1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. Albert Einstein ve Robert Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar

Albert Einstein ve Robert Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Albert Einstein ve Robert Oppenheimer: Paralel Hayatlar

Albert Einstein ve Robert Oppenheimer: Paralel Hayatlar

Getty Images’tan bir görüntü ile başlayan bu hikaye, Albert Einstein ve Robert Oppenheimer’ın Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü’ndeki ilişkisini ve bilim dünyasındaki etkilerini gözler önüne seriyor. “Şimdi başarınızın sonuçlarıyla yüzleşme sırası sizde.” Bu anlamlı cümle, Oppenheimer’ın atom bombasının “babası” olarak tanındığı dönemi anlatan aynı isimli filmde Einstein tarafından söyleniyor. Film, Einstein’ın Oppenheimer’ın yaşamının son dönemlerinde onunla olan etkileşimini konu alıyor. Her iki bilim insanı da, Oppenheimer’ın 1947’den 1966’ya kadar yönettiği Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü’nde, dönemlerinin en önemli fizikçilerinden olmalarına rağmen, fizik anlayışları ve araştırmalarının topluma olan etkileri konusunda önemli farklılıklara sahipti.

Oppenheimer, 1965’te Einstein’ın ölümünün onuncu yıl dönümünde Paris’te düzenlenen bir konferansta, “Biz yakın birer meslektaş ve biraz da arkadaştık” ifadesiyle bu ilişkiyi özetlemişti. Yönetmen Christopher Nolan, filminde iki fizikçi arasında geçen kurgusal bir diyalogla izleyiciye sunuyor. Bu sahnede, bunalmış bir Oppenheimer, babacan bir Einstein’dan tavsiye alıyor.

Fizik Dünyasında Farklı Yollar

Fizik Dünyasında Farklı Yollar

Gerçek hayatta, iki fizikçi arasındaki derin farklılıklara rağmen, birbirlerine karşı duydukları saygı biliniyor. Genç Robert Oppenheimer, 1920’lerde mezun olup teorik fizik üzerine uzmanlaşmaya başladığında, Einstein zaten Nobel Ödülü’nü kazanmış ve genel görelilik teorisi (1915) ile bilim dünyasının önde gelen isimlerinden biri haline gelmişti. Einstein, Almanya’daki Yahudi zulmü nedeniyle Avrupa’ya veda ederek 1932’de ABD’nin Princeton şehrine yerleşti. Bir süre sonra, iş arkadaşı Leo Szilard’ın 1939’da ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’e yazdığı mektubu imzalayarak, Almanya’nın atom bombası geliştirme ihtimali hakkında uyarıda bulundu. Bu mektubun, 1942’de başlayan Manhattan Projesi’nin temelini oluşturduğu düşünülüyor. Projenin başına, artık bu alanda önde gelen bir isim olan Oppenheimer getirilecekti.

Getty Images’ta yer alan bilgilere göre, Einstein 64 yaşında olduğu için, Almanya kökeni ve solcu düşünceleri nedeniyle projeye dahil edilmedi. Ancak, bu durumun, Einstein ile Oppenheimer arasındaki fizik teorileri üzerindeki düşünce farklılıklarının bir yansıması olduğu da iddia ediliyor. Nolan’ın filminde, bu ilişkiyi yansıtırken, Oppenheimer’ın Einstein’ı “çalışan bilim insanı” yerine “fiziğin yaşayan koruyucu azizi” olarak gördüğü vurgulanıyor. Nolan, bu ilişkilerin yerini kaybeden bir usta ile onun çalışmalarını devralan bir genç arasındaki bağ olarak tanımlıyor.

Albert Einstein ve Robert Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar

Einstein’ın Manhattan Projesindeki Rolü

Einstein'ın Manhattan Projesindeki Rolü

Film, Manhattan Projesi’nin arka planda olduğu bir kurguyla, Oppenheimer’ın geliştirdiği atom bombasının yaratacağı patlamanın boyutlarıyla ilgili şüphelerini dile getirmesine odaklanıyor. Oppenheimer, bu konuda fikir almak için Einstein’a gidiyor. Ancak, gerçek hayatta böyle bir fikir alışverişinin gerçekleşmediği bilinmektedir. Nolan, bu durumu kurgusal bir yaratıcılık olarak değerlendiriyor: “Değiştirdiğim unsurlardan biri bu. Oppenheimer’ın danıştığı kişi Einstein değil, Chicago Üniversitesi’nde Manhattan Projesi’ne destek veren Arthur Compton’dı. Einstein, seyircinin tanıdığı bir isim.”

Oppenheimer, 1943-1945 yılları arasında, Princeton’dan oldukça uzakta, New Mexico’daki Los Alamos Laboratuvarı’nda ilk atom bombasını geliştirmek için çalıştı. Bu süreçte Einstein ile görüştüğüne dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak Oppenheimer, 1965’teki Paris Konferansı’nda, Einstein’ın atom bombasının geliştirilmesine dahil olduğuna dair iddiaları “Benim düşünceme göre bu iddialar yanlıştır” şeklinde yanıtladı. O’na göre, Roosevelt’in Almanya’nın atom bombası geliştirme potansiyeli hakkında uyarıldığı 1939 tarihli mektubunun, ABD hükümeti üzerinde önemli bir etkisi olmamıştı.

Oppenheimer ve Etik Sorumlulukları

Oppenheimer ve Etik Sorumlulukları

İlk atom bombası denemesinin başarılı olmasının ardından, Oppenheimer, geliştirdiği teknolojinin Ağustos 1945’te Hiroshima ve Nagasaki’deki patlamalarla sadece bir tehdit değil, aynı zamanda kitlesel yıkım yaratan bir silah olarak kullanılmasının getirdiği etik sorunlarla yüzleşmek zorunda kaldı. Einstein, Szilard ve diğer bilim insanları, bombaların Japon şehirlerine atılmasını kınadılar; çünkü ülkelerinin zaten pratikte yenildiğini düşünüyorlardı. Nolan’ın filminde Oppenheimer’ın, geliştirdiği bu teknolojinin kullanımına sınır getirilmesi gerektiğini Washington’daki hükümete ikna etmeye çalıştığına dair bir anlatım var. Ancak siyasiler Oppenheimer’a karşı çıkarak, onun geçmişteki komünistlerle ilişkilerini sorguladılar.

Universal Pictures, Oppenheimer’ın atom bombasının sonuçlarından dolayı duyduğu derin sorumluluğu izleyiciye aktarmaya çalışıyor. Bird ve Sherwin, Oppenheimer’ın sekreteri Verna Hobson’ın, Einstein’ın Oppenheimer’a “ülkesine iyi hizmet ettiği için cadı avına boyun eğmek zorunda olmadığını” söylediğine tanık olduğunu yazıyor. Einstein ona, “Eğer ABD’nin sunduğu ödül bu ise, buna sırtını çevirmesi gerektiğini” açıkça belirtmişti. Ancak Hobson, Oppenheimer’ın “Amerika’yı sevdiğini” ve bu sevginin, fiziğe olan sevgisi kadar derin olduğunu vurguluyor. Oppenheimer ise Hobson’a, “Einstein’ın bunu anlamayacağını” ifade ediyordu. Einstein’a göre, Oppenheimer’ın Washington’dan fazla bir beklentisi olmamalıydı.

Karşılıklı Saygı ve Anlayış

Karşılıklı Saygı ve Anlayış

Bird ve Sherwin’ın araştırmalarına göre, Princeton’ın direktörü Oppenheimer’ın Einstein’ın evinde bir anteni vardı ve böylece New York’taki klasik müzik konserlerini dinleyebiliyordu. Oppenheimer ve Einstein, aileleriyle birlikte Princeton’da zaman geçirdiler. Anlaşmazlıklarına rağmen, aralarındaki karşılıklı takdir ve saygı her zaman sürdü. Einstein’ın Oppenheimer için “çok yönlü eğitimiyle sık rastlanmayacak şekilde yetenekli bir adam” ifadesi, onun fizik anlayışını değil, kişiliğini takdir ettiğini gösteriyor. Buna karşılık, Oppenheimer, ölümünün 10. yılında Einstein hakkında, “Einstein’ın erken çalışması (Genel görelilik teorisi) inanılmaz güzel ancak hata dolu” demiş; ardından onun düzeltmelerine katıldığını ve bunun 10 yıl sürdüğünü ekleyerek, “Hatalarını düzeltmek 10 yıl sürdüyse, o harika bir adamdı” şeklinde bir değerlendirme yapmıştır.

Albert Einstein ve Robert Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin