Büyüme Geriliği Nedir?
Büyüme geriliği, çocuğun kendi yaş ve cinsiyetine uygun büyüme göstermemesi durumunu ifade eder. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nden Uzm. Dr. Ferda Yapıcı Köklü, bu durumu açıklarken, “Her toplumun kendine özgü büyüme eğrileri bulunmaktadır. Eğer bir çocuk, kendi toplumunun büyüme eğrisinde en alt çizgide veya daha altında yer alıyorsa ve düzenli kontrollerde normal boy uzamasını sağlayamıyorsa, bu durumda büyüme geriliğinden bahsedebiliriz” diye belirtmiştir. Ayrıca, ilk iki yaş döneminde yaşanan beslenme yetersizliklerinin de büyüme geriliğine sebep olabileceğini vurgulamıştır.
Boy Uzaması Sağlanmıyorsa Dikkat Edilmeli
Büyüme geriliği, çocuğun yaş ve cinsiyetine göre uygun bir büyüme göstermemesi olarak tanımlanmaktadır. Uzm. Dr. Köklü, “Çocuk, kendi toplumunun büyüme eğrisinde alt sınırda ya da altında yer alıyorsa ve düzenli kontrollerle normal boy uzaması göstermiyorsa, büyüme geriliğinden söz edebiliriz” açıklamasında bulunmuştur.
Detaylı Öykü Oldukça Önemli
Büyüme geriliğinin tanısında detaylı bir öykünün büyük önem taşıdığını ifade eden Uzm. Dr. Köklü, “Annenin hamilelik dönemi ve doğum sürecinde herhangi bir sorun yaşayıp yaşamadığı, büyüme geriliğinin başlangıç zamanı, beslenme bozuklukları, geçirilmiş hastalıklar, travma öyküsü, ilaç kullanımı ve aile bireylerinin boy uzunlukları gibi faktörler sorgulanmalıdır. Ayrıca, hastanın boy kısalığının derecesi, genetik boy potansiyeli, vücut kitle indeksi hesaplamaları ve muayene bulguları doğrultusunda uygun tetkikler yapılmalıdır” şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Sevgisiz Ortamda Büyümek Büyüme Hormonunu Olumsuz Etkiliyor
Uzm. Dr. Köklü, en sık görülen büyüme geriliği nedenlerini şu şekilde sıralamaktadır:
- Büyüme geriliğinin %80’inde aile üyelerinin boy kısalığı veya yapısal büyüme geriliği etkili olmaktadır. Yapısal boy kısalığı, erkek çocuklarda daha sık görülmektedir. Ergenlik belirtileri ve boy uzaması genellikle akranlarına göre geç yaşanmaktadır. 3-4 yaşından sonra akranlarına göre daha kısa olsalar da ergenlikle birlikte normal boy aralığına ulaşabilirler.
- Anne karnında yetersiz beslenme sonucu düşük doğum ağırlığı.
- İlk iki yaşta yaşanan beslenme yetersizlikleri.
- Kronik hastalıklar (örneğin, kansızlık, karaciğer, solunum, kalp, böbrek hastalıkları, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, çölyak hastalığı gibi bağırsak emilim bozuklukları, tiroid hastalıkları, erken ergenlik).
- Büyüme hormonu eksikliği (yaklaşık %5-10 oranında).
- Sevgisiz ve ilgisiz bir ortamda büyüme. Yapılan araştırmalar, sevgi yoksunluğunun büyüme hormonu salgısını azalttığını göstermektedir. Aile içindeki huzursuzluk ve sorunlar da büyüme hormonunun yetersiz salgılanmasına neden olabilir.
- Düzensiz uyku, çünkü büyüme hormonu en etkin şekilde uyku sırasında salınmaktadır.
Tedavi Altında Yatan Soruna Yönelik Uygulanıyor
Büyüme geriliği tedavisinde, altta yatan nedenlere yönelik yaklaşımlar önem taşımaktadır. Uzm. Dr. Köklü, “Örneğin, eğer bireyde tiroid hormonu eksikliği veya bağırsak emilim bozukluğu varsa, bu sorunlara yönelik tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Büyüme hormonu eksikliği durumunda ise, büyüme hormonu tedavisi genellikle ilk yıllarında oldukça etkili sonuçlar vermektedir” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Yıllık Büyüme Hızları
Çocuklardaki normal yıllık büyüme hızına dair bilgiler veren Uzm. Dr. Köklü, “1-2 yaş aralığında 10-12 cm, 2-4 yaş döneminde 6-8 cm, ergenlik öncesi 4 yaş üzerindeki çocuklarda ise 5-6 cm boy uzaması beklenmektedir” demiştir.
Çocuklar Düzenli Aralıklarla Gözlemlenmeli
Büyüme geriliği ve boy kısalıklarının doğru bir şekilde tanımlanması için çocukların düzenli olarak izlenmesi gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Köklü, “Tüm çocukların, 0-6 ay arası her ay, 6 ay-1 yaş arası iki ayda bir, sonrasında ise gelişim evresinde üç ve altı ayda bir boy ve kilo artışlarının düzenli olarak izlenmesi gerekmektedir. İlk değerlendirmeler çocuk hekimi tarafından yapılmalı ve ciddi boy kısalığı durumunda çocuk endokrinoloji uzmanına yönlendirilmelidir. Erken tanı ile sorunları belirlenen çocukların, uygun tedavi ile boyları kabul edilebilir ve normal düzeye getirilebilir” diyerek sözlerini tamamlamıştır.