Biyolojik Çeşitlilik ve Pandemiler Arasındaki Bağlantı
Günümüzde, insanların ormanları yok ederek yerleşim alanları açması, biyolojik çeşitliliği ciddi anlamda azaltmakta ve bu durum COVID-19 gibi pandemilerin yayılma riskini artırmaktadır. Peki, bu süreç nasıl işliyor? Yaklaşık 6 kıtadan 6.800 ekolojik topluluğun incelendiği yeni bir araştırma, bu soruya net bir yanıt sunuyor.
Kimi canlı türleri hızla yok olurken, sıçanlar ve yarasalar gibi hayatta kalmayı başaran türler, insanlara sıçrayabilecek tehlikeli patojenlere ev sahipliği yapma potansiyeli taşımaktadır. Bu araştırma, Londra University College’dan çevrebilim uzmanı Kate Jones ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiş olup, sonuçları 5 Ağustos’ta Nature dergisinde yayımlanmıştır. Araştırma, insan eliyle doğanın tahrip edilmesi ve biyoçeşitliliğin kaybı ile salgın hastalıklar arasındaki ilişkiyi daha da netleştiren yeni kanıtlar sunmaktadır.
Önceki çalışmalar, SARS ve kuş gribi gibi hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların son birkaç on yılda artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu artış, insanların yaban hayvanlar ve besi hayvanlarıyla giderek daha fazla temas etmesinin doğrudan bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Doğal alanların insan eliyle bozulması ve insanların hayvanlarla olan etkileşimlerinin artması, bu tür hastalıkların yayılma olasılığını artırmaktadır.
Stanford Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen bir çalışma, Uganda’daki ormansızlaşma ve habitat parçalanmasının primatlarla insanlar arasındaki etkileşimi doğrudan artırdığını göstermektedir.
3.2 Milyon Belge İncelendi
Jones ve arkadaşları, son çalışmaları çerçevesinde, dünyanın dört bir yanındaki yerel ormanlardan tarlalara ve kentlere uzanan yüzlerce çevrebilimsel araştırmaya dair 3.2 milyondan fazla belgeyi incelediler. İnceleme sonucunda, insanlara geçebilen hastalıkları taşıdığı bilinen yarasalar, kemirgenler ve çeşitli primatları içeren 143 memeli türünün, doğal alanların giderek kentleşmesi ve biyoçeşitliliğin azalmasıyla birlikte sayılarında belirgin bir artış gözlemlendi.
Riskleri Öngörmek Mümkün
Jones ve ekibi, bir sonraki aşamada, hastalıkların insan topluluklarına yayılma olasılığını daha detaylı bir şekilde araştırmayı planlamaktadır. Daha önce Ebola virüsünün Afrika’daki yayılımını incelemek amacıyla risk haritaları oluşturan ekip, olası konakçı türlerin varlığı ve virüsün insan bedenine girdikten sonra ne hızla yayıldığı gibi unsurları değerlendirmiştir. Araştırmacılar, toprak kullanımı, ekoloji, iklim ve biyoçeşitlilik gibi faktörler arasındaki ilişkilerden yola çıkarak, olası risklerin daha iyi anlaşılabileceği ve önceden kestirilebileceği sonucuna varmışlardır.
Uzmanlara göre biyoçeşitliliği koruma çabaları, ormansızlaşmaya neden olan ekonomik ve kültürel unsurların ele alınmasıyla etkili hale getirilebilir. Amazon Ormanları’ndaki sistematik ormansızlaşmanın önüne geçilememesi, bu duruma en çarpıcı örneklerden biridir.