1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Cinsel Hayat ve Zihin: Cinsel İşlev Bozuklukları Üzerine Bir Değerlendirme

Cinsel Hayat ve Zihin: Cinsel İşlev Bozuklukları Üzerine Bir Değerlendirme

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cinsel Hayatımızın Zihinle Olan İlişkisi

Zihnimizdeki olumlu ya da olumsuz her düşüncenin cinsel hayatımızı doğrudan etkilediğini biliyor muydunuz? Konuşulmayan, utanılan ve bu nedenle hekime gitmeye çekinilen hastalıkların başında, maalesef, cinsel problemler geliyor. Cinselliğin tabu olarak görülmesi, sorun yaşayan bireylerin yanlış kişilere başvurmasına, tedavi olamamalarına ve mutsuz bir ilişkiye mahkûm olmalarına yol açıyor. Cinsel isteksizlik, orgazm olamama, erken boşalma ve sertleşme bozuklukları, bu konuda en sık karşılaşılan problemler arasında yer alıyor.

Cinsel İşlev Bozuklukları polikliniklerine başvuran kadınların yarısı vajinismus, erkeklerin yarısı ise sertleşme bozukluğundan şikâyetçi. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Başkanı (CETAD) Prof. Dr. Ejder Yıldırım’a merak edilenleri sorduk.

Türkiye’de Cinselliğe Yaklaşım

Toplumun cinselliğe dair oldukça paradoksal bir yaklaşımı mevcut. İçinde birçok çelişki barındıran bir yapıya sahibiz. Bir yandan son derece kapalı, diğer yandan doğrudan cinsellik üzerine kurgulanmış toplumsal yapı ve kültürel kodlar bulunuyor. Çocuklardan evlenip torun vermesi beklenirken, onların cinselliği öğrenmelerinin yolu bir türlü açılmıyor. Adet kanaması gibi temel bilgiler bile gizleniyor. Öpüşme sahneleri TV’de görüldüğünde hemen kapatılıyor, ama düğün sonrası damadın beline vurulması ve ilk gece evli çiftin kapısının dinlenmesi gibi durumlar serbest. Cinsellik hem yok ama bir o kadar da var. Yani bir yanımız aseksüel iken, diğer yanımız pornografi boyutunda cinsellik dolu. Evlenen gençlerden birleşmeleri, yani penis ve vajinalarının sorunsuz çalışması bekleniyor. Bu paradoks, aşırı önem ve beklentinin bir araya gelmesiyle cinselliği son derece kırılgan bir hale getiriyor.

Cinsellik Ne Zaman Yaşanmalı?

Şu yaşta cinsellik yaşanır demek, hem çok yanlış anlamalara neden olabilir hem de ne dersek diyelim, eksik bir yanıt olacaktır. Çünkü cinsellik toplumsal olarak tanımı açıkça yapılamamış bir olgu. Cinsellik derken neyin kastedildiği oldukça önemli. Hangi yaşta cinsellik yaşanır sorusu, cinselliği sadece cinsel birleşme olarak algılayan bir zihniyet için son derece tehlikeli ve sığ bir yaklaşım oluşturabilir. Soruyu, ergen cinselliği nasıl tanışmalı, cinselliği nasıl öğrenmeli ve yaşamalı şeklinde yeniden kurgulamak çok daha doğru olacaktır.

Cinsellikle Tanışma Süreci

Cinsellikle tanışma, çocukluk döneminde başlasa da insan cinselliği biyolojik olarak da öğrenilen bir deneyimdir. Diğer hayvanlardaki gibi içgüdüsel bir davranış belleği yoktur. Ergenlikte değişen hormonal ve bedensel yapı ile zihinsel değişim başlar. Deneyimleme ve keşif ile beyinde cinselliğe ilişkin yeni nöral devreler oluşur. Bu nedenle cinsellik, biyolojik olarak öğrenilen bir olgudur. Yani beyin ve beden, cinselliği deneyimle tanımlar ve öğrenir. Aşamaları keşif, uyarılma, deneyimleme, bilme ve yeniden keşif şeklindedir. Uyarılmanın tanımlanması ve kontrolü için beynin belirli bir olgunluğa erişmiş olması gerekir. Sağlıklı bir cinsel gelişim için öncelikle zihinsel uygunluk şarttır. Ergenlik öncesinde bedensel cinsel deneyimler ciddi travmatik ve gelişimsel sorunlara yol açabilir.

Ergenlik Dönemi ve Cinsellik

Ergenlik öncesi yapılan cinsel keşifler genellikle daha çok cinsel uyarılma üzerine odaklanır. Cinsellik, çıplak beden ve uyarılma merak edilir; ancak bu merak, bir oyundaki haz ve merakın yanında son derece düşük enerjiye sahiptir. Ergenlikte bedeni keşif kat be kat artar. Ergen birey, cinsel organları, cinselliği ve hazzı daha fazla merak etmeye başlar. İlk aşama, cinsel hazzın kendi kendine keşfi olan mastürbasyon ya da benzeri uğraşlardır. Ardından bilgilenme dönemi başlar. Bu süreç, romantik duygunun keşfi ile devam eder. Romantik yakınlaşmayla beraber başka bedenleri ve başkalarının hazzını merak etme durumu ortaya çıkar. Kademeli keşif ve deneyimleme ile erişkinlik dönemine girilir; cinselliğin öğrenilmesi ise hayat boyu sürer.

Kadın ve Erkeklerde Cinsel Problemler

En sık görülen cinsel işlev bozuklukları, cinsel isteksizlik, orgazm olamama, erken boşalma ve sertleşme bozukluklarıdır. Ülkemizde birinci sırada vajinismus, erkekler için ise sertleşme bozukluğu yer almaktadır. Dünyada durum vajinismus dışında benzer oranlarda görülmektedir.

Vajinismusun Neden Daha Yaygın Olduğu

Çünkü bekâret kaygısının olmadığı kültürlerde vajinismus çok az görülmektedir. Türkiye, İran, Mısır, Ürdün gibi bekâretin önemsendiği ülkelerde cinsel birleşmeyle ilgili sorunlar daha sık gözlemlenmektedir.

Cinsel Sorunlarda Hekime Başvuru Zamanı

Cinsel sorun, bireyin ya da çiftin cinsel yaşamını olumsuz etkiliyorsa ve belirli bir süredir devam ediyorsa, yapılacak ilk iş cinsel danışmanlık hizmeti almaktır. Burada kastettiğim şey cinsel terapi değil. İyi bir cinsel danışmanlık, birçok cinsel sorunun cinsel işlev bozukluğuna dönüşmeden engellenmesine yardımcı olabilir. Cinsel danışmanlık, birinci basamak sağlık merkezlerinde yapılabilecek bir uygulamadır.

Cinsel İşlev Bozukluğu Durumunda Ne Yapmalı?

Eğer cinsel işlev bozukluğu varsa, doğru bir uzmanı seçmek son derece önemlidir. Cinsel işlev bozuklukları yapısal bir soruna bağlıysa, örneğin damar hastalığı veya anatomik bir bozukluk gibi, üroloji ya da jinekolojiye başvurulmalıdır. Yapısal değilse, psikiyatri uzmanlığının alanına girer. İsteksizlik, uyarılmama, vajinismus, sertleşme bozukluğu, erken ya da geç boşalma gibi durumlar bu kapsamda değerlendirilebilir.

Çiftlerin Birbirine Yaklaşımı

Bence en önemli soru bu. Birbirlerini seven, cinsel yaşamda iletişimi olan ve sorunun kendisinden ziyade, birbirlerinin ve kendilerinin doyumunu artırma çabası içinde olan çiftler, bu sorunlardan çok az etkileneceklerdir. O nedenle öncelikli olarak cinsellikte iletişim ve yakınlık sağlanmalıdır. Özellikle birleşme dışındaki cinsel yaşamı güçlendirmek ve birleşme dışında hazzı öğrenebilmek, bu sorunların önlenmesine yardımcı olacaktır.

Uzman Başvuru Oranı

Cinsel sorunların yaygınlık oranıyla kıyaslandığında, uzmana başvuru oranı son derece düşüktür. Başvurulan ve uzman sanılan kişilerin gerçekten uzman olup olmadıkları da ayrı bir sorun. Bu durum, ülkemiz açısından maalesef ayrı bir kanayan yara olmaktadır.

Yanlış Yönlendirmeler ve Tedavi Süreci

Maalesef, bu sadece cinsel terapi sorunu değil; genel olarak bilimsel tıp son zamanlarda oldukça yıpratıldı ve tıp dışı insanların ticari alanına dönüştü. En fazla zararı psikoterapiler aldı ve cinsel terapiler, bu bağlamda ilk sırada. Yaşam koçuydu, danışmandı, bitki uzmanıydı derken herkes ruhsal rahatsızlıkları tedavi etmeye çalışıyor. Bu kişiler, sosyal medya üzerinden güven sağlayarak insanları kandırmakta ve sahte umutlar vermektedir. Cinsellik alanında, kapalı bir yapıdan faydalanarak ciddi haksız kazanç sağlamakta ve insanlara zarar vermektedirler.

Cinsel Problemlerde Tedavi Olanakları

Günümüzde terapiler, etkinliği bilimsel olarak yüksek kanıt düzeyinde olan yöntemlerdir. İlaç tedavileri cinsel sorunlarda kullanılsa da kesin çözüm, terapi ile sağlanmaktadır. Yetkin bir uzman tarafından uygulanan cinsel terapi ile organik nedene bağlı olmayan cinsel sorunlar tamamen tedavi edilebilir. Genellikle kullanılan ve yüksek başarı sağlayan yöntem, partnerin de tedaviye dahil edildiği cinsel terapidir.

İnternetten Alınan Ürünler ve Riskler

İnternetten, cinsel isteği artırdığı söylenen ürünleri alanların sayısının arttığı biliniyor. Gıda takviyesi olarak geçen ancak içerikleri kimyasallarla dolu olan bu ürünlerin kullanımı, ciddi bir halk sağlığı sorunudur. İnsanlar “ilaç almıyorum, bitkisel takviye ile çözüyorum” zannediyor; ancak risk de tam burada başlıyor. Örneğin, bir gıda takviyesinde tıbbi ilacın içeriğinin 20 katı ekstre saptanabiliyor. Bu tür maddelerin kullanımı, ölüm, organ kaybı veya ağır ruhsal sorunlarla sonuçlanabilecek ciddi riskler içermektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Devlet hastanelerinde cinsel işlev bozuklukları poliklinikleri bulunuyor, ancak bu hizmetler ihtiyacı karşılamada yetersiz. Cinsel terapilerin, temelde psikoterapilerin yapılamamasındaki ana neden hastanelerdeki hizmet yükü ve sistemin getirdiği 10 dakikalık hasta randevusu uygulamalarıdır. Ayrıca, eğitim almış ve deneyim geliştirmiş hekimlerin sayısının yetersizliği de önemli bir engel teşkil etmektedir.

Cinsel Hayat ve Zihin: Cinsel İşlev Bozuklukları Üzerine Bir Değerlendirme
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin