Buzul Dönemi ve Türlerin Yok Oluşu
Gezegenimizdeki son buzul dönemi, yaklaşık 110.000 yıl önce başlamış ve bu tarih öncesi dönemin sona ermesine yakın, karada yaşayan birçok memeli türü yeryüzünden tamamen silinmiştir. Bu kitlesel yok oluş, dünya tarihinin en çarpıcı örneklerinden birini oluşturmakta ve buzul çağına ait türler, henüz tam olarak anlaşılamayan nedenlerle ardı ardına yok olmuşlardır.
Son bir yüzyıldır, bilim insanları bu durumu anlamak için çeşitli teoriler geliştirmiştir. Bu teoriler arasında en güçlü olanı, iklim değişikliğinin şiddetli etkileridir. Ancak bazı araştırmacılar, avcı-toplayıcı atalarımızın bu türleri hedef alarak yok olmalarına neden olduğunu öne sürmektedir. Diğer bir ihtimal ise, gezegenimize çarpan bir meteor veya hızla yayılan ölümcül bir virüsün etkisi olabilir. Bu tür bir olay, 65 milyon yıl önce dinozorların yok olmasına yol açmıştı. Yine de, binlerce yıl süren bu zorlu koşullar içerisinde bazı memelilerin hayatta kalmayı başarması ve evrim süreçlerine devam etmesi, en güçlü türlerin soylarının tükenmesinin sadece bir tesadüf olabileceğini düşündürmektedir.
Bilim insanları, buzul çağının gelecekte tekrar yaşanabileceğini öngörmektedir. Çünkü bu durum, küresel iklim döngüsünün doğal bir parçasıdır. Türlerin yok oluşuna dair çeşitli teoriler, bugüne kadar defalarca incelenmiş ve yapılan araştırmalar sonucunda, bu denli yaygın ve güçlü türleri bile gezegenimizden silme kapasitesine sahip bir faktör bulunamamıştır. Yani tüm teoriler test edilmiş ve hiçbirinin tek başına yeterli olamayacağı kanıtlanmıştır. Sonuçlar, türlerin yok olma süreçlerini açıklamak için yeterince tatmin edici değildir.
Ancak Danimarka, Kopenhag Üniversitesi tarafından yürütülen yeni araştırmalar, bu gizemi çözme potansiyeli taşıyor. Üniversitenin “JeoGenetik Biliminde Üstün Başarı Merkezi” bölüm başkanı Profesör Eske Willerslev, bu konuda şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı DNA araştırmasına liderlik ediyor. Araştırmada, buzul çağında yaşayan çeşitli türlerin son 50 bin yıl içindeki nüfus değişimleri incelenmiştir.
Kaybedenler ve Kazananlar
Willerslev ve ekibi, buzul çağında var olan altı farklı memeli türünü incelemeye alarak, bu türlerin genetik sağlığını ve yaygınlığını değerlendirerek yeni bağlantılar keşfetmişlerdir.
KAYBEDENLER
- Tüylü Gergedan: 14 bin yıl önce tükenmiştir. Buzul çağında Avrupa ve Asya’da yaşayan tüylü gergedanlar, iklim değişikliği nedeniyle giderek azalmış ve izolasyona uğramış küçük gruplar halinde yaşamaya başlamıştır. Bu durum, onların yok olmasının temel nedeni olmuştur.
- Mamut: 10.500 yıl önce tükenmiştir. Mamutların yok oluşu, iklim değişikliği ile değil, avcı atalarımız tarafından avlanılmaları ile ilişkilidir. 26.000 yıl önce nüfuslarının neredeyse beş katına çıktığı biliniyor. Ancak soylarının nasıl yok olduğu henüz tam olarak açıklanamamıştır.
- Vahşi Atlar: 10.500 yıl önce tükenmiştir. Kuzey Amerika’da tamamen yok olan vahşi atların, Avrupa ve Asya’da ise evcilleştirilmiş yeni türleri yaşamaya devam etmiştir. Prag Hayvanat Bahçesi’nde, vahşi atların son dönemlerinden olduğu düşünülen iki özel tür hala korunmaktadır.
KAZANANLAR
- Ren Geyiği: Zorlu iklim koşullarında hayatta kalmaya çalışırken, insanlar tarafından yoğun bir şekilde avlandılar. Ancak, insanlarla iş birliği yapabilme yetenekleri ve hızlı üreme özellikleri sayesinde günümüzde hala yaşamaktadırlar.
- Bizon: Hem insan avcıları hem de iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle tehdit altında kalmışlardır. Günümüzde Kuzey Amerika ve Avrupa’da yaşamaya devam eden bizonlar, hızlı göç edebilme yetenekleri sayesinde besin kaynaklarına zamanında ulaşabilmektedir.
- Misk Öküzü: Buzul çağında en geniş alana yayılan memelilerden biri olan misk öküzü, iklim değişikliğinden etkilenmiş olmasına rağmen hayatta kalmayı başarmıştır. İnsanlardan ve diğer türlerden uzak bölgelere göç edebilmeleri, onların hayatta kalma şansını artırmıştır.
Dünya’nın Geleceği
Dünya, önümüzdeki 200 yıl içinde çok farklı bir yer olmaya aday. Ancak, insan faktörünün tetiklediği iklim değişikliği ve sera gazları gibi unsurların, geçmişteki gibi olmadığını anlamak önemlidir. Son yıllarda elde edilen bulgular, insanların bu sürecin hızlanmasına katkı sağladığını, ancak bir holosen dönemi sona erdiği için küresel ısınmanın zaten yaşanacağını göstermektedir.
Özetle, küresel ısınma ve beraberinde gelen aşırı hava olayları, iklim değişiklikleri, sert kışlar ve kurak yazlar, bu zorunlu sürecin bir parçasıdır. Ancak dengenin değişmesi, bozulma anlamına gelmez. İnsanlar da dahil olmak üzere birçok tür, bu durumdan olumsuz etkileniyor gibi görünse de, son zamanlarda insanlık tarihi boyunca karşılaştığımızdan çok daha fazla yeni tür keşfedilmiştir. Küresel ısınma, evrime farklı bir yön vermekte ve türlerin çeşitliliğini artırmaktadır.
Kaynak: Popular Science Türkiye, Tuna Emren