Boza: Geleneksel Türk İçkisi
Bir kış akşamı, ailenizle evinizin sıcaklığında otururken, dışarıdan duyduğunuz sesle anılar canlanıyor: “Bozaaaaaa…” Bu geleneksel lezzeti belki bir kez duydunuz ama tatma fırsatınız olmadı. Ya da severek, alışkanlık haline getirerek tüketiyorsunuz ancak besin değeri hakkında pek bir bilginiz yok. Fermente bir içecek olan boza, bağırsaklarınızda yararlı bakterilerin oluşumunu destekleyen bir içecek olarak öne çıkıyor. Sabri Ülker Vakfı, boza ile ilgili merak edilen birçok sorunun yanıtını veriyor.
Bozanın İçeriği Nedir?
Boza, darı, mısır veya bulgur gibi tahıllarla hazırlanan geleneksel bir Türk içeceğidir. Bozada kullanılan ham maddenin türü; tatlılık, ekşilik, kıvam ve aroma gibi özellikleri etkileyerek, bozanın üretildiği coğrafyaya bağlı olarak değişiklik gösterir.
Fermente bir içecek olan boza, mayalandıktan hemen sonra daha tatlı bir lezzete sahipken, zamanla bekledikçe ekşi bir tat kazanır. Tarih boyunca, boza pekmez, tarçın, karanfil, zencefil ve hindistan cevizi gibi malzemelerle zenginleştirilerek tüketilmiştir. Günümüzde ise çoğunlukla tarçın ve sarı leblebi ile birlikte tercih edilmektedir.
Bozanın Sağlığa Faydaları
Boza, kendine özgü tadını laktik asit bakterileri sayesinde fermente olmasından alır. Fermentasyon, bozaya yalnızca lezzet kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda bağırsaklarda yararlı bakterilerin oluşumunu destekleyerek sindirim sistemi sağlığına katkı sağlar.
Yüksek enerji içeriği ve besin değeri ile boza, yeterli ve dengeli bir beslenme düzeninde uygun miktarlarda tüketildiğinde B grubu vitaminler, lif ve protein alımına yardımcı olur. Böylelikle hem sindirim sistemi hem de bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkiler yaratır.
B vitaminleri açısından zengin olan boza, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirirken, emziren annelerde sıvı alımına katkıda bulunarak süt üretimini destekler.
Osmanlı Döneminde Boza
Boza, Farsça’da “darı” anlamına gelen “buze” kelimesinden türetilmiştir. 17. yüzyılın önemli gezginlerinden Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde boza kültürüne geniş yer ayırmıştır. “Esnâf-ı Bozacıyan” başlığı altında, 17. yüzyılda İstanbul’da 300 dükkanda bin 5 bozacı çalıştığını belirtmiştir.
Yine Seyahatname’de, bozacılık mesleğinin o dönemin ordusunda önemli bir yer tuttuğu vurgulanmıştır. Sarhoşluk verecek ölçüde içmek haram olmakla birlikte, ölçülü tüketildiğinde bozanın askerlere güç, beden sıcaklığı ve tokluk sağladığına inanılmıştır. Çelebi’ye göre, İstanbul’un meşhur bozacıları Ayasofya Çarşısı, Atmeydanı, Kadırga Limanı ve Aksaray’da yer almaktaydı. Ayrıca, Süleymaniye’nin yasemin bozası ve Unkapanı’nın Sinan ve Miho bozaları da oldukça meşhurdu.
Boza Neden Leblebiyle Tüketilir?
Bir rivayete göre, Osmanlı döneminde erkekler bıyıklarına boza bulaşmaması için sarı leblebiyi boza bardağının kenarına dizip öyle içerlerdi. Ancak bu bilgi, tarihsel kaynaklarda pek yer bulmamaktadır. Türk tarihçi Reşad Ekrem Koçu ise Türk gastronomisindeki en büyük geriye gidişin bozaya leblebi atmak olduğunu ifade etmiştir.