Besin Alerjisi Nedir?
Besin alerjisi, belirli bir gıdaya maruz kalındığında tekrarlayan bir şekilde ortaya çıkan spesifik bir bağışıklık tepkisinden kaynaklanan olumsuz bir immünolojik reaksiyon olarak tanımlanmaktadır. Bu durum, bazen hafif kızarıklık ve kaşıntı ile kendini gösterirken, bazı durumlarda ölümcül olabilen ciddi reaksiyonlarla da sonuçlanabilmektedir.
Besin Alerjisinin Sıklığı
Son yıllarda dünya genelinde besin alerjilerinin giderek arttığı gözlemlenmektedir. Kesin olarak kanıtlanmış vakaların sayısı daha düşük olmakla birlikte, bu oranların %10’lara kadar çıktığı bildirilmektedir. Özellikle çocuklarda, yetişkinlere göre daha sık görülmektedir. Besin alerjileri her yaşta ortaya çıkabilir ve annenin sütünden alerjik besinlerin geçebilmesi nedeniyle sadece anne sütü alan bebeklerde de doğumdan itibaren görülebilmektedir.
Besin Alerjisi Görülme Riskini Artıran Nedenler
Besin alerjisi, genetik, çevresel faktörler ve gen-çevre etkileşimi sonucunda gelişmektedir. Özellikle anne, baba veya kardeşlerinde alerjik hastalık bulunan çocuklarda besin alerjisi riski daha yüksektir. Ancak bu durumun tek bir genle ilişkili olmadığı, bunun yerine bir yatkınlık durumu olduğu bilinmektedir.
- Hijyen ve mikrobiyal faktörlere maruziyet eksikliği
- Bağırsak mikrobiyotasının bileşimi
- Diyet ve beslenme alışkanlıkları
- Obezite ve omega-3 yağ asidi eksikliği
- Antioksidan yiyeceklerin az alınması
- Antiasit ilaç kullanımı
- D vitamini eksikliği
- Ek besinlere başlanmasında gecikme
Tüm bu faktörlerin, batılılaşmış yaşam tarzına sahip ülkelerde gıda alerjisi oranındaki bu endişe verici artışa katkıda bulunduğu öne sürülmektedir.
Egzama ve Besin Alerjisi Arasındaki İlişki
Egzama, besin alerjileri ile güçlü bir şekilde ilişkili bir risk faktörüdür. Egzama ile başvuran bebeklerin fıstık alerjisi gösterme olasılığı 11 kat, yumurta alerjisi olma olasılığı ise 6 kat daha fazladır. Bu durum, cilt bariyerinin değişmesi nedeniyle alerjenlerle temasın kolaylaşmasına bağlıdır. Ayrıca, cilt bariyerini korumak için gerekli olan filaggrin proteinindeki mutasyonlar, artan gıda alerjisi riski ile ilişkilendirilmiştir.
Deterjan ve Temizlik Maddelerinin Etkisi
Özellikle klor içeren temizlik malzemeleri, hem solunum yolu bariyerini hem de deri bariyerini olumsuz etkileyebilir. Deterjan ve temizlik maddelerinin kalıntı bırakmayan hipoalerjenik olanlarının tercih edilmesi ve çift durulama yapılması oldukça faydalı olabilir. Bozulmuş deri bariyeri, besin proteini içeren sabun, şampuan ve nemlendiricilerin daha kolay besin alerjisi gelişmesine neden olabileceği unutulmamalıdır.
Bulaşık yıkamada kullanılan temizlik maddelerinin kalıntıları, bağırsak bakteri çeşitliliğini olumsuz etkileyerek bağırsak geçirgenliğini artırabilir ve böylece besin alerjisi gelişimine yol açabilir. Bu nedenle, kalıntı bırakma özelliği düşük olan temizlik ürünlerinin tercih edilmesi faydalı olabilir.
Besin Alerjenlerine Maruz Kalma
Sabun, şampuan ve nemlendiricilerde bulunan besin proteinlerinin cilde temas etmesi, besin alerjilerine davetiye çıkarıyor. Cildin gıda alerjenlerine, özellikle yer fıstığına karşı ana hassasiyet bölgesi olduğu gösterilen artan kanıtlar bulunmaktadır. Yer fıstığı veya kabuklu ağaç yemişi alerjisi olan hastaların çoğu, ilk tepkilerini bir gıdanın ilk kez yenmesiyle yaşamaktadırlar. Bu nedenle, alerjene karşı duyarlılığın anne karnında başladığı ve ayrıca anne sütü veya ciltle temas yoluyla besine maruz kalma ile meydana geldiği düşünülmektedir.
Bazı sabunlarda bulunan buğday, süt ve soya gibi proteinlerin cilde temas etmesi, bu besinlere alerji gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Bebeklerin yıkanması ve nemlendirilmesi için kullanılan ürünlerin içinde besin proteinleri bulunmaması, besin alerjisi gelişimini önlemede faydalı olacaktır.
Erken Ek Gıda Uygulamanın Önemi
Besinin ağız yoluyla erken alınmasının, besin alerjisinin önlenmesi açısından fayda sağladığı bildirilmektedir. 4 ayını dolduran çocuklarda besinlerin tadımlık olarak erken başlanması, besin alerjisinin gelişmesini önlemek için etkili bir yaklaşım olabilir.
Evcil Hayvan Beslemenin Faydaları
Evde evcil hayvan beslenmesi, besin alerjisi gelişimini engelleyebilir. Gıda alerjisine karşı koruyucu epidemiyolojik faktörler arasında büyük kardeşlere sahip olmanın yanı sıra erken yaşamda evcil hayvan maruziyetini de sayabiliriz. Evcil hayvan sahipliği, ev ortamındaki yüksek mikrobiyal çeşitlilik ile ilişkilidir.
Evcil hayvanların, çocuğun bir yaşına gelmeden önce eve alınmasının, daha sonra evcil hayvan alerjisi gelişimini de azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle, evde evcil hayvan beslemeyi düşünen ailelerin, besin alerjisi açısından faydasını göz önünde bulundurarak, çocukları doğmadan önce evde evcil hayvan bulundurmanın yararlı olacağı söylenebilir.
Sezaryen Doğumun Etkileri
Sezeryan ile doğum, besin alerjisi riskini artıran bir faktördür. Yapılan bazı araştırmalarda, mekonyum (ilk bebek dışkısı) mikrobiyota bileşiminin tanımlanmasına rağmen, mikrobiyal kolonizasyonun rahimde başlayabileceği öne sürülmektedir. Ancak, anne karnındaki bebeğin bağırsaklarının steril olduğu düşünülmektedir. Mekonyum, yenidoğan bebeğin ilk kakasıdır ve bu kakada bağırsaktaki dört ana bakteri (Actinobacteria, Bacteroides, Firmicutes ve Proteobacteria) bulunur.
Normal doğan çocuklarda faydalı mikroplar bebeğin bağırsağına yerleşip barsağın bariyerinin olgunlaşmasına ve immün sistemin gelişmesine büyük katkı sağlamaktadır. Sezaryenle doğan bebeklerde ise koruyucu mikroplar bağırsaklara yerleşemediği için barsak bariyeri yeterince gelişememekte ve bu durum besin alerjenlerinin bağırsaktan daha kolay geçmesine yol açarak bağışıklık sisteminin alerjik bir tepki vermesine neden olmaktadır.
Antibiyotik Kullanımının Riskleri
Özellikle ilk 2 yaşta gereksiz antibiyotik kullanımı, alerjik hastalıkların gelişimini artırabilir. Antibiyotikler henüz olgunlaşmamış bağırsaktaki faydalı bakterileri yok ederek bağırsak geçirgenliğini bozmakta ve dolayısıyla besin alerjisinin daha kolay gelişmesine zemin hazırlamaktadır.
İşlenmiş Gıdaların Etkisi
Bebeklik döneminde beslenme ile alerjik hastalıkların gelişimi arasındaki ilişki hala tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, erken yaşamda artan gıda çeşitliliğine maruz kalmanın, gıda alerjisi dahil olmak üzere alerjik hastalıklarla ters orantılı olduğu bilinmektedir. İşlenmiş gıdaların içinde bulunan emülgatörlerin bağırsak geçirgenliğini artırdığına dair yayınlar mevcuttur ve bu nedenle işlenmiş gıdaların besin alerjisi gelişimini artırabileceği düşünülmektedir. Organik beslenmenin bağırsak geçirgenliği üzerinde olumlu etkiler yaparak besin alerjisi gelişimini azaltabileceği öne sürülmektedir. Ayrıca, fast food gıdaların tüketiminin azaltılması da faydalı olabilir.
Anne Sütünün Önemi
Bebekler, anne sütüyle veya mama ile beslenebilir ya da her ikisinin kombinasyonunu deneyimleyebilirler. Anne sütünün bakteri bileşimi, annenin beslenme alışkanlıkları, genetik yapısı ve demografik faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Emzirmenin kesilmesi, katı gıdaların verilmesine göre bağırsak mikrobiyotasının bileşiminde daha önemli bir etkiye sahiptir.
Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemine immünolojik koruma sağlamaktadır. Anne sütü kaynaklı immünomodülatör ve koruyucu özellikler, immünoglobulinler, glikokonjugatlar ve oligosakkaritler gibi çeşitli bileşenlerle ilişkilendirilmektedir. Yeterli D vitamini alımının sağlanması, besin alerjisi riskini azaltmaya katkı sağlayabilir.
D Vitamini Eksikliği ve Besin Alerjisi
D vitamini eksikliği, besin duyarlılığı ve IgE aracılı besin alerjisi ile ilişkilidir. D vitamini eksikliği olan bebeklerde, yumurta ve fıstık alerjisi olasılığının arttığı bildirilmiştir. Besin alerjisi ve anafilaksi sıklığı,