Ali Rıza Bilal’in Güney Kutbu Yolculuğu
Bembeyaz bir sonsuzluğun içinde, 51 gün boyunca tek başına 933 kilometre yürümek… Ali Rıza Bilal (52), insan sınırlarını zorlayan bu Güney Kutbu yolculuğunda yalnızlık, aşırı soğuk ve zorlu doğa koşullarıyla mücadele etti. Her gün ortalama 10 saat yürüyerek günde 7 bin kalori yakan Bilal, toplamda 11 kilo kaybetti. Bu destansı yolculukta sadece haritalar ve uydu üzerinden takip edilebilen bir iz bıraktı. Hem fiziksel hem de ruhsal dayanıklılığın sınandığı bu eşsiz deneyim, cesaret ve azmin ne denli güçlü olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ali Rıza Bilal ile Antarktika’da Union buzulunda kurulu Antartic Logistica Expedition’ın (ALE) çadırında buluştuğumuzda, Güney Kutbu’na Türk bayrağını dikip İstiklal Marşımızı okuyarak sonlandırdığı bu yolculuğu gurur ve zaman zaman duygu dolu anlarla anlattı.
Motive Edici Unsurlar
Güney Kutbu’na giden bu zorlu yolculukta sizi en çok motive eden şey ne oldu?
“51 gün ve 933 kilometre boyunca tek başıma yürümek ve bu süreçte karşılaştığım aksaklıklarla başa çıkmak gerçekten çok zordu. Ancak, tüm bu zorluklara rağmen, her adımda İstiklal Marşımızı ve bayrağımızı düşünerek kendimi motive ettim.”
İstiklal Marşı’nın Anlamı
İstiklal Marşımızı okurken aklınızdan neler geçti?
“Bayrağı yalnızca 933 kilometre boyunca taşımadım. Aslında, 51 yıldır göğsümde ve kalbimde taşıyorum. Eski bir milli sporcu ve olimpik atlet olarak Olimpiyat Oyunları’nda bayrağımızı göndere çekme onurunu yaşadım. Bu nedenle, bayrağı hayatımın her anında taşıdım. Orada yaptığım şey sadece bir sembol oldu.”
Zorlu Anlar
Yolculuk boyunca aklınızdan neler geçti?
“Sponsorlarımdan biri bana uydu üzerinden Wi-Fi sağlayıcı aldı. Çok düşük çözünürlükte fotoğraf gönderip alabiliyordum. Her gün bir ses kaydım ve bir fotoğraf gönderdim. Bu, uydu üzerinden takip edilen haritaya işlendi ve takipçilerim o günkü ses kaydımı ve fotoğrafımı görebiliyordu. Eşim Instagram’da paylaştı, gelen yorumları da bana yolladı. Her gece okuyup duygulandım. 51 gün boyunca her gün 10 saat yürüdüm, toplamda 350 bin kalori yaktım ve 11 kilo verdim. Yürürken yanımda sadece Yaradan, Allah vardı; onunla konuşup dua ediyordum. Yarı yoldan sonra zor zamanlar geçirirken dua ve yalvarmalarımın ötesinde onunla muhabbet etmeye başladım. Eşim ve dönüşte anlatacağım hikâyeleri düşünerek kendimi motive ettim.”
Bu yolculukta çok zorlandığınız, ‘buraya kadarmış’ dediğiniz bir an oldu mu?
“Elbette, solar panelim kırıldı ve 3-4 gün boyunca hiçbir şeyi şarj edemedim. Takip cihazlarını şarj etmem gerekiyor, çünkü eğer 48 saat boyunca benden haber alamazlarsa kurtarma operasyonu otomatik olarak başlıyor. Bu, 100 bin doların üzerinde bir maliyet demek… Çok korktum, şarjım biterse ne yaparım diye. Sonra ‘Sizinle iletişime geçemeyeceğim, bana bir şekilde yardım etmeniz lazım’ dedim. ‘Tamam, başladığın rotaya bir grup gidiyor. Biz birkaç gün sonra o grubu uçakla götüreceğiz. Uçak senin oraya gelip solar panelini atacak’ dediler. Ama bu sırada kayak bağlamam kırıldı. Kayak olmadan yürümek imkânsızdı, ayağım ve dizim karda gömülüyordu. O an ‘Eyvah, bu iş buraya kadar’ dedim.”
Çözüm Yolları
Sonra ne yaptınız?
“Eşim organizasyon direktörüne yazdı. ‘Ali’nin rotası üzerinde bir benzin noktası var. Uçaklarımız oraya inip benzin ikmali yapıyor, oraya kadar gidebilirse biz kayak bağlamasını önceden bırakabiliriz’ dediler. O kırık kayağımla bile 20-25 kilometre yaptığım günler oldu. Arkamda 2 metre 15 santimetrelik devasa bir kızak vardı. O kızağın içinde 2 aylık yemeğim, uyku tulumum, çadırım ve elektronik cihazlarım vardı. Her şeyim o kızağın içindeydi. Kutup noktası 2.850 metre yukarıda; yani Uludağ’ın zirvesinden daha yukarıya çektim.”
Mücadele ve Destek
Nereden aklınıza geldi bu mücadele? 50 yaş sonrası planı mıydı?
“İstanbul’da büyük bir spor kulübünde genel müdürlük yaparken, 13 yıl önce Nasuh Mahruki ile yaptığımız bir sohbet sırasında Güney Kutbu fikri doğdu. Nasuh, ‘Bir Türk’ün keşfetmediği bir yere git’ dedi. Güney Kutbu için araştırmalara başladım ve Antarktika’da ekstrem turizm operasyonları yapan bir şirket buldum. Ancak proje maliyeti 120-130 bin dolara kadar çıkıyordu. Sponsor ararken bir banka desteğini son anda çekince hayal kırıklığına uğradım ve projeyi rafa kaldırdım. Üç yıl önce zihnen ve bedenen en iyi dönemimde olduğumu hissedip, yakın çevreme ‘Sevgili dostum, yıllardır hayalim olan kutup yolculuğunu yapmaya karar verdim. Beni maddi ve manevi desteklersen çok sevinirim’ diye mesaj attım. Bu destekle önce Svalbard’da Kuzey Kutbu’na yakın bir adada eğitime katıldım, ardından arktik koşullarda hayatta kalma eğitimi alarak Güney Kutbu hayalimi gerçekleştirdim.”
Dönüş Hayalleri
Dönünce yapmayı ilk istediğiniz, hayalini kurduğunuz şey ne?
“Çok şey var ama karım evde harika pizza yapar. Ben kola fanı değilim ama hamburger ve pizza yerken mutlaka kola içerim. Dönünce öncelikle kola içip, ardından da nargile içerek keyif yapmak istiyorum.”
Hayata Bakış Açısı
Yaşadığınız bu eşsiz deneyim hayata ve insanın sınırlarına bakışınızı nasıl değiştirdi?
“Birçok öğrencim var; triatlon, Ironman yapıyorlar, maraton ve ultra maraton koşuyorlar. Ben de ekstrem şeyler yapıyorum. Beni hep çok üst seviyede görürler. ‘Robocop gibi bir adamsın’ diye takılırlar. Ben de diyorum ki ‘Hayır, ben de sizin gibi etten, kemikten bir insanım. Yediğim, içtiğim hiçbir şey farklı değil, istemen yeterli. İnsanoğlu istediği her şeyi başarabilir’. Öğrencilerimi hep bu şekilde yetiştirdim. Acı geçer ama gurur kalır. Sen de yapabilirsin; sadece istemen yeterli.”