Alerji Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sakine Işık’tan Önemli Uyarılar
Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte havaların ısınması, insanların arılarla olan temasını artırmakta ve bu durum, arı sokmalarına bağlı ciddi alerjik reaksiyon riskini beraberinde getirmektedir. Alerji Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sakine Işık, arı sokmalarının bazen ölümle sonuçlanabilecek ağır alerjik tepkimelere yol açabileceğine dikkat çekmektedir. İnsanların yaklaşık %2’sinin arılara karşı alerjik olduğu düşünülmekte, fakat bu oran, arı sokması sonrası bildirilen ölüm vakalarının çok altında kalmaktadır. Dr. Işık, “Kırsalda kalp krizine bağlı olduğu düşünülen bazı ölüm olaylarının ardında aslında arı alerjisi yatabilir.” ifadesini kullanarak durumu vurgulamıştır.
Doç. Dr. Işık, arıcılık faaliyetlerinin yoğun olduğu Türkiye’de, yaz aylarında acil servislere arı alerjisi nedeniyle başvuran pek çok vakayla karşılaşıldığını belirtmektedir. Arı sokması sonrası genellikle sokulan bölgede kaşıntılı, hafif bir kızarıklık ve şişlik meydana gelir. Bu tür reaksiyonlar, ağrı kesici ilaçlar ve buz uygulamalarıyla genellikle gerilemektedir. Bal arıları soktuktan sonra, zehir keseleri deride kalabilmektedir. Bu keselerin, deriye en yakın yerinden 10-15 dakika içinde sıkılmadan çıkarılması gerektiğini vurgulayan Dr. Işık, yaban arılarının ise birkaç kez sokma potansiyeli taşıdığını belirtmektedir. Bazı hastalarda, ısırılmadan 12-24 saat sonra 20 santimden büyük geniş şişlikler ve kızarıklıklar oluşabilmektedir. Bu tür geniş lokal reaksiyonların genellikle 1 hafta içinde gerileyerek kaybolduğu gözlemlenmektedir. Boyun, dil ve dudak gibi bölgelerde sokulmadığı sürece tehlike oluşturmadığını da eklemektedir. Ancak geniş lokal reaksiyonların gelecekteki şiddetli reaksiyonların habercisi olmadığını da belirtmektedir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Doç. Dr. Işık, şu önemli uyarılarda bulunmaktadır: “Asıl endişe verici reaksiyonlar, solunum ve dolaşım sistemini etkileyerek nefes darlığı, boğazda tıkanma hissi, çarpıntı, baş dönmesi, karın ağrısı, şuur kaybı ve baygınlık gibi belirtilere yol açan ağır sistemik reaksiyonlardır.” Bu tür tepkimeler yaşayan hastaların, mutlaka bir alerji uzmanına başvurması gerekmektedir. Özellikle küçük çocuklarda ölüm nadir görülsede, kalp ve akciğer hastalığı bulunan bireylerde reaksiyonlar daha şiddetli olabilmektedir. Alerjik yatkınlığın, arı alerjisi için büyük bir risk faktörü olmadığını ifade eden Dr. Işık, tanının deri ve kan testleriyle konulduğunu, ancak bu testlerin tarama amacıyla kullanılmaması gerektiğini vurgulamaktadır. “Tarama amaçlı testlerde arı alerjisi çıkan insanların yüzde 20’sinden azı arı sokmasına bağlı reaksiyon göstermektedir.” Ayrıca, ölüm vakalarının çoğunda öncesinde bir alerji öyküsü bulunmadığını da eklemektedir. Arı sokmasına bağlı ciddi reaksiyonlar geçiren hastaların, sonraki sokmada nasıl bir tepki vereceğinin öngörülemediğini belirtmektedir. Üst solunum yolları tıkanıklığı ve dolaşım yetersizliğinin en sık ölüm nedenleri arasında yer aldığını ifade etmektedir. Şiddetli reaksiyon geçiren hastaların, yanlarında mutlaka kendinden enjeksiyon yapan adrenalin iğneleri bulundurması gerektiğini vurgulayan Dr. Işık, reaksiyonun ne kadar erken başlarsa, o kadar şiddetli olabileceğini belirtmektedir. Bu nedenle adrenalinin erken yapılmasının en önemli tedavi yaklaşımı olduğunu ifade etmektedir.
Arı Aşıları ve Önemi
Dr. Işık, arılara yönelik alerji aşılarının ağır reaksiyonlar geçiren hastalar için en önemli tedavi yöntemi olduğunu da belirtmektedir. Aşılar, reaksiyonların ortaya çıkmasını %95 oranında engelleyebilir veya belirgin şekilde şiddetini azaltabilir. Şiddetli alerjik reaksiyonlarda hastaların erken ayağa kaldırılması veya yürüyerek hastaneye gitmeye çalışmaları, ciddi tansiyon düşmesi ve ritim bozukluğu ile ölümlere yol açabilir. Bu nedenle hastalar ayağa kaldırılmamalı, solunum yolları açık tutulmalı ve ambulans beklenmelidir. Arı aşıları, alerji uzmanları tarafından raporlandığında devlet tarafından tamamen karşılanmaktadır. Genelde 6 ila 16 hafta süresince, her hafta yapılan aşılarla çok düşük dozlarda arı zehri enjekte edilerek vücudun belli bir dozdan sonra zehre karşı tepkisiz hale gelmesi sağlanmaktadır. Arı aşılarının mutlaka tecrübeli alerji uzmanları tarafından yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Işık, “Arı aşıları genellikle ayda bir olarak 5 yıl sürebilir.” ve kimlerin aşılanması gerektiğine mutlaka alerji uzmanlarının karar vermesi gerektiğini ifade etmektedir.