Akciğer Kanseri ve Tedavi Yöntemleri
Akciğer kanseri, dünya genelinde en yaygın görülen kanser türlerinden biridir. Erken evrede teşhis edildiğinde hastalığın tedavi edilme şansı önemli ölçüde artmaktadır. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Salih Cüneyt Aydemir, akciğer kanserinin teşhis konulduktan sonra hangi tedavi yöntemlerinin uygulanacağına dair önemli bilgiler sunuyor.
PET-BT’nin Önemi: Dr. Aydemir, akciğer kanserinde hangi tedavi yönteminin seçileceğinde en kritik aracın PET-BT olduğunu belirtiyor. “PET-BT ile hastalığın yayılma durumu hakkında kapsamlı bilgi edinilmeye çalışılır. Bu değerlendirmeye dayanarak diğer tetkik ve girişimler planlanır,” diyor. Erken evre akciğer kanseri vakalarında cerrahi tedavi öncelikli olarak tercih edilmektedir. Ancak hastalık ileri evrelerde tespit edildiğinde, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemleri tek başına veya kombinasyon halinde uygulanabilir. Bazen bu tedavi süreçlerinin ardından uygun hastalarda cerrahi müdahale de mümkün olabilmektedir. Her hasta için bireysel bir tedavi planı oluşturulması gerektiği vurgulanmaktadır.
Ameliyat Riskleri
Dr. Aydemir, akciğer kanseri ameliyatlarının riskleri hakkında da önemli bilgiler veriyor. “Akciğer kanseri ameliyatları, birçok risk faktörünün bulunduğu karmaşık işlemlerdir. Bu riskler, yalnızca ameliyatın kendisinden değil, aynı zamanda sigara içen bireylerin akciğerlerinde oluşabilecek çeşitli sorunlardan kaynaklanmaktadır,” şeklinde açıklama yapıyor. Riskler arasında:
- Akciğer hasarı
- Zatürre
- Akciğer dokusunun iyileşmesinin gecikmesi
Bu risk faktörlerini azaltmak için hastaların en az iki hafta boyunca sigara içmemeleri gerektiği belirtilmektedir. Sigara dumanı, hava yollarındaki balgam temizleme mekanizmasını 48 saat boyunca durdurmakta ve bu durum zatürre riskini önemli ölçüde artırmaktadır.
Genetik Yatkınlık
Akciğer kanserinin genetik faktörleri hakkında da bilgi veren Dr. Aydemir, “Akciğer kanseri nedenleri arasında genetik sebepler önemli bir yer tutmaktadır. Bazı bireylerde, akciğer kanserini baskılayan veya bu hastalığa neden olan genlerde bozulmalar veya yatkınlıklar mevcut olabilir,” diyor. Bu genetik yatkınlıklar, sigara içilmeyen bireylerde bile ortaya çıkabilir veya bazı durumlarda sigara ve tütün kullanımı bu genlerin bozulmasına yol açabilir. Bu genetik bozulmalar, hassas genetik mekanizmalara sahip bireylerde daha hızlı kanser gelişimine neden olurken, bazı kişilerde ise sigara içmelerine rağmen daha dirençli bir yapı gözlemlenebilmektedir. Dr. Aydemir, “Akciğer kanserinin genetik bir yönü vardır. Ancak bu, akciğer kanserlerinin tamamen genetik olduğu anlamına gelmemektedir,” şeklinde ekliyor.