Deprem Erken Algılama ve Uyarı Sistemleri
Deprem erken algılama ve uyarı sistemleri üzerine uzmanlaşmış bir kurumda yöneticilik yapan Ömer Tarhan Dıvarcı, İzmir’in Torbalı ilçesinde, Metropolis Caddesi üzerinde bulunan bir binada kurulu olan sistemin, 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen İzmir depremini 8 saniye önceden algıladığını ve bu bilgiyi sistem içindeki kontrolör cihazına ilettiğini açıkladı.
Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamalarda Dıvarcı, geliştirdikleri erken algılama ve uyarı sisteminin İzmir depreminde sağladığı uyarı süresinin önemine vurgu yaparak, “İzmir Torbalı Metropolis Caddesi üzerindeki binada kurulu bulunan deprem erken algılama ve uyarı sistemi, 30 Ekim 2020 tarihinde, 14:51:25’teki Seferihisar açıklarındaki 7.0 şiddetindeki depremi 8 saniye önceden algılayarak, sistemi içindeki kontrolör cihazına bilgiyi iletti.” dedi.
Deprem Grafiği ve Uygulama Alanları
Deprem merkezinden 55 km uzakta bir konumda kurulu olan sistemin, potansiyel hayat kurtarıcı özellikleri hakkında konuşan Dıvarcı, “Bu sistem sayesinde, depremin yıkıcı dalgaları ulaşmadan önce asansör, elektrik, su ve doğal gaz sistemlerini kapatabilir, üretim süreçlerini yönetebilir ve tehlikeli işlerin durdurulmasını sağlayabilirsiniz.” ifadelerini kullandı.
Dıvarcı, sistemin sunduğu olanakların yanı sıra, anons sistemleri aracılığıyla vatandaşların uyarılabileceğini ve cep telefonlarına entegre uygulamalarla da bu uyarıların gönderilebileceğini belirtti. “Bu sayede yurttaşlarımızı her an uyarabilir, tedbir almalarına veya güvenli bölgelere geçmelerine yardımcı olarak zaman kazandırabiliriz.” dedi. Ayrıca, ağır sanayi kuruluşlarında tehlikeli olabilecek birçok iş sürecinin yönetilebileceğini vurguladı.
Sistemin Yaygın Kullanılmaması Üzerine Düşünceler
Eylül ayında konuya dair görüşlerini paylaşan Dıvarcı, Türkiye’de deprem erken uyarı sistemlerinin yaygınlaşmamasının sebeplerini şu şekilde açıkladı: “Deprem konusunda Türkiye’de çeşitli icraatlar yapılıyor ama 20 yıldır deprem erken uyarı sistemi ile ilgili yeterli bir gelişim sağlanamadı. Bilim dünyasındaki uzmanlar, depremin nasıl ortaya çıktığını biliyor, fakat nasıl tedbir alınması gerektiği konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. Bu durum, sanayiye dair deneyim eksikliğinden kaynaklanıyor.”
Dıvarcı, sistemin önemine dair şu eleştirileri getirdi: “10-15 SANİYEYİ KIYMETLİ GÖRMÜYORLAR”
- “Bahsettiğimiz bilim insanları, 10-15 saniyelik bir süreyi kıymetli görmüyorlar. Oysa 10 saniye içinde bile binaların boşaltılabildiği durumlar mevcut.”
- “Bu sistemin yaygınlaşmamasının altında yatan nedenlerden biri, 20 yıl boyunca bu uygulamanın kabul edilmemesi ve bunun getirdiği baskıdır.”
Yaşama Hakkı ve Hukuki Süreçler
Dıvarcı, deprem erken uyarı sisteminin potansiyeli hakkında daha fazla bilgi vererek, “YURTTAŞLARIN YAŞAMA HAKKINI ELİNDEN ALIYORSUNUZ” ifadesinde bulundu. Sistem ile 30 saniyeye kadar uyarı alabilecek yerler olduğunu belirten Dıvarcı, şunları kaydetti:
- “Hiç kimse bir insanın yaşam ve yaşama hakkını elinden alamaz. Bilim insanı dahi olsanız bunu yapamazsınız.”
- “Burada 6-8 saniye yetersiz diyerek aslında yurttaşların yaşama hakkını elinden alıyorsunuz. Bu hukuki olarak mümkün değil.”
Dıvarcı, sistemin uygulanmaması durumunda hukuki süreçlerin başlatılması gerektiğini ifade ederek, “Çünkü benim 3-5 saniyeme bir başkası karar veremez. 20 saniyelik süre elde edebilecek bir insanın önünü kesiyorsunuz.” dedi. Ayrıca, bu sistemin İstanbul’a yaklaşık 3-3,5 milyon Avro gibi bir maliyetle kurulabileceğini ve bunun İstanbul’un bir buçuk yıllık lale parasına denk geldiğini sözlerine ekledi.