Bel Ağrıları ve Bel Fıtığı: Uzman Görüşleri
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Siyavuş Muhammedrezai, bel ağrılarının nedenleri ve tedavi yöntemleri konusunda bilgi verirken, bel fıtığı ile basit bel ağrısını ayırt etmenin önemine de değindi.
BİRKAÇ GÜN İÇERİSİNDE GEÇMİYORSA
Bel ağrısı, son derece yaygın bir sağlık sorunu olarak kabul edilir ve hastaların doktora başvurma nedenleri arasında ikinci sırada yer alır. Tüm yaşam boyunca, insanların %60 ila %90’ının en az bir kez deneyimlediği bu sorun, çalışanlar arasında hastalık izinlerinin yaklaşık %15’ini oluşturmaktadır. Yaşla birlikte bel ağrısının görülme sıklığı artarken, 65 yaşından sonra bu sorunun azalması dikkat çekicidir. Sevindirici bir haber ise, çoğu bel ağrısının müdahale olmaksızın ya da çok hafif bir tıbbi müdahale ile geçmesidir. Ancak bel fıtığı, tüm bel ağrılarının yalnızca %3’ünü oluşturur. Dr. Siyavuş Muhammedrezai, basit bel ağrılarının en belirgin özelliğinin birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçmeleri ve bacaklarda ağrı ya da uyuşmalara neden olmamaları olduğunu vurguladı. Bu tür ağrıların, hareket ettikçe ve kaslar ısındıkça azaldığını da ifade etti.
BELDE BAŞLAYIP KALÇAYA VE BACAĞA YAYILAN AĞRILAR VARSA
Eğer bel bölgesindeki ağrılar kalça ve bacağa yayılıyorsa, bu durum büyük ihtimalle bel fıtığına işaret ediyor. Bel fıtığı durumunda, bel ağrısı zamanla artarken, kalça ve bacağa yayılan ağrılar ve bacaklarda uyuşmalar da görülebilir. Bu ağrılar, fiziksel eforla artış gösterir ve hastanın hareket kabiliyeti giderek azalır. Bel fıtığı, yaşam kalitesini ciddi şekilde olumsuz etkileyen bir durumdur; bu süreçte omurga kemiklerinin arasındaki kıkırdak dokusu, çevresindeki koruyucu kılıfı yırtarak dışarı çıkmaktadır. Dr. Siyavuş Muhammedrezai, “Her bel fıtığı bulgu vermeyebilir; ancak eğer sinirleri sıkıştırarak şiddetli ağrı, güçsüzlük veya idrar kaçırma gibi belirtiler ortaya çıkıyorsa, bu durum ciddiye alınmalıdır” uyarısında bulundu. Ayrıca, belin zorlanması, aşırı hareketsizlik, obezite, sigara kullanımı ve meslek gibi faktörlerin bel fıtığını tetikleyebileceğine dikkat çekti.
BU RİSK FAKTÖRLERİNE DİKKAT
Bel ağrıları ve bel fıtığı açısından bazı risk faktörleri bulunmaktadır. Dr. Siyavuş Muhammedrezai, bu risk faktörlerini ve bel fıtığına karşı risk altında olan kişileri şu şekilde sıraladı:
- Çalışanın fiziksel kapasitesini aşan ve tekrarlayan ağır kaldırmalar
- Zor ve tehlikeli pozisyonları gerektiren işler
- Ağır işlerde çalışan 45 yaşını aşmış kişiler. Bu kişiler, 25 yaşından genç işçilere göre 2,5 kat daha fazla bel ağrısı sorunu yaşamaktadır.
- Stres ve depresyon
- İşten zevk almama ve iş stresi
- Uzun süre oturma veya ayakta durma, ya da sürekli titreşimli bir ortamda bulunma gibi iş postürleri
- Obezite
- Sigara kullanımı
- Uzun boylu olmak
HER BEL FITIĞI AMELİYAT GEREKTİRMİYOR
Bel fıtığı hastalarının en büyük korkularından biri, ameliyat olma gerekliliğidir. Ancak, her bel fıtığı vakası cerrahi müdahale gerektirmemektedir. Dr. Siyavuş Muhammedrezai, “Bel fıtığı hastalarının %85’inden fazlası cerrahi işleme ihtiyaç duymadan iyileşmektedir” diyerek bu durumu açıklığa kavuşturdu. “Acil cerrahi müdahale gerektiren hastalar dışında, bel ağrısıyla başvuran hastalara öncelikle yaklaşık 8 haftalık bir tedavi programı uyguluyoruz. Ancak bu süre zarfında hasta, ilaç, fizik tedavi, manüel terapi veya ağrı tedavisi gibi yöntemlere yanıt vermezse ve hâlâ kontrol altına alınamayan bel ağrısı, ağrılı ya da ağrısız idrar veya gaita kaçırma, kalçada uyuşma, ayak parmaklarında ve ayak bileklerinde uyuşma ve güçsüzlük, cinsel fonksiyonlarda bozulma gibi sorunlar yaşıyorsa, o zaman cerrahi müdahale seçeneğini değerlendiriyoruz” şeklinde sözlerine devam etti.
