Anne Karnında Kansızlık ve Nedenleri
Kadın Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Ekiz, anne karnındaki bebeğin kansız kalmasının birçok farklı sebebi olabileceğini vurguladı. Anne karnındaki bebekte eritrositler, yani kırmızı kan hücreleri, anneden oksijeni alarak bebeğin kanında dolaşır. Ancak bazı durumlarda, bu hücreler anneden kaynaklanan (enfeksiyonlar, Rh uyuşmazlığı gibi) veya bebek kaynaklı sebeplerle yıkılabilir ve bu da bebeğin kansız kalmasına neden olabilir.
Anne Karnında Kansızlığa Sebep Olan Faktörler
Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Ekiz, anne karnındaki bebeğin kansızlığına yol açabilecek çeşitli faktörleri şu şekilde sıraladı:
- Bebekteki Hastalıklar: Bebeğin kan üretimindeki yetersizlikler, kemik iliği hastalıkları gibi durumları içerebilir.
- Bebek Kan Hücrelerinin Yıkılması: Anneden geçen antikorlar, bebeğin kan hücrelerini yabancı olarak algılayarak yıkımına neden olabilir. En yaygın olanı Rh uyuşmazlığıdır, ancak başka alt türleri de mevcuttur. Ayrıca, bebekteki damarsal problemler veya teratom gibi tümörler de kan hücrelerinin yıkımına yol açabilir.
- Enfeksiyon Hastalıkları: Anne karnındaki enfeksiyonlar, bebeğe geçerek kan yapımını durdurabilir. Özellikle Parvovirüs B19 gibi enfeksiyonlar bu duruma yol açabilir.
Rh Uyuşmazlığı Nedir?
Doç. Dr. Ali Ekiz, “Eritrositlerin azalmasına neden olan birçok etken vardır, ancak en yaygın olarak bilinen Rh uyuşmazlığıdır. Rh, kırmızı kan hücrelerinin kimliğini belirleyen bir antijendir. Eğer anne RH negatif, baba RH pozitif ise, bebek RH pozitif olabilir. Bu durumda, anneden bebeğine geçen antikorlar, bebeğin kan hücrelerinin yıkımına neden olabilir ve bu, bebeğin anne karnında kansız kalmasına yol açar. Bunu belirlemek için perinatologlar ‘indirekt coombs’ testi uygular.” dedi.
İndirekt Coombs Testinin Sonucu Nedir?
İndirekt coombs testinin sonucu negatif çıkarsa, ek bir müdahale gerektirmeden takip sürecine devam edilir. Ancak test pozitif çıkarsa, bu durum annedeki antikorların oluştuğu ve bebeğe zarar verme potansiyeli olduğu anlamına gelir. Bu tür gebelikler, yüksek risk taşıdığı için çok yakın bir takip gerektirir. Bu durumda, bebekte kan verilmesi işlemi yapılması gerekebilir.” dedi.
İntrauterin Transfüzyon
Doç. Dr. Ali Ekiz, “Bebeğin kansızlığı durumunda, tek çözüm bebeğin damarına kan verilmesidir. Bu işleme intrauterin transfüzyon denir. Ancak bu işlem, bebeğin kritik bir seviyeye kadar kansız kalmış olması durumunda yapılır. Bebeğin durumunu değerlendirmek için perinatoloji uzmanı tarafından ultrason muayenesi yapılır. Müdahale kararı alındıktan sonra, bebeğin göbek kordonundaki damara iğne ile girilir ve işlemin başında bir kan örneği alınarak bebeğin kansızlık durumu analiz edilir. Bu analiz sonucunda bebeğe ne kadar kan verileceği belirlenir.” şeklinde açıklamada bulundu.
İşlem Süreci ve İzleme
“Anne karnında kan verilmesi, yalnızca bir kez yapılan bir işlem değildir.” diyen Ekiz, “Verilen eritrositlerin ömrü kısa olduğu için, ortalama 2-3 hafta içinde tekrar kan verme işlemi yapılması gerekebilir. Bu durum, sürekli bir takip ve işlem gerektirir. Hastalık süreci zorlu olsa da, sağlıklı sonuçlar elde etmek mümkündür. Defalarca kan transfüzyonu yaparak bebeği sağlıklı bir şekilde kucağımıza alma olasılığımız oldukça yüksektir.” dedi.
Doğum Süreci
Ekiz, “Anne karnında kan nakli yapılan bebekler, genellikle diğer bebeklere göre daha erken doğurtulması planlanan bebeklerdir. Bu tür gebeliklerin doğum zamanlamasına perinatoloji uzmanları karar vermelidir. Ortalama olarak, bu bebeklerin doğumu 35-36 hafta civarında gerçekleşir ve anne karnındaki kan nakli işlemi 20. haftadan itibaren etkili bir şekilde yapılabilir. 20. haftadan önceki transfüzyon işlemleri, bebeğin göbek kordonunun çok küçük olması nedeniyle teknik olarak zordur, fakat imkansız değildir. Doğum sonrasında, bu bebeklerin yönetilebileceği 3. düzey bir yeni doğan yoğun bakım ünitesinin bulunduğu bir hastaneyi tercih etmek önemlidir. Çünkü doğum sonrası sarılık riski yüksektir ve gerekirse bebeklere ek kan transfüzyonu yapılması gerekebilir.” bilgilerini paylaştı.