Asteroidler ve Dünya’ya Tehditleri
Çarpma tehlikesi oluşturan asteroidler, bilim insanlarına hem Dünya’nın hem de Güneş Sistemi’nin oluşumu ve yapısıyla ilgili değerli bilgiler sunarak, insanoğluna uzayın derinliklerindeki gizemleri anlama fırsatı vermektedir. Dünya’ya yönelik asteroid tehditlerine dikkat çekmek ve bu konudaki bilimsel ilgiyi canlı tutmak amacıyla her yıl 30 Haziran’da düzenlenen etkinliklerle kutlanan Dünya Asteroid Günü, 2020 yılında asteroidlere karşı gezegen savunması geliştirme çalışmalarına ve asteroidleri araştırma projelerine odaklanmıştır.
Uzaya Savrulmuş “Serseri Mayınlar”
Asteroidler, gezegenlerin ve uyduların oluşumundan geriye kalan malzemelerin, meteorlar gibi küçük gök taşlarından daha büyük öbekler halinde birleşmesiyle oluşan gök cisimleri olarak tanımlanır. Güneş Sistemi’ndeki asteroidlerin büyük bir kısmı, Jüpiter ile Mars arasında bulunan Asteroid Kuşağı’nda konumlanmıştır. Ancak bazıları yörüngelerinden ayrılarak Güneş Sistemi’nin iç bölgelerine savrulmakta ve hatta Dünya yörüngesine girebilmektedir. Bilim insanları, geçmişte dinozorların neslinin tükenmesine neden olan olayda olduğu gibi, Dünya üzerindeki canlı yaşamının ve doğal çevrenin ciddi zararlar görme olasılığına karşı, Dünya’ya yakın asteroidlerin dikkatle izlenmesi ve anlaşılmasının önemine vurgu yapmaktadırlar.
Kuyruklu Yıldızların Dünya Yörüngesiyle Kesişi
İngiliz gökbilimci Edmund Halley, Aralık 1694’te Kraliyet Bilim Cemiyetini acil bir toplantıya çağırmıştır. Gizli tutulan bu toplantıda Halley, asteroidlerin Dünya’ya çarpabileceğine dair öngörülerini ilk kez cemiyetin üyeleriyle paylaşmıştır. Kuyruklu yıldızların yörüngelerini incelediğinde, bazıları ile Dünya’nın yörüngesinin kesiştiğini fark etmiş ve bu durumun çarpışma olasılığını artırabileceğini düşünmüştür. Halley, İncil ve Tevrat’taki doğal felaketlerin geçmişte Dünya’ya çarpan asteroidlerden kaynaklanmış olabileceğini öne sürmüştür.
Sibirya Vakası: Bir Uyarı
20. yüzyılın başlarında yaşanan bir asteroid olayı, küçük boyutlu bir asteroidin Dünya’ya çarpmasının ne denli yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. 30 Haziran 1908’de Çarlık Rusyası’ndaki Sibirya bölgesine düşen küçük bir asteroid, büyük bir şehrin alanına eşit ormanlık alanı yok etmiştir. Yenisey eyaletindeki Stony Tuguska Nehri yakınlarına düşen asteroid, atmosferdeki sürtünmeden dolayı yanarak parçalanmış ve alev topuna dönüşen taşların etrafa yayılması sonucunda Doğu Sibirya taygasındaki 2 bin kilometrekarelik ormanlık alanı tahrip etmiştir. Bu olay, 30 Haziran tarihinin gök taşı tehdidine karşı bir farkındalık yaratmayı amaçlayan “Dünya Asteroid Günü” olarak kabul edilmesine ilham vermiştir.
Farkındalık Yaratma Çabaları
Dünya Asteroid Günü’nün kutlanması fikri, ilk kez 2014 yılında Alman film yapımcısı Gregory Richters tarafından ortaya atılmıştır. “51 Kuzey Enlemi” adlı kurmaca filminde, dünyaya çarpan bir gök taşının yarattığı yıkımı anlatan Richters, astrofizikçi ve İngiliz müzik grubu Queen’in gitaristi Brian May ile birlikte bu konuda öncülük etmiştir. Apollo 9 misyonunda görev almış olan Amerikalı astronot Rusty Schweickart ve “bilim ve teknolojiyi kullanarak gezegenin geleceğini korumayı amaçlayan” B612 sivil toplum kuruluşunun kurucusu Danica Remy de bu girişime destek vermiştir. Yılda bir günün, bu konudaki bilgilendirici etkinliklere ayrılmasına karar verilmiştir. Bu özel gün, yeryüzüne yönelik asteroid tehditlerine karşı soğukkanlı bir farkındalık sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda asteroidlere dair bilimsel ilgiyi de canlı tutmayı hedeflemektedir.
Asteroidlere Nasıl Müdahale Edilmeli?
Dünya’ya yaklaşan bir uzay kayasına karşı korunmak, gök taşlarının hareketlerini dikkatle izlemeyi ve gerektiğinde müdahale ederek yönlendirmeyi gerektirir. ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), “Asteroid İkilisi Yeniden Yönlendirme Testi” (DART) adı verilen bir uzay görevi üstlenmiştir. Bu görev kapsamında, uzay aracıyla bir asteroide çarparak yönünü ölçülebilir şekilde değiştirmeyi amaçlamaktadır. Temmuz 2021’de uzaya fırlatılması planlanan DART aracı, Dünya ile Mars arasındaki Didymos asteroidlerinden birine çarpması hedeflenmektedir. DART uzay aracı, asteroidlerden daha küçük olan 170 metre çapındaki Didymos b’ye çarptırılarak yörüngesinden saptırılmaya çalışılacaktır. Çarpışmayı fotoğraflamak üzere İtalyan Uzay Ajansı tarafından geliştirilen “LICIACube” adlı bir hafif uydu, DART uzay aracına eşlik edecektir. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ise “Hera” adını verdiği araştırma görevi kapsamında 2024’te Juventas ve APEX küp uydularını Didymos b asteroidine göndererek etki değerlendirmesi yapacaktır. Didymos asteroidleri, Dünya’ya en yakın gök taşları olarak bilinmektedir. Gök taşlarının 100 yıldan önce Dünya’ya yaklaşması beklenmese de, bu test, gezegen savunması amacıyla asteroidlerin yönlerinin değiştirilmesi fikrini pratikte uygulamak açısından faydalı olacaktır.
Asteroidlerden Neler Öğrenilebilir?
Asteroidler, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin oluşumuna dair önemli ipuçları barındırdığı için bilim dünyasının ilgi alanına girmektedir. Japonya, “Hayabusa 2” uzay aracıyla “Ryugu” asteroidinden, ABD ise “OSIRIS-REx” uzay aracıyla “Bennu” asteroidinden kaya örnekleri toplamayı amaçlayan uzay görevleri yürütmektedir. Hayabusa 2’nin Ryugu asteroidinden topladığı örnekleri bu yıl içinde Dünya’ya göndermesi beklenirken, OSIRIS-REx’in ağustosta Bennu asteroidine inmesi ve 2023’te topladığı örneklerle Dünya’ya dönmesi hedeflenmektedir. Asteroid Kuşağı’ndaki Apollo grubu asteroidleri arasında yer alan Ryugu ve Bennu, bilim insanlarına Güneş Sistemi’nin ve Dünya’nın oluşumuna dair yeni bilgiler sunma potansiyeline sahiptir. Ryugu’nun yolculuğu, asteroidlerin devinimine dair önemli ipuçları taşırken; Bennu, yüzeyinde bol miktarda su ve karbon moleküllerinin izlerini barındırmaktadır. Bu izler, canlı yaşamının ortaya çıkmasına elverişli bileşenlere işaret etmekte ve bilim insanlarına Dünya benzeri gezegenlerin nasıl oluştuğuna dair yeni bilgiler sağlama potansiyeli taşımaktadır.