ABONE OL
Şehir yaşamı, insanların fiziksel aktivitelerini giderek azaltan bir etkiye sahip. Çok katlı binalarda yaşayan ve çalışan bireyler, günlük hayatlarında asansör kullanmak durumunda kalıyorlar. Evden çıktıklarında asansöre binen bir kişi, işe giderken uzun süre trafikle mücadele ediyor ve ofisine ulaşmak için yine asansör kullanmak zorunda kalıyor. Böylelikle, fiziksel aktivite neredeyse sıfıra iniyor. Bu şekilde yaşam tarzı, zamanla kas-iskelet sisteminin zayıflamasına neden olarak omurga ve eklem problemlerine yol açabiliyor. En yaygın karşılaşılan rahatsızlıklardan biri ise bel ağrılarıdır.
Ani hareketler de bel ağrısına yol açabiliyor. Bel omurgası, omuriliği koruyarak gövdeyi taşımakta ve eğilip kalkma gibi hareketlerin yapılmasına olanak sağlamaktadır. Omurilikten çıkan sinirler, bel omurları arasındaki küçük deliklerden geçerek bacaklara ulaşır. Bu karmaşık yapıda meydana gelen pek çok sorun, ağrıya neden olabilir. Hareketsiz yaşam tarzı ve ani, alışılmadık hareketler; ağır yük kaldırma gibi durumlar bel ağrısının sebepleri arasında yer alır.
Bel ağrısının belirtileri; kas krampı, belde künt ağrı, bıçak saplanır gibi farklı hisler ve bacağa yayılan ağrılar şeklinde ortaya çıkabilir. Ağrı; eğilme, yük kaldırma, ayakta durma veya yürüme ile kötüleşebilir. Bazı durumlarda, geçici kas spazmı nedeniyle belde yamukluk (fonksiyonel skolyoz) oluşabilir.
Bel ağrısı riskini artıran faktörlere dikkat! Her yaş grubunda, çocuklar ve gençler dahil, bel ağrısı gözlemlenebilir. Hareketsiz yaşam tarzı, uzun süre anormal bir pozisyonda oturmak (masa başı işler, şoförlük, vb.), ayakta durmak ve omurgayı desteklemeyen bir yatakta yatmak bel ağrısının riskini artırmaktadır. Ayrıca, yaş, mesleki zorlanmalar, gebelik, obezite, yanlış yük kaldırma ve taşıma, psikolojik sorunlar (stres, endişe), yapısal veya genetik risk faktörleri (omurga bozuklukları, bağ dokusunun aşırı esnekliği gibi), kanser veya romatizma gibi hastalıklar da bel ağrılarının sebeplerini ve artırıcı faktörlerini oluşturabilir.
Bel ağrısı dinlenmeyle azalmazsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Birçok bel ağrısı durumu, kişinin kendi başına uygulayabileceği yöntemlerle birkaç hafta içinde düzelebilir. Ancak, ağrının geçmediği durumlarda doktor muayenesi şarttır. Bu ağrılar, nadiren daha ciddi hastalıkların belirtisi olabilir; bu nedenle tedavi için geç kalınmamalıdır.
Yeni başlayan mesane ve bağırsak problemleri (idrar yapmada zorluk, kaçırma, kasıkta uyuşma), ateşin eşlik ettiği durumlar, düşme veya darbe sonrası başlayan ağrılarda mutlaka bir hekime danışılmalıdır. Eğer ağrı çok şiddetliyse ve dinlenmeyle azalmıyorsa, bir veya iki bacağa, özellikle diz altına kadar yayılıyorsa, bacaklarda kuvvetsizlik, uyuşma ve karıncalanma varsa, sebebi bilinmeyen kilo kaybı varsa gecikmeden muayene olunmalıdır.
Ayrıca, 50 yaşından sonra yeni başlayan bel ağrıları, daha önce kanser hastalığı geçirmiş olmak, uzun süre kortizonlu ilaç kullanmak, aşırı alkol tüketimi gibi durumlarda mutlaka ileri tetkikler yapılmalıdır. Tıbbi öykünün sorgulanması ve fizik muayene, tanı koymanın temelidir. İlk değerlendirme sonunda doktor ön tanı koyar ve gerekirse bu tanıyı doğrulamak veya olası diğer nedenleri dışlamak için tetkik isteyebilir. Röntgen, MR, bilgisayarlı tomografi (BT), sintigrafi, kan ve idrar tetkikleri, elektromiyografi (EMG) gibi ileri araştırmalar yapılabilmektedir.
Kişiye özel tedavi yöntemleri belirlenmektedir. Bacağa yayılan ve geçmeyen bel ağrıları, sinir kökü sıkışmasına bağlı olarak bacak ve ayakta giderek ilerleyen kuvvet kaybı durumlarında ameliyat ile tedavi edilebilmektedir. Genel olarak bel daralması ve bel fıtığı gibi durumlarda ilk yaklaşım, fizik tedavi ve rehabilitasyon veya enjeksiyon gibi ameliyatsız seçeneklerdir.
Bel ağrılarının fizik tedavisinde sıcak/soğuk uygulamalar, elektrik akımı içeren terapiler (TENS, elektrik stimülasyonu vb.), ultrason terapisi, lazer uygulaması, traksiyon, manuel terapi ve masaj gibi yöntemler kullanılmaktadır. Ayrıca, bel kaslarını esneten hareketler, bel ve karın kaslarını güçlendirme çalışmaları ve postürü düzeltme yöntemleri de oldukça faydalıdır. Tüm bu tedaviler, fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimleri yönetiminde, fizyoterapistler ve fizik tedavi teknikerleri tarafından tam donanımlı hastaneler ve sağlık merkezlerinde uygulanmalıdır. Uygun hastalar için yoga ve pilates gibi özel egzersiz teknikleri de tercih edilebilir.