1. Ananas, Güney Amerika’nın sıcak iklimlerinde doğmuş ve yerliler tarafından uzun yıllar boyunca yetiştirilmiştir. Avrupalı kaşifler bu tuhaf görünümlü fakat son derece lezzetli meyveyi keşfettikten sonra, ananasın yetiştirilmesi için çaba gösterdiler. Ancak kısa süre içerisinde bu bitkinin tropikal bir iklime ihtiyaç duyduğunu fark ettiler ve bu nedenle ananası Asya ve Afrika’nın sıcak kolonilerine taşımaya karar verdiler.
2. Ananas yetiştirmenin sabır gerektirdiğini biliyor muydunuz? Bir ananas meyvesinin olgunlaşması neredeyse 3 yıl sürer. Ananas bitkisini yetiştirmek oldukça basit; bir ananasın yaprağını dikmeniz yeterlidir. Fakat meyvenin oluşumu ve olgunlaşması 18 ila 20 ay arasında bir zaman alır. Ayrıca, bir ananas bitkisi, bir seferde yalnızca bir adet meyve üretebilir.
3. Ananasın İngilizce adı olan “pineapple”, çam elması anlamına gelir. Bu isim, 1660’lı yıllara kadar uzanır. Ananasın dış görünümü, bir çam kozalağını andırdığı için bu şekilde adlandırılmıştır. Ancak, ananaslar dışarıdan oldukça dikenli ve korunaklıdır, bu nedenle insanların bu meyvenin yenilebilir olduğunu nasıl keşfettikleri büyük bir merak konusudur.
4. Ananasın tadı, yalnızca olgunlaştığında muhteşem olur. Olgunlaşmamış ananasların meyve suyu genellikle rahatsız edici ve ham bir tat verir; hatta küçük ananaslar bazı durumlarda toksik bile olabilir. Olgun bir ananas, ne kadar olgunlaşırsa, o kadar tatlı ve lezzetli hale gelir.
5. Ananas, sindirim sisteminizi rahatlatmanın yanı sıra genel sindirim sağlığınızı destekleyen harika bir besindir. Şişkinliği gidermeye yardımcı olur ve sindirim sorunlarını önlemede etkilidir. Eğer küçük sindirim sorunları yaşıyorsanız, günlük bir porsiyon ananas tüketmek size fayda sağlayabilir.
6. Bu nefis tropikal meyve, vitamin ve mineraller bakımından zengindir. Sadece birkaç dilim ananas, günlük C vitamini ihtiyacınızı karşılamanın ötesine geçer; bu da bağışıklık sisteminizin düzgün çalışmasını sağlar ve cildinizin sağlıklı ve parlak görünmesine katkıda bulunur. Ayrıca, ananas A vitamini açısından da oldukça zengindir ve sağlıklı bir görünüm için destek sağlar.
7. C vitamini ananasın bilinen faydalarından biridir, ancak pek çok insan ananasın kemiklerinizi güçlü ve sağlıklı tutmaya yardımcı olan manganez minerali ile dolu olduğunu bilmez. Manganez, osteoporoz ve artrit gibi hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilir.
8. Hiç ananas bitkisini gözlemlediniz mi? İşte ananaslar böyle büyür. Daha ilginç olanı, ananasların çiçek açtıklarında en göz alıcı çiçekleri üretmesidir; bu çiçekler genellikle kırmızıdan mora kadar değişen renklerde olabilir. Sonrasında, bu çiçeklerin etrafında birleşen küçük meyveler oluşur. Yani teknik olarak ananas, bir meyve değil, bir araya gelmiş birçok küçük meyveden oluşur.
9. Az bilinen bir gerçek, ananasın hasat edildikten sonra olgunlaşmamış olmasıdır. Avokado gibi, ananası sert bir şekilde satın alıp evde olgunlaşmasını bekleyemezsiniz. Ananas, yeterince olgunlaştığında dalından koparılır ve market raflarına yerleştirilir. Olgun bir ananas seçtiğinizde, birkaç gün içinde tüketmeniz önerilir; çünkü oda sıcaklığında 3 günden fazla veya buzdolabında bir haftadan fazla dayanması beklenmemektedir.
10. Pizzada ananas olur mu? Popüler kültürde oldukça tartışılan bir konu olan ananaslı pizza veya diğer adıyla Hawaii pizzası, alışılageldik pizza malzemelerine ananas eklenerek hazırlanan bir lezzettir. İlk Hawaii pizzası, 1962 yılında Chatham, Ontario’daki Satellite Restaurant’ta çalışan Sam Panaopoulos tarafından yapıldığını iddia etmektedir. Kendisi, pizzayı hazırlarken Çin mutfağından ilham aldığını belirtmiştir. Bu yemek, kısa sürede popülerlik kazanmış ve dünya genelinde yayılmıştır. Ayrıca, Almanya’nın ilk televizyon aşçısı olan Clemens Wilmenrod’un 1955 yılında jambon, ananas ve peynirle hazırladığı Hawaii tostunun, Hawaii pizzasının atası olduğu düşünülmektedir.