Doğumun Dişi Makakların Kemiklerine Etkisi
Bir bebeğin doğumunu takiben incelenen dişi makakların kemiklerindeki kalsiyum, fosfor ve magnezyum seviyelerinin, hiç doğum yapmamış olanlara kıyasla belirgin bir şekilde daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu önemli çalışma, insanlarda doğrudan deney yapılmaksızın, primatların doğum sonrası iskelet dokularında nasıl değişiklikler yaşandığını gözler önüne sermektedir. Independent Türkçe’nin haberine göre bilim insanları, primat kemiklerinin son derece dinamik bir yapıya sahip olduğunu vurgulamaktadır. Kemikler, yaşam boyunca yavaş bir şekilde genişlerken, bu büyüme sürecindeki yıllık dalgalanmalar genellikle bireyin yaşam tarzındaki değişimlerden etkilenmektedir.
Adli tıp uzmanları ve arkeologlar, insan kemiklerini analiz ederek bireylerin hamile olup olmadığını belirlemek için çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda, New York Üniversitesi‘nden bilim insanlarının gerçekleştirdiği yeni araştırma, bu çabalara katkı sağlayabilecek önemli bulgular sunmaktadır. Antropolog Paola Cerrito, “Bulgular doğum yapmanın dişi organizma üzerindeki önemli etkisini teyit ediyor” diyerek şu ifadeleri kullanmıştır: “Çok basitçe, üremenin kanıtı yaşam boyunca kemiklerde ‘kazılı’ kalıyor.”
Hakemli bilimsel dergi Plos One‘da yayımlanan bu araştırmada, doğal yollarla ölen 7 al yanaklı makak incelenmiştir. Bu hayvanların uyluk kemiklerinde, yalnızca hamilelik ve emzirmeyle açıklanabilecek belirgin değişiklikler gözlemlenmiştir. Hiç doğurmamış dişilerle kıyaslandığında, yaşamları boyunca üremiş olan iki makağın kemik bileşimlerinin farklı olduğu saptanmıştır. Kemiklerdeki kalsiyum, fosfor ve magnezyum içeriği, üreme yaşamı olan dişilerde daha az seviyelerde bulunmuştur.
- Kalsiyum ve fosfat yoğunluğunda gözlemlenen değişiklikler doğumla bağlantılıdır.
- Magnezyum içeriğindeki düşüşün ise emzirmeyle aynı zamana denk geldiği anlaşılmıştır.
Makalede konuyla ilgili şu ifadelere yer verilmiştir: “Üremeyle ilişkili temel değişikliklere dair bulgular, evrim, koruma ve arkeoloji çalışmaları için önemli etkileri olan, halen büyük ölçüde keşfedilmemiş bir araştırma alanı olarak kabul edilmektedir.” Bu sonuçlar, primatların iskelet yapısının ve gelişiminin anlaşılması açısından büyük bir önem taşımaktadır.
