Bebek Kucağa Alınmalı mı, Alınmamalı mı?
Bebeğinizi sürekli kucağınıza almak mı yoksa kucağa almaktan kaçınmak mı daha doğru? Bu, pek çok ebeveynin kafasını kurcalayan bir sorudur. Bebeğini kucağına alma taraftarları, bu durumun bebeğin güven duygusunu geliştirdiğini savunurken, kucağa almayı sınırlama yanlıları ise bebeğin bağımlı hale geleceğinden endişe duyarlar. Peki, bu iki görüşten hangisi gerçekte daha doğrudur? Uzman Klinik Psikolog Benan Şahinbaş’a bu soruları yönelttik.
Uzman Klinik Psikolog Şahinbaş, bebeklerin ilk doğdukları andan itibaren anne ve babalarıyla yakın bir ilişki içerisinde bulunduklarını ve bu yakınlığın, bebeklerin dünyayı tanımalarında önemli bir rol oynadığını belirtmektedir. “Bebeğin kucağa alınması, ona güven hissettirirken, aynı zamanda da bağımlılık geliştirebilir. Bu nedenle bebeklere kucak alışkanlığı kazandırmamak için dikkatli olunmalıdır.” diyor. Ancak, bebeklerin kucakta büyümeleri, onların duygusal gelişimlerine de katkı sağlar. Bu dengeyi bulmak, zaman ve deneyim gerektirir.
Bebekler Bazen Sadece İlgi İçin Ağlar
Her bebek kendine özgü bir birey olduğu için, bu konudaki çözümler de kişisel değişiklikler gösterebilir. Uzman Klinik Psikolog Şahinbaş, “Çocuk psikolojisi açısından en etkili yöntem, annenin bebeğini tanıması ve onun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde ebeveynlik yapmasıdır.” şeklinde ifade ediyor. Yeni doğan bebeklerin iletişim kurma biçimi ağlamaktır. Bebek ağlayarak kendini ifade etmeye çalışır ve anlaşılmak ister. Bazen açlık veya rahatsızlık gibi ihtiyaçlardan değil, yalnızca anne ve babalarının dikkatini çekmek için ağlayabilirler. Bazen de dünyayı keşfetmek amacıyla ağlama yolunu seçerler. Bu nedenle, bebek her ağladığında hemen kucağa almak yerine, öncelikle “Çocuğum neden ağlıyor?” sorusunu kendinize sormalısınız. Aç mı, tok mu? Gazı mı var? Altını mı kirletti? Eğer bu durumların hiçbiri geçerli değilse, muhtemelen bebek sadece ilgi istiyor demektir.
Her Bebek ve Anne Biriciktir
Uzm. Klnk. Psk. Şahinbaş, bebeğin ilgi istediği durumlarda kucak almak yerine dikkatini dağıtacak eğlenceli oyuncaklar kullanmanın faydalı olabileceğini belirtiyor. Ayrıca, bebekle konuşmak, göz teması kurmak ve sıcak bir ses tonuyla iletişim kurmak da önemlidir. “Buradayım ve sen de güvendesin.” mesajını vermek, bebeğin kendini daha güvende hissetmesine yardımcı olacaktır. Sırtını okşamak ve onu sakinleştirmeye çalışmak da diğer öneriler arasında yer alıyor. Bu tür etkileşimler, bebeğin “Ağlıyorum ama kimse ilgilenmiyor, yalnızım ve korkuyorum.” hissiyatı yerine “Güvendeyim, seviliyorum.” duygusunu geliştirmesine yardımcı olur.
Uzm. Klnk. Psk. Şahinbaş, bebeğinizi kucağınıza almadan da güvende tutabileceğinizi bilmenin, ebeveynlik deneyiminizi zenginleştireceğini vurguluyor. Her bebek biricik olduğu kadar, her anne de benzersizdir. Bu yüzden “doğru annelik” kavramı yoktur. Anneler, içgüdüleri ve gözlemleriyle bebeklerini tanıyarak, ihtiyaçlarını daha iyi anlayacak ve ebeveynliklerini geliştirecektir.