1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. Aşkın Doğası: Bilimsel Bir Bakış

Aşkın Doğası: Bilimsel Bir Bakış

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aşk, insanlık tarihinin en büyük ve en karmaşık duygularından biridir. Ancak “Aşk nedir?” sorusuna yanıt ararken, uzmanlar aşkın tek bir karaktere sahip olmadığını vurguluyor. Missouri Üniversitesi’nden davranışsal sinirbilimci Dr. Sandra Langeslag, aşkın kökeninin beyinde başladığını ifade ediyor: “Pek çok bilim insanı, aşkın farklı türleri olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak çoğumuz, indirgemeci bir bakış açısıyla beyne odaklanıyoruz. Bu, içinde bulunduğunuz çevrenin veya koşulların rolü olmadığı anlamına gelmez. Ama her şey beyinde başlar.”

BBC’nin bilim dergisi Science Focus’a konuşan psikologlar ve sinirbilimciler, aşık olan bireylerin vücudunda ve özellikle beyninde hangi biyolojik süreçlerin yaşandığını açıklıyor. Birçok bilim insanı, aşkı biyolojik antropolog Dr. Helen Fisher’ın tanımladığı çerçevede ele alıyor. Bu çerçevede, aşkın üç biçiminin birlikte “romantik aşk”ı oluşturduğuna inanılıyor.

Aşkın Üç Aşaması

Aşkın Üç Aşaması

Dr. Fisher’a göre aşkın üç aşaması şunlardır:

  • Şehvet: Bu aşama, östrojen ve testosteron gibi cinsiyet hormonları tarafından yönlendirilir.
  • Çekim: “Vurulma” olarak adlandırılan bu süreçte, dopamin ve noradrenalin gibi iyi hissettiren kimyasalların artışı gözlemlenir. Bu dönemde serotonin seviyesinde bir düşüş yaşanır; bu da genellikle obsesif düşüncelerle ilişkilendirilir.
  • Bağlanma: Vurulmanın ardından gelen bu aşamada bireyler, uyarılma durumundan sakinlik ve huzur durumuna geçer. Dr. Langeslag, bu durumu iş stresinin bir kanepede dinlenerek atılmasına benzetiyor.

Arkadaşlık ve Aşk Arasındaki Farklar

Uzmanlara göre bağlanma, aşk türleri arasında muhtemelen en yaygın olanıdır. Ancak aynı zamanda arkadaşlık gibi farklı ilişki türlerinde de deneyimlenebilir. Sevgi dolu bir arkadaşlık ile romantik aşkı ayırt etmenin yolu, bu üç aşamanın bir araya gelmesidir. Yani bir kişiyi arzuluyor, ona karşı çekim hissediyor ve onun yanında rahat, güvende hissediyorsanız, bu romantik aşkı deneyimlediğiniz anlamına gelir.

Independent Türkçe’nin aktardığına göre, davranışsal sinirbilimci Profesör Zoe Donaldson, “Kurduğumuz birçok farklı bağ türüyle romantik aşk arasında net bir çizgi olup olmadığını bilmiyorum. Ancak biriyle cinsel yakınlık kurma arzusu, kesinlikle önemli bir faktördür” diyor. Yine de uzmanlar, aşkın bu kadar basit ve net kurallara dayanmadığını vurguluyor.

Aşkın Beyindeki İzleri

Dr. Langeslag, aşkın beyindeki karmaşık işaretlerini bulmak için nöro-tarama teknolojisini kullanmıştı. Elde ettiği bulguları şu şekilde özetliyor: “Farklı aşk biçimlerinin beyinde farklı sinirsel imzaları vardır. Bu formların her birinde hissediyor, düşünüyor ve hareket ediyorsunuz. Yani beyninizin tümü bu üç sürece dahil oluyor ama farklı şekillerde. Ve bu farklılıkların ne olduğunu henüz tam olarak bilmiyoruz.”

Bağlanma Yetisi ve İlişkiler

Bağlanma Yetisi ve İlişkiler

Davranışsal nörobiyolog Profesör Steven Phelps, “Hepimiz bağlanma yetisine sahibiz” diyor ve ekliyor: “İnsanlar, güvenli ve güvensiz bağlanma gibi farklı bağlanma tarzlarına sahiptir. Nevrotiklik gibi kişilik özelliklerinin boyutları da bağlanma tarzlarıyla eşleşir.” Bilim insanları, bir partnerin diğerinden daha fazla aşık olduğunu bildirdiği ilişkilerde hormonların da rol oynadığını keşfetmiştir. 2017 yılında yapılan bir araştırmada, ilişkilerine daha fazla yatırım yapan partnerlerin tükürüğünde daha yüksek seviyede oksitosin bulunmuştur; buna karşın, ilişkiye daha az yatırım yapan partnerlerde oksitosin seviyesi daha düşük olmuştur.

Diğer yandan psikologlar, bireylerin kişilik özelliklerinin de aşk üzerindeki etkilerini vurguluyor. Psikolog Profesör Saeideh Heshmati, nevrotiklik düzeyi yüksek bireylerin daha kısa ilişkiler kurduğunu bildiriyor. Ancak nevrotikliğin ve uyumluluğun, bireylerin sevgiye dair farkındalığını artırabileceğini de ekliyor.

Hayvanlar Aşık Olur mu?

Hayvanlar Aşık Olur mu?

İnsanlar sosyal açıdan tek eşli bir yapıya sahiptir. Uzun süreli romantik ilişkiler kurarken, bazı hayvan türleri ömürleri boyunca tek bir cinsel partnerle yaşamayı tercih edebiliyor. Örneğin, çayır fareleri gibi bazı türler, hayatları boyunca tek eşli kalabiliyor. Profesör Steven Phelps, “Partnerlerine bağlı kalan birçok tür var. Kır farelerinden zehirli kurbağalara ve çiklitgiller gibi balık türlerine kadar bir dizi hayvan tek eşli. Ve bu davranışı sergileyen daha fazla hayvanı incelemek gerek” diyor.

Tek eşli bağlanma ile aşk dolu bir ilişkiyi sürdürme arasındaki fark oldukça inceliklidir ve türler arasında yaygın değildir. “Bağlanma, birçok türde biyolojik bir süreçtir” diyen Phelps, “Bu biyolojik süreç, partnerini neşelendirme ve ona acı vermekten kaçınma eylemlerini içerir. Bence bizde farklı olan şey, o kişinin kim olduğuna, neyin acı, neyin mutluluk vereceğine dair incelikli bir fikir edinebilme kabiliyeti” şeklinde açıklama yapmaktadır.

Aşkın Doğası: Bilimsel Bir Bakış
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin