Biyolojik Saat ve Bitkilerin Hayatındaki Rolü
Biyolojik saat, organizmalara gündüz ve gece döngülerini takip etme konusunda rehberlik eden karmaşık bir sistemdir. Bitkilerde, bu saat, gün doğmadan önce fotosentez hazırlıklarından çiçek açma zamanının düzenlenmesine kadar birçok önemli süreci kontrol eder. Ancak, bu ritmik düzen, bitkinin bulunduğu coğrafi konum, enlem, iklim koşulları ve mevsim değişikliklerine bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Bu nedenle, bitkilerin biyolojik saati, mevcut çevresel koşullara uyum sağlamak zorundadır.
Birleşik Krallık’tan bilim insanları, biyolojik saat çeşitliliğini daha iyi anlayabilmek adına doğal yollarla bu saatlerin nasıl ölçüldüğünü araştırmaya karar verdiler. Araştırmalar, iklim değişikliğinin bitkiler üzerindeki olumsuz etkilerine karşı daha dirençli mahsuller geliştirme potansiyeline sahip olabileceğini düşündürmektedir.
Araştırmanın Yöntemi ve Bulguları
Araştırma ekibi, biyolojik saatle ilişkili genleri tanımlamak ve doğrulamak için, İsveç’in farklı bölgelerinden toplanan 191 çeşitli Arabidopsis bitkisini inceledi. Ekip, biyolojik saat çeşitliliğini açıklayabilecek küçük genetik farklılıklar aradı. Independent Türkçe’nin haberine göre, yapılan analizler sonucunda, “COR28” adlı gendeki tek bir DNA baz çifti değişikliğinin, geç çiçek açan bitkilerle ilişkili olduğu ve bu bitkilerin daha uzun dönem sürelerine sahip olma olasılığının daha yüksek olduğu tespit edildi.
Earlham Enstitüsü’nde doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapan Hannah Rees, bir gende bulunan tek bir baz çifti değişikliğinin, biyolojik saati bu denli etkileyebilmesinin oldukça şaşırtıcı olduğunu belirtti. Ayrıca, bitkilerin sağlığının, biyolojik saatlerinin gün uzunluklarına ve mevsim döngülerine ne kadar iyi adapte olduklarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı:
“Doğru bir biyolojik saat, bitkilere rakiplere, avcılara ve patojenlere karşı önemli bir üstünlük sağlayabilir.”
Çiftçiler İçin Önem Taşıyan Bulgular
Dr. Rees, biyolojik saatteki çeşitliliği ve adaptasyonu anlamanın iklime dayanıklı mahsuller yetiştirme açısından kritik öneme sahip olduğunu ifade etti. Çiftçiler, bulundukları yer ve iklim koşullarına en uygun bitki türlerini seçerek verimlerini artırabilir ve iklim değişikliğine karşı daha dayanıklı hale gelebilirler.
Araştırmanın sonuçları, DNA kodlarındaki tek bir harf değişikliğinin, bir bitkinin gündüzcü mü yoksa gececi mi olacağına karar verme potansiyelini ortaya koydu. İki grup arasında 10 saatten fazla bir zaman farkı tespit edilirken, genetik soydan ziyade coğrafyanın da bitkilerin biyolojik saatleri üzerinde etkili olduğu vurgulandı.
Sonuç ve Gelecek Adımlar
Bilim insanları, bu analizde bir ilk olarak gecikmeli floresan görüntüleme yöntemini kullandı. Dr. Rees, bu yöntem hakkında şunları söyledi:
“Gecikmeli floresan görüntüleme sistemimiz, herhangi bir yeşil fotosentetik materyal üzerinde uygulanabilir. Bu da onu geniş bir bitki yelpazesine geçerli hale getiriyor. Bir sonraki adımımız, bu bulguları lahana ve buğday gibi önemli tarım ürünlerine uygulamak olacak.”