Çocuklarda İşitme Kaybının Nedenleri ve Önemi
Çocuklarda işitme kaybının en yaygın nedeni orta kulak enfeksiyonlarıdır. Eğer tedavi edilmezse bu durum kalıcı işitme kayıplarına yol açabilir. Doğumsal sensörinöral tip işitme kayıpları ise genetik ve genetik olmayan nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Gaziantep Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve KBB Uzmanı Doç. Dr. Secaattin Gülşen, genetik işitme kaybı olan vakaların yaklaşık %30’unun birtakım sendromlarla birlikte olduğunu, genetik olmayan işitme kayıplarının ise doğumsal ya da sonradan meydana gelen etkenlere bağlı olarak geliştiğini belirtmektedir.
Gülşen, gebelik sırasında geçirilen bazı enfeksiyonların (örneğin; herpes, sifilis, kızamıkçık, CMV, toksoplazma) ve doğum sonrasında yaşanan hastalıkların (kabakulak, kızamık, menenjit) kalıcı işitme kaybına neden olabileceğini ifade etmektedir. Ayrıca, doğum esnasında karşılaşılan sorunlar, hipoksi, sarılık ve erken doğum gibi durumların da işitme kaybı için risk teşkil ettiğini vurgulamaktadır. Ototoksik ilaç kullanımı, fiziksel travmalar ve gürültü gibi faktörler de sonradan gelişen işitme kayıplarının nedenleri arasında yer almaktadır.
Koklear İmplantasyonun Önemi
Türkiye’de her 1000 doğumda ortalama 1-3 arasında işitme kaybı gözlemlenmektedir. Akraba evliliklerinin ve düşük sosyo-ekonomik seviyenin yaygın olduğu doğu ve güneydoğu bölgelerinde doğumsal işitme kaybı oranının bu faktörlere bağlı olarak 2-3 kat arttığı gözlemlenmiştir. Doç. Dr. Secaattin Gülşen, işitme kaybı sorununun çözülmediği takdirde özellikle çocuklarda telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceğini, ancak doğumsal işitme kayıplarının erken tanınarak uygun rehabilitasyon süreçlerine tabi tutulması halinde çocuğun entelektüel gelişiminin devam edebileceğini ifade etmektedir.
Gülşen, doğumsal işitme kaybı olan ve hiç işitsel uyaran almamış çocuklarda belirli bir yaştan sonra koklear implantasyon yapılsa bile beynin dil öğrenme kapasitesinin aşırı zayıflayacağı için bu işlemin fayda sağlamayacağını da sözlerine eklemektedir.
Yetişkinlerde İşitme Kaybı ve Çözüm Yolları
Yetişkinlerde görülen işitme kayıpları, işitme kaybının tipine ve nedenlerine bağlı olarak farklı yaş gruplarında ortaya çıkmaktadır. Örneğin, sensörinöral tip işitme kaybı genellikle 60-65 yaş üstü bireylerde görülmekte olup, işitme sinirinin zayıflamasıyla karakterize edilen bir durumdur. Bu tip işitme kaybı, genellikle yüksek frekanslardaki seslerin algılanmasındaki zayıflık ile kendini gösterir ve tüm ses frekanslarını etkileyebilir.
Gülşen, ülkemizde sensörinöral işitme kayıplarının en yaygın tedavi seçeneğinin işitme cihazları olduğunu belirtmektedir. Ancak bu cihazların yeterli gelmediği durumlarda koklear implantlar, orta kulak implantları ve kemiğe implante edilebilen sistemlere başvurulması gerektiğini vurgulamaktadır. Kronik orta kulak iltihabı, otoskleroz (üzengi kemikçiği kireçlenmesi) ve timpanoskleroz (yaygın orta kulak kireçlenmesi) gibi hastalıklar, orta kulağı ve bazen iç kulağı etkileyerek iletim tipi işitme kaybına neden olabilmektedir. Miks tip ya da sensörinöral tip işitme kaybı ise yüksek sese maruziyet, şiddetli seslere bağlı akustik travma, enfeksiyonlar ve kafa travması gibi etkenlerle ortaya çıkmaktadır.
Yetişkin bireylerde işitme cihazlarından yeterli fayda sağlanamayan durumlarda zaman kaybetmeden koklear implantasyon yapılması gerektiğini belirten Gülşen, “İşitsel uyaran olmadığı süre boyunca beyindeki işitme merkezi, deprivasyon dediğimiz işitsel uyaranı algılama ve anlamlandırma kapasitesi açısından körelmektedir. Bu nedenle hızla implantlama yapılması başarıyı artıracaktır” demektedir.
Erişkinlerde sonradan görülen ve tedavi edilmeyen işitme kayıplarının, Demans (bunama) gibi zihinsel hastalıklara yol açabileceği ve işitme kaybının bireyin sosyal çevresinden izole olmasına neden olarak öz güven eksikliği, içe kapanma ve uzun süreli sosyal izolasyon sonucunda depresyon gibi ruhsal hastalıkların gelişebileceği unutulmamalıdır.