olmadığı kesin olarak belirlenememiştir.
Bilim insanları, biyolojik düzeyde SRB’nin, hamilelik sırasında özellikle kadın veya erkek embriyolarını etkileyen hormonal unsurlardan etkilendiğini belirtmiştir. Çalışmada, “Bu sonuçları, (uyarlanabilir) cinsel seçilim mekanizmalarına içkin saymak yerine, daha fazla ampirik doğrulama ihtiyacı duyulan halk sağlığı göstergeleri olarak yorumlamayı öneriyoruz.” ifadesine yer verilmiştir.
Araştırmacılar, çalışmanın sınırlamalarına atıfta bulunarak, ölü doğumların cinsiyetiyle ilgili verilere erişemediklerini vurgulamıştır. Rzhetsky, “İdeal olarak, artık her bir SRB-kirletici madde ilişkisinin ardından, altta yatan mekanizmayı detaylıca incelemek için insan hücresi dizilerini kullanan deneysel çalışmalar gerçekleştirilebilir.” açıklamasında bulunmuştur.
Bilim insanları, kirlilik ile SRB’deki değişiklikler arasındaki bağlantıyı daha iyi anlamak için daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulunmuş ve bulguların, yasa yapıcıların çevre kirliliğini azaltmaya yönelik adımlar atması için bir teşvik olabileceğini ifade etmiştir.