Dijital Egemenlik ve Ulusal Egemenlik
“Dijital egemenlik olmadan ulusal egemenlik olmaz” ifadesi, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erbaş’a aittir. Dijital dönüşüm, yaşamın hemen her alanında “kırılma” ve “çökme” süreçlerine yol açmakta; bu kırılmaların getirdiği dezavantajların yanında insanlara, reel sektöre ve ülkelere önemli avantajlar da sunmaktadır. Bu bağlamda, 12 Kasım 2019 tarihinde Altınbaş Üniversitesi, Çelebi Stratejik Danışmanlık AŞ ve Türkiye Bilişim Vakfı’nın iş birliğiyle “Dijital Yönetim ve Kırılma” konulu bir konferans düzenlenmiştir. Eski Bakan Prof. Dr. Işın Çelebi’nin koordinatörlüğünde gerçekleşen bu konferansta sunulan tebliğler, “Gelecek Nasıl Olacak? – Dijital Yönetim, Kırılma & Yeni Bir Dünya Düzeni” başlığıyla bir kitapta derlenmiştir ve kitabın tanıtımı geçtiğimiz Salı günü gerçekleştirilmiştir. Tanıtım toplantısı sırasında, dijital dönüşümün getirdiği tehditlerin yanı sıra bu dönüşümle birlikte dünyayı ve Türkiye’yi bekleyen zorluklara da dikkat çekilmiştir.
PARA BULUNDU AMA…
Toplantıyı açan projenin koordinatörü eski bakan Prof. Dr. Işın Çelebi, küreselleşmenin yeni bir düzen anlayışıyla sürdüğüne ve Türkiye’nin bu yeni düzene hazırlıksız olduğuna vurgu yaparak şunları aktarmıştır: “1995 yılında ‘Her Eve Bilgisayar’ projesini geliştirmiştim. Yaklaşık 7 milyon evde 15 milyon öğrencinin yaşadığını göz önünde bulundurarak 1.5 milyar dolar tutarında bir internet altyapısının kurulmasını planlamıştık. Dünya Bankası ile görüşerek 600 milyon dolar kredi sağladık. Ancak bürokrasi, bu kredinin 300 milyon dolarının ithalat ve okul tamiratlarında kullanılmasını uygun gördü. Kalan 300 milyon doları ise 2000 yılında Dünya Bankası’na geri verdik. Bu nedenle internet altyapısı kurulamadı. Bugün geldiğimiz noktada; uzaktan eğitim sistemi çökmüş durumda. Çünkü mevcut altyapı yetersiz. Fiber optik altyapısı bu ihtiyacı karşılamıyor. Eğer bu gelişmelerin gerisinde kalmaya devam edersek, ne yazık ki ilerleme kaydedemeyeceğiz. Nasıl ki otoyolların yaygınlaşması taşımacılık ve pazarları geliştirdiyse, haberleşme ve iletişim altyapısının da gelişmesi dijital teknoloji ve ekonomiyi ileriye taşıyacaktır.”
SEKTÖR İŞLETMELİ
Konferansın ve kitabın sonuç bildirgesinde, dijital devrimin yarattığı kırılmalar, bu kırılmalara karşı alınacak önlemler ve avantaja çevrilebilecek konular şu şekilde sıralanmaktadır:
- 4G, sayısal dönüşümü desteklemek için yeterli değildir. Ülkemiz, 5G’ye geçiş konusunda bir yol haritası oluşturmalı ve bu süreçte yerli firmalara da rol vermelidir.
- Ülkemizde 11 altyapı şirketi olmasına rağmen, 2010 yılından bu yana fiber altyapının ilerlemediği gözlemlenmektedir. Telekom operatörlerinin son 9 yıldaki durumu değerlendirildiğinde, bu yatırımın doğrudan devlet tarafından yapılması ve altyapının kâr amacı gütmeyen bir şirket tarafından işletilmesi daha mantıklıdır.
- Veri merkezi sektörü de istenilen seviyede değildir. Bu durum, bankacılık ve bireylerin kişisel verilerinin Avrupa Birliği’nin talep ettiği gibi yerel sunucularda tutulmasını engellemektedir. Veri merkezi sektörü, siber savunma açısından da kritik bir sektördür. Ülkemize yapılacak siber saldırılarda, bu veri merkezlerinin sunucularına yerleştirilecek botnetler devreye girebilir.
SİBER GÜVENLİK GÖZDEN KAÇMASIN
- Biyoteknoloji, robotik, drone ve blockchain gibi alanlarda faaliyet gösterecek startuplar için teşvik ve destekler oluşturulmalıdır. Teknoparkların, genç girişimcilerden çok büyük şirketlerin yer alabileceği şekilde tasarlanması önemlidir.
- Dijital dönüşüm ve kırılma süreçlerinde siber güvenliğin ihmal edilmemesi gerekmektedir. Siber güvenlik eğitim programlarının ağırlıklı bir yer kaplaması ve hem siber güvenlik hem de altyapının iyileştirilmesi amacıyla ülkemizde internet trafik değişim noktaları kurulması zorunludur. Bu trafik değişim noktaları, ülkemizdeki IP bilgi birikimini artıracak ve temizlenmesini sağlayacaktır; ayrıca Avrupa’dan Asya’ya, Ortadoğu’ya ve hatta ABD’ye uzanan denizaltı kablolarıyla giden trafiğe karasal bir alternatif sunacaktır. Çeşitli ülkelerin verilerine erişim sağlamak (bir çeşit İpek Yolu) Türkiye’ye politik güç, ekonomik kazanç ve teknik bilgi kazandıracaktır.
- Ambargolar sadece fiziksel alanlarla sınırlı kalmayabilir. Örneğin, Microsoft veya Google aracılığıyla ABD, Türkiye’ye bir ambargo uyguladığında birçok şirketimiz zor durumda kalabilir. Bu nedenle yerli yazılımlara ve Ulak gibi yerli teknolojilere özel bir önem verilmelidir.