Diyabet ve Göz Sağlığı: Ciddiye Alınması Gereken Bir Bağlantı
Diyabet, yani şeker hastalığı, dünya genelinde giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişi diyabet hastasıdır ve bu hastaların yaklaşık %10’u (yaklaşık 1 milyon kişi) diyabete bağlı körlük riski taşımaktadır. Göz hastalıkları uzmanları, diyabet hastalarının göz problemlerine zamanında müdahale etmenin son derece önemli olduğunu vurgulayarak, “Hastalığa ne kadar geç müdahale edilirse geri dönüşü o kadar zor olur. Bu nedenle şeker hastalığının erken ve zamanında tedavisi büyük önem taşımaktadır. Şeker hastaları, gözlerinde herhangi bir şikayet olmasa bile her yıl göz doktoruna gidip detaylı bir retina muayenesi yaptırmalıdır” şeklinde açıklama yapmaktadırlar.
Diyabetin Göz Sorunlarına Etkisi
Diyabette göz sorunları nelerdir? Diyabetin yol açtığı göz sorunları, geçici görme bozukluklarından başlayarak katarakt, glokom, kırma kusurları, görme siniri iltihabı ve göz kasları felcine kadar uzanabilir. Geçici görme bozuklukları genellikle kan şekerindeki dalgalanmalardan kaynaklanmaktadır. Diyabetli bireylerde katarakt ve göz tansiyonu (glokom) gibi sorunlar daha sık ve erken yaşlarda görülmektedir. En yaygın göz sorunu ise “diyabetik retinopati” olarak adlandırılmaktadır ve bu durum, gelişmiş ülkelerde bile 20-65 yaş aralığındaki bireylerde körlük nedenleri arasında başı çekmektedir.
Diyabetik Retinopati Nedir?
Diyabetik retinopati, diyabet sebebiyle gözün en iç tabakası olan retina üzerinde meydana gelen hasarlardır. Bu durumda, ağ tabakadaki küçük damarların tıkanıklıkları ve damar duvarlarının geçirgenliğinin artmasıyla beslenme bozukluğu gelişir. Bu bozukluğun seviyesi ve yaygınlığı, hastanın görme yetisini doğrudan etkiler.
Diyabetik Retinopatinin Belirtileri
Diyabetik retinopati, en erken evrelerinde genellikle hiçbir belirti göstermemektedir. Hatta ileri evrelerde bile hastalar görme kaybı yaşamadıkları için durumu fark etmeyebilirler. Hastaların doktora başvurduğunda genellikle belirttikleri şikayetler arasında görme bulanıklığı, ani görme kaybı ve göz önünde uçuşmalar yer alır.
Risk Altındaki Gruplar
15 Yıldan Fazla Diyabet Süresi Olanlar Dikkat!
Kimler diyabetik retinopati açısından risk altındadır? Diyabet süresi uzadıkça, diyabetik retinopati görülme riski de artmaktadır. Diyabet süresi 15 yılın üzerinde olan bireylerin yaklaşık %75’inde, yani her 4 hastadan 3’ünde diyabetik retinopati tespit edilmektedir. Özellikle çocuklarda gelişen diyabette retinopati daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır.
Göz Muayenesinin Önemi
Diyabetli hastalarda göz muayenesi ne zaman ve hangi sıklıkta yapılmalıdır? Tip 2 diyabetli hastalarda tanı konulduğu anda ilk göz muayenesinin yapılması gereklidir. Tip 1 diyabet ise genellikle çocukluk çağında şiddetli başlar, bu nedenle çoğunlukla diyabet tanısı hastalık yeni başladığında konulmaktadır. Bu sebeple, tip 1 diyabetli bireylerde 10 yaş üstü tanı konulduğunda ilk beş yıl içinde ilk göz muayenesinin yapılması önerilmektedir. Hastanın hiçbir şikayeti olmasa bile yılda bir kez göz dibi muayenesi tekrarlanmalıdır.
Diyabetik Retinopatinin Tedavi Yöntemleri
Diyabetik retinopatinin tedavisi nasıl yapılır? Kan şekerinin kontrol altında tutulması, diyabetik retinopati riskini azaltmaktadır. Ancak, kan şekeri kontrol altında olsa bile görmeyi tehdit eden diyabetik retinopati durumu oluşmuşsa, tedavi gereklidir. Tedavi seçenekleri arasında lazer fotokoagülasyon, anti-VEGF ve steroidlerin göz içi enjeksiyonları ile vitrektomi ameliyatları bulunmaktadır.
Uzman Görüşleri
Nigar Hüse
21. Yüzyılın Pandemisi
Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ziya Kapran, Dünya Sağlık Örgütü’nün şeker hastalığını 21. yüzyılın pandemisi olarak ilan ettiğini belirtti. Dünyada 463 milyon şeker hastasının bulunduğunu hatırlatan Kapran, her yıl yaklaşık 4 milyon 200 bin kişinin diyabet veya diyabete bağlı hastalıklardan hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Şeker hastalığının en hızlı arttığı ve nüfusunun %15’inin diyabet hastası olduğu ülkelerden birinin Türkiye olduğunu vurgulayan Kapran, “Diyabet hastalarının yarısını tespit edebiliyoruz. Şeker, gözlerde kanamalara ve göz arkasında su birikmesine neden olmaktadır. Bu sebeple hastaları tespit edemediğimizde göz rahatsızlıklarını tedavi etmekte zorlanıyoruz” dedi. Ülkemizde 1 milyon kişinin kör kalma riski taşıdığını belirten Kapran, “Şeker hastalarının göz tedavisinde ortaya çıkan görme kaybı oranını geri döndürmek mümkün olmuyor ama tedaviye başladıktan sonra daha fazla görme kaybı yaşanmasını engelleyebiliyoruz. Örneğin, şeker hastasının görme oranı %50 azaldığında, bizim yapacağımız tedaviyle gözdeki görme kaybı oranını %50’de tutmaya çalışıyoruz. Kaybedilen görme oranı geri gelmiyor ama hastalığa ne kadar geç müdahale edilirse, görme o seviyede kalır. Bu nedenle şeker hastalığının erken ve zamanında tedavisi son derece önemlidir.”
Doğru Beslenmenin Rolü
Doğru Beslenme Çok Önemli
14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne özel açıklamalarda bulunan beslenme uzmanı ve diyetisyen Pınar Demirkaya, tip 2 diyabetin doğru beslenme ile kontrol altına alınabileceğini belirtti. Demirkaya, dört önemli beslenme önerisini şu şekilde sıraladı:
- Kuru baklagiller: Posalı yiyecekler olan kuru fasulye, mercimek, barbunya ve nohut gibi kuru baklagiller, tüketilmesi faydalı seçenekler arasında yer almaktadır.
- Yulaf: İnsülin direncine sahip bireylerin kan şekerini yükseltmeyen düşük glisemik indeksli gıdaları tercih etmesi önemlidir. Karbonhidrat içeriği düşük bitkisel proteinler beslenme planına kontrollü şekilde eklenmeli; yulaf, bulgur ve kinoa gibi gıdalar tercih edilmelidir.
- Armut ve Karnabahar: Armut, kivi, elma, kiraz, kuru kayısı ve şeftali gibi meyveler, içerdikleri A ve C vitaminleri ile insülin direncinin normal seviyede kalmasına yardımcı olur. Karnabahar, kabak, patlıcan, brokoli, turp ve domates gibi sebzeler de düşük glisemik indeksli ve lif içeriği zengin bitkisel besinlerdir.
- Kuruyemişler: Bol su içmek, ceviz, fındık, badem ve kabak çekirdeği gibi yağlı tohumlar ile gerekli kontrollerden sonra süt ve süt ürünlerini tüketmek önerilmektedir.