Anne-Çocuk İlişkisinin Önemi
Cem Keçe, bireylerin ruh sağlığında annenin rolüne vurgu yaparak, anne ile çocuk arasındaki ilişkinin çocuğun psikolojik gelişiminde temel bir yapı taşı olduğunu ifade etti. Bu ilişkinin annenin kişiliği ve ruh sağlığı açısından önemli göstergeler sunduğunu belirten Keçe, “İdeal olan anne-çocuk ilişkisi, annenin çocuğun fiziksel, duygusal, ruhsal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayarak, bu alanlarda güvenli ve sağlıklı bir gelişim süreci geçirmesine yardımcı olduğu bir ilişkidir. Ancak annenin bu işlevleri etkili bir şekilde yerine getirebilmesi için kendi gelişim süreçlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamış olması gerekmektedir. Aksi takdirde, çevremizde sıkça rastladığımız gibi, çocukla baskıcı, ilgisiz, tutarsız, aşırı koruyucu veya mükemmeliyetçi bir ilişki içinde olan annelerle karşılaşabiliriz,” dedi.
Hegemon Anne Sendromu Nedir?
Keçe, sağlıklı olmayan anne-çocuk ilişkilerinde en yaygın görülen eğilimin, annenin aşırı baskıcı ve koruyucu tutumlar sergilemesi olduğunu belirtti. Bu durumu “Hegemon Anne Sendromu” olarak adlandıran Keçe, “Bu tür anneler, çocukları üzerinde tam bir egemenlik kurarak, onları adeta bir diktatör gibi yönetirler ve bir fanus içinde büyütürler. Çocuk üzerindeki kontrollerini kaybettiklerinde ise anksiyete, bayılma, ağlama krizleri geçirme, hastalanma ve mutsuzluk döngüsüne girme gibi histerik tepkiler gösterirler,” şeklinde konuştu.
Çocuğunda Kendisini Temize Çeken Anne
Bu tür annelerin aşırı baskıcı ve otoriter olduğunu vurgulayan Keçe, “Çocuklarına son derece bağımlı olan hegemon anneler, aslında kendi çocukluklarını temize çekme arzusu içindedirler. Kendi annelerinden göremedikleri yakınlık, ilgi ve sevgiyi çocuklarına göstermeye çalışarak, psikolojik gelişim aşamalarındaki kayıplarını telafi etmek amacıyla bilinçsiz bir çaba gösterirler. Kendi anneleri tarafından duygusal olarak aç bırakılmış olan hegemon anneler, çocukları daha istemeden isteklerini yerine getirerek ve ihtiyaçlarını karşılayarak, aslında kendilerinin duygusal açlıklarını gidermeye çalışırlar,” diye açıkladı.
Psikolojik Büyümeye Engel Olurlar
Keçe, hegemon annelerin diğer özelliklerini şu şekilde sıraladı:
- Çocuğun hiçbir olumsuzluk yaşamasına izin vermek için onun yerine kararlar alan, hatta onun yerine her şeyi yapan hegemon anneler, çocuklarını fiziksel olarak büyütebilirler; ancak psikolojik olarak büyümelerine engel olurlar.
- Bu annelerin çocuklarının bağımsızlık ve kendine güven kavramları tam olarak gelişmez ve yetişkin olduklarında özgüven sorunlarının yanı sıra cinsel, ilişkisel ve psikolojik sorunlar yaşayabilirler.
İyi Anne Değil, Yeterince İyi Anne
Cem Keçe, ‘iyi annelik’ kavramı için standart bir tanım ya da formül bulunmadığına dikkat çekerek, “İyi annelik, yeterli anneliktir. Çocuğun ihtiyacı olduğu anlarda yanında olan, sevgi dolu, özenli, sabırlı, duyarlı ve empatik bir anne, yeterince iyi bir annedir. Yeterince iyi anne, bakım verme, oyun oynama, dokunarak sevgisini gösterme ve değer verme, koşulsuzca sevme ve kabul etme gibi temel annelik işlevlerini yerine getirmenin yanı sıra, çocuğun yakınlık arayışına karşılık verir ve bu yakınlığı tolere etmesine yardımcı olur. Ayrıca çocuğun hayatı keşfetmesine destek olur ve ayrılık kaygısını tolere etmesini sağlar. Yeterince iyi anne, çocuğun fiziksel, duygusal ve ruhsal açısından sağlıklı bir birey olabilmesi için gerekli ortamı ve bakımı sağlar; ancak bunu yaparken çocuğun kendine ait dünyasını oluşturmasına izin verir ve bu dünya üzerinde egemenlik kurmadan, destekleyici, geliştirici ve güven verici bir rol üstlenir,” dedi.
Hata Yapmasına İzin Verir
Yeterince iyi annelerin mükemmel bir anne olmak için çaba göstermediklerini ve çocuklarından mükemmeliyet beklemediklerini vurgulayan Keçe, “Çocuklarının ihtiyaçlarını ve isteklerini anlamaya çalışırlar, onlara saygı gösterirler ve oldukları gibi kabul ederler. Kendilerini çocuklarının biçimlendiricileri olarak görmezler,” diye ekledi. Keçe, annenin belirleyici değil, yol gösterici, destekleyici ve yardımcı olması gerektiğinin altını çizerek, “Bu nedenle yeterince iyi anne, çocuğuna risk alma ve yapabileceğinin en iyisini yapma özgürlüğü verir. Bu süreçte hata yapmasına ve başarısız olmasına izin verir; çünkü hataların ve başarısızlıkların öğrenmenin kaçınılmaz bileşenleri olduğunu bilir. Çocuğuna yardım ederken, görevi tamamen devralmak yerine çocuğunun çabalarını destekler. Çocuğunun onu memnun etme değil, dünyada kendi yerini bulma çabası içinde olduğunun farkında olarak bağımsızlık için çaba göstermesini sağlar ve onun dünyasında bir hegemonya kurmaz. Böylece sağlıklı ve mutlu bir yetişkin olmanın temellerini de atmış olur,” değerlendirmesinde bulundu.