Kadın kanserleriyle çabada eden bayanlar, Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği’nin “Bilmeden Olmaz!” isimli farkındalık toplantısında tecrübelerini paylaştı; uzmanlara bol bol sorular sorma fırsatı buldu.
Pİ Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Arzu Karataş’ın moderatörlüğünde, sıcacık sohbet ortamında gerçekleştirilen toplantıda; Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Eralp ve Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Taha Bahsi kadın kanserlerine karşı hayati teklifler ve ikazlarda bulundu
Ülkemizde her yıl 21 bin bayan göğüs kanseri, 4 bin 900 bayan rahim kanseri, yaklaşık 3 bin 136 bayan yumurtalık kanseri ve 2 bin 205 bayan da rahim ağzı kanseri tanısı alıyor. Halbuki bu kanser türlerinde erken teşhis, tedavi muvaffakiyetini yükseltiyor ve hayat kurtarıyor! İşte, bu sahiden yola çıkarak göğüs kanseri başta olmak üzere tüm bayan kanserleri konusunda farkındalık çalışmalarıyla, toplumda sıhhat şuurunu artırmak için çalışan Pembe İzler Bayan Kanserleri Derneği, halka açık toplantı gerçekleştirdi.
“Bilmeden Olmaz! Kanserde Genomik Profilleme ve Farkındalık Konferansı”nda hastalar ve uzmanlar bir ortaya geldi; akıllardaki sorular yanıt buldu. Toplantıda; ailesinde 10 bayan kanseri hikayesi bulunan; kendisinin de göğüs, rahim ve yumurtalıkları alınan Emek Topaloğlu Çelik ile genç yaşında kapısını çalan yumurtalık kanseri gayretinden muvaffakiyetle çıkan Tülay Tatar da kendi tecrübelerini, hikayelerini anlattı.
Prof.Dr. Mete Güngör: “Bu taramalar hayat kurtarıyor!”
Toplantıda konuşan Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör, yumurtalık kanserlerinin yaklaşık yüzde 70’inin ileri evrede tespit edilebildiğini, bu nedenle periyodik jinekolojik muayenelerin erken teşhiste kıymet taşıdığını söyledi.
Rahim ağzı kanserlerinin kanser öncesi periyotlarda tespit edilmesini sağlayan tarama programlarının olduğunu ve rahim kanserlerinin büyük bir kısmının menopoz sonrası meydana geldiğini kaydeden Prof. Dr. Mete Güngör, bilhassa kanaması olan menopozdaki bayanların kesinlikle beklemeden jinekolojik muayeneye gitmeleri gerektiğini belirterek, bu kanserlerin erken teşhisinin tedavi muvaffakiyetini çok yükselttiğini vurguladı. Erken teşhis için bayanların, devletin de fiyatsız olarak gerçekleştirdiği tarama programlarına kesinlikle katılmalarını isteyen Prof. Dr. Mete Güngör “Kendilerini çok sağlıklı hissetseler de bayanların kesinlikle periyodik olarak doktora gitmelerini öneriyorum. Sağlık Bakanlığı da kısa adı KETEM olan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri’nde fiyatsız taramalar uyguluyor” dedi. Jinekolojik kanserler arasında en sık rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanseri görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Mete Güngör, “Rahim ağzı kanserinin tarama programı var; smear testi yahut HPV testiyle taramaları yapılabilir. Ayrıyeten rahim ağzı kanserinden korunmak için genç bayanlara aşılarının yaptırılmalarını öneriyorum. Daha sık menopoz sonrası görülen rahim kanseri açısından menopoz sonrası meydana gelen kanamalarda kesinlikle doktora denetime gitmelerini öneriyorum. Ancak erken teşhis için her yıl şikayet olsun ya da olmasın kesinlikle bir bayan doğum muayenesine gidilmesi çok önemli” diye konuştu.
Prof.Dr. Yeşim Eralp: “Kişiye mahsus tedavi artık genele yayıldı”
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Eralp de konuşmasında, toplumun bayan kanserlerine karşı farkındalık programlarıyla bilinçlendirilmesinin son derece değerli olduğunu vurguladı. Bilinçlendirme ile tümörlerin erken saptanabilmesinin yaşamsal avantajlar sağladığını, son yıllarda şahsa has tedavinin de genele yaygınlaştırılmış olmasının sevindirici olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yeşim Eralp şöyle konuştu: “Kişiselleştirilmiş tedavi artık günümüzde kanser tedavisinde çok değerli bir yer edinmiş durumda. Standart tedaviler yerine ferdî tedavilerle kanserin tedavi oranını yükseltmeye çalışıyoruz. En büyük gelişmelerden birisi; bunun artık toplum bazında kanser hastalarının geneline yayılabilmiş olması ve daha sık kullanılıyor olması.”
Dr. Taha Bahsi: “Kişiye mahsus tedaviyi belirleniyor”
Toplantıda konuşan Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Taha Bahsi de, kanserden sorumlu binlerce genomik değişiklik kelam konusu olduğunu belirterek “Her hastada kansere yol açan ortak ve/veya farklı genler ya da tıpkı gende farklı mutasyonlar bulunabildiğini söyledi. Genomik Profilleme Testleri bize hastalarda kansere yol açan mutasyonu bulup, hangi hastaya hangi ilacı kullanabileceğimizi, hangi ilaçların birlikte verilip verilemeyeceğini söylüyor” dedi. Göğüs ve yumurtalık kanserlerinin yüzde 5-10’undan kalıtsal nedenlerin sorumlu olduğunu söyleyen Dr. Taha Bahsi şöyle konuştu: “En sık da BRCA1 ve BRCA2 genleri sorumludur. Bunlar ülkemizde hem özel hem kamu kurumlarında yapılıyor. Bilhassa genç yaşta ve ailesinde kanser öyküsü olan bayanların bu testleri yaptırmasını öneriyoruz. Evvelki yıllarda bugünkü imkanlar yoktu ve hastalarımız bu testlere şimdiki kadar kolay ulaşamıyordu. O yıllarda göğüs yahut over kanseri olan hastalarımızın da o bugün bu testleri yaptırmalarını öneriyoruz. Zira BRCA1/BRCA2 genlerinde mutasyon varsa öbür göğüste kanser ortaya çıkma riskini bilmeleri ve aile bireylerinin de risk durumunu öğrenmeleri açısından yararlı olacaktır. Devlette fiyatsız olarak yaptırabilirler ki, bir sefer yaptırmak da kâfi.”
Arzu Karataş: “Farkındalık çalışmalarımız tam gaz sürecek”
Kadın kanserleri konusunda farkındalık yaratmak maksadıyla, yola çıkan Pİ Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Arzu Karataş da, farkındalık çalışmalarına tam gaz devam edeceklerini vurguladı. Göğüs kanseri başta olmak üzere, tüm bayan kanserleri –yumurtalık, rahim, rahim ağzı kanserleri- konusunda toplumu bilinçlendirme ve maddi yetersizliği olan hastalara teşhis ve tedavide dayanak verme hedefiyle kurulan Pİ Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Arzu Karataş, bu çok değerli uğraşta hastaların ve hasta yakınlarının omzundaki el olmayı hedeflediklerini söyledi.
Ailesinde 10 kanser hikayesi vardı, cesaretli davrandı!
Toplantıya, bayanlara örnek olacak yavuz davranışıyla takdir toplayan 40 yaşındaki Emek Topaloğlu Çelik’in hikayesi damga vurdu. Annesi ve iki teyzesini göğüs ve yumurtalık kanserinden kaybetti. Dört kuzeni, iki kuzen çocuğu ve ablası ise hala tıpkı kanserlerle gayret ediyor. Yumurtalık kanseri ablasının da kapısını çalınca “Artık sıra bende!” dediği anda, hayatı değişti 40 yaşındaki Emek Topaloğlu Çelik’in. Çocukluğundan beri ailesindeki kanser hikayeleriyle büyüdüğünü ve münasebetiyle kanserin hayatından hiç çıkmadığını anlatan genç bayan “Ailede kanser, adeta bir genetik mukadderat ve hayatımızın gerilim noktası oldu. Üstelik sırf kendi adıma değil, yeğenlerim adıma, hatta çocuğum adına…” dedi.
Ailesinden taşınan bu riski, minimuma düşürmek için tedbir almaya karar verişini ise şöyle anlattı: “Ablamın tedavisi sırasında onkologlar bana da BRCA testi yaptırmamı önerdi. Sonucun olumlu olduğunu öğrenince bu berbat gidişata “dur” demek gerekiyordu ve ikişer ay ortayla rahmimi ve yumurtalıklarımı aldırdım, sonra da göğüs boşaltma operasyonu oldum. Bugün 4 yaşında olan oğlumla sağlıklı bir halde oynuyor olabilmek beni çok diğer memnun ediyor. Ayrıyeten çocukluğumdan beri birinci kez kendimi hafiflemiş hissediyorum. Tüm bayanlarımızı kendimize yakışır formda bahadır olmaya çağırıyorum.”
Bir cümle duydu, hayatı değişti!
Toplantıda iştirakçilerle tecrübelerini paylaşan bir isim de, genç yaşında kapısını çalan bayan kanseriyle uğraşından muvaffakiyetle çıkan Tülay Tatar oldu. “Bir cümle duydum, hayatım değişti” diyen Tülay Tatar, “Şiddetli karın ağrısı ile acil servise gittiğim. Ne yatıran ne de oturtan bir sancıydı bu. ‘Ameliyat şart’ dediler. Bu cümle benim hayatımı kararttığı üzere yeni bir hayata başlamama vesile oldu. Tedavi oldum, çok şükür artık çok düzgünüm, denetimlerimi yaptırıyorum” diye konuştu.
