Bel Ağrısının Önemi ve Yaygınlığı
Bel ağrısı, dünya genelinde birçok insanın hayatını etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yapılan araştırmalara göre, insanların yaklaşık %85’i yaşamları boyunca en az bir kez bel ağrısı deneyimi yaşamaktadır. Bel ağrısı çeken bireylerin yaklaşık %10-20’sinde, ağrının kaynağı olarak ciddi bir omurga problemi tespit edilebilir. Ancak, bel ağrısı vakalarının yaklaşık %85’i özgün olmayan bel ağrısı olarak adlandırılmakta ve bu tür ağrıların altında genellikle herhangi bir belirgin sebep bulunmamaktadır. Özgün olmayan bel ağrısı teşhisi konulduğunda, tedaviye yanıt verme oranı oldukça yüksektir ve genellikle 6-8 hafta içinde iyileşme gözlemlenir. Özgün bel ağrısı ise, altta yatan hastalığın teşhis edilmesinin ardından uygun tedavi yöntemleriyle ele alınmalıdır.
Doktora Gitmek için Uyarı İşaretleri
Bel ağrısı bazı durumlarda ciddi sağlık sorunlarının bir belirtisi olabilir. Aşağıdaki durumların varlığında, derhal bir doktora başvurmanız önemlidir:
- Ağrıların 6 haftadan uzun sürmesi,
- Tekrarlayan bel ağrısı ataklarının olması,
- İstirahat ile ağrının geçmemesi,
- Beraberinde yüksek ateşin bulunması,
- Son zamanlarda kilo kaybı yaşanması,
- Bacaklarda ağrı, uyuşma veya benzeri bulguların olması,
- Bel veya sırt bölgesinde şekil bozukluğu görülmesi,
- İdrar kaçırma problemi yaşanması,
- Bir kaza sonrasında ağrının başlaması.
Bel Ağrısının Nedenleri
Bel ağrısı, süresine göre akut veya kronik olarak sınıflandırılır. 6 haftadan kısa süren bel ağrıları akut olarak adlandırılır ve tedaviye yanıt oranı yüksektir. Ancak 3 aydan uzun süren bel ağrıları kronik olarak değerlendirilir ve bu tür durumlarda sebebe yönelik tedavi gereklidir.
Bel Ağrısının Yaygın Nedenleri
Bel ağrısına yol açabilecek bazı yaygın nedenler şunlardır:
Kas ve Bağ Doku Zedelenmeleri:
Ağır kaldırma veya ani hareketler kasları ve omurga bağlarını zedeleyebilir. Fiziksel durumun zayıf olması, sırt kaslarında gerginlik ve ağrıya neden olan spazmlara yol açabilir.
Bel Fıtığı:
Diskler, omurlar arasındaki yastıklar gibi işlev görür. Diskin iç kısmındaki yumuşak jel, bütünlüğünü kaybettiğinde sinirlere baskı yapabilir. Bu durumda belden bacağa yayılan ağrı, uyuşma, karıncalanma ve kas zayıflığı gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Artrit (Kireçlenme):
Osteoartrit bel bölgesini etkileyebilir. Bazen omurgadaki artrit, dar kanal adı verilen bir duruma yol açarak omurilik etrafındaki boşluğun daralmasına neden olabilir. Artritin şiddetine bağlı olarak belirtilerin yoğunluğu değişiklik gösterebilir.
Romatizmal Hastalıklar:
Omurga, iltihaplı romatizma hastalıklarından etkilenebilir. En yaygın iltihaplı romatizma türü ankilozan spondilittir. Bu hastalık, bağ ve tendonların kemiğe tutunduğu yerlerde iltihaplanma meydana getirir. Bel ile sırt arasındaki eklemde başlayan iltihaplanma, dokunun aşınmasına neden olabilir ve bu süreçte yeni kemik oluşumu gerçekleşebilir. İlerlemesi durumunda, iki omur arasında tam bir birleşme ile sonuçlanabilir. Genç yaşta bel ağrısı ve bel hareket kısıtlığı varsa, ankilozan spondilit düşünülmelidir.
Osteoporoz:
Kemiklerin gözenekli ve kırılgan hale gelmesi, omurgada kompresyon kırıklarına yol açabilir. Osteoporoz hastalarında, günlük aktiviteler sırasında omurlar kırılabilir. Osteoporoz teşhisi konulduğunda, düzenli tedavi almak önemlidir.
Omurga Şekil Bozuklukları:
Omuz dengesizliği, belirgin bir omuz kürek kemiği, vücut ve kollar arasındaki asimetrik boşluklar, öne doğru eğilme ile kaburgaların yüksekliği ve kalçaların asimetrisi gibi durumlar gözlemleniyorsa, skolyoz açısından değerlendirme yapılması gereklidir.
Sonuç
Bel ağrısı, çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebilir ve bu nedenle uygun teşhis ve tedavi süreci oldukça önemlidir. Bel ağrısı ile karşılaşan bireylerin, belirtilerini dikkate alarak zamanında sağlık kuruluşlarına başvurmaları, olası komplikasyonların önlenmesi açısından kritik bir adımdır.
Doç. Dr. Mehmet Atıf Erol Aksekili