BAŞ AĞRISI
Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Abdulkadir Koçer
Baş ağrısı, birçok insanın yaşam kalitesini etkileyen yaygın bir sağlık sorunudur. Bu tanımlamada, ağrının özellikleri kadar, ağrının ne zaman başladığı ve hangi şartlar altında ortaya çıktığı gibi detaylar da oldukça önemlidir. Örneğin, migren gibi beyin hastalıkları, genellikle hastaların gece yarısı veya sabahları aniden şiddetli baş ağrıları ile uyanmalarına yol açabilir.
Öte yandan, gerilim tipi baş ağrılarında ise bu durum tam tersine, gün içinde aktif olan bireylerin özellikle gün sonunda hafif şiddette ağrılar yaşamasıyla kendini gösterir. Zamanlama, küme baş ağrısı gibi diğer baş ağrısı türlerinde de kritik bir rol oynar. Küme baş ağrısı hastaları, atakların geldiği dönemlerde genellikle uyuduktan 3-5 saat sonra ya da sabah saatlerinde, her gün aynı saatte baş ağrısı ile uyanırlar; bu nedenle bu tür baş ağrılarına “Çalar saat baş ağrısı” adı verilmektedir.
Ayrıca, geceleri baş ağrısının ortaya çıkması, bazen beyin tümörleri veya kafa içi basınç artışına yol açan hidrosefali, psödotümör ya da beyin kanamaları gibi ciddi sağlık sorunlarının ilk belirtisi olabilir.
‘Nöropatik ağrılar genellikle gece ortaya çıkar’
Zamanlama açısından alacağınız öykü, kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrılar ile sinir sistemi kökenli (nörolojik) ağrıları ayırt etmekte de yardımcı olacaktır. Kas-iskelet sistemine ait ağrılar, genellikle gün içinde ve hareket halindeyken yoğunlaşırken, nöropatik ağrısı olan bireyler genellikle hareketsiz kaldıkları anlarda ve çoğunlukla geceleri ağrılarının arttığını bildirmektedirler.
EL-BİLEK AĞRISI
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç.Dr. Selçuk Özdoğan
Gün boyunca yaşanan yorgunlukların ardından, yatağınıza uzandığınızda, belki de gün içerisinde varlığını hissetmediğiniz el ve bilek ağrıları ile karşılaşabilirsiniz. Bu ağrılara, parmaklarda uyuşma ve karıncalanma gibi semptomlar da eşlik edebilir. Başlangıçta hafif olan bu belirtiler, zamanla gecenin ilerleyen saatlerinde sizi uykunuzdan uyandıracak boyutlara ulaşabilir. Özellikle gece meydana gelen şikayetler ve uykudan uyandıracak kadar şiddetli hale gelmesi, karpal tünel sendromunun tipik işaretlerindendir.
Bilgisayar kullanımının yoğun olduğu meslek gruplarında, yoğun el işçiliği yapan ev kadınlarında ve müzik aleti çalan bireylerde, karpal tünel sendromu oldukça yaygındır. Geceleri ortaya çıkan ağrılar, uyku pozisyonlarından da etkilenebilir; zira uyku sırasında bileğin çene ya da başın altında geriye doğru bükülmesi, ağrının şiddetini artırabilmektedir.
Karpal tünel sendromunun tanısı, elektromiyografi (EMG) ile konulmaktadır. Tedavi sürecinde, öncelikle bir fizik tedavi uzmanı ile görüşülmesi ve hekim tarafından önerilen tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir. Eğer tedaviye yanıt alınamazsa, bir sonraki aşama olarak cerrahi müdahale düşünülebilir. Mikrocerrahi yöntemi ile gerçekleştirilen karpal tünel ameliyatları sonrasında, hastalar kısa süre içerisinde günlük yaşantılarına dönebilirler.
TOPUK DİKENİ
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op.Dr. M. Ozan Aşık
Sabahları yataktan kalkarken ilk adımınızı attığınızda, topuğunuzda bıçak saplanıyormuş gibi keskin bir ağrı hissediyorsanız, bu durum topuk dikeni rahatsızlığının habercisi olabilir. Topuk dikeni, topuk kemiğinin alt kısmında kalsiyum birikimi sonucunda oluşmaktadır.
Obezite, topuk dikeninin oluşumunda önemli bir faktör olmasının yanı sıra, sık ayakta durma, sert yüzeylerde koşma ya da zıplama gibi hareketler ve uygun olmayan ayakkabıların giyilmesi de bu duruma sebep olabilir. Topuk dikeni genellikle çıplak gözle görülemeyebilir; bu nedenle hastaların şikayetlerini ertelememesi ve bir ortopedi ve travmatoloji uzmanına başvurması son derece önemlidir.
Topuk dikeni tedavisinde, ayağın basınç yükünü azaltmak, ağrıyı ve iltihabı kontrol altına almak ve esnekliği artırmak esas alınmaktadır. Fizik tedavi ve enjeksiyon tedavileri, topuk dikeni vakalarında etkili olabilmektedir. Eğer cerrahi dışı yöntemlerle çözüm bulunamazsa, bu durumda hastalara cerrahi tedavi önerilmektedir.
