Gülşah Karaman-PembeNar Özel
Afyonkarahisar denince aklınıza neler geliyor? Şahsen ben, bu şehrin arkasında böylesine büyüleyici bir kültür mirası bıraktığını bilmiyordum! 2 gün boyunca bu yıl ilk kez düzenlenen AŞK (Ahmet Şemsettin Karahisari) Kültür ve Sanat Günleri’nde yer aldım. Bu etkinlik çerçevesinde düzenlenen 1. Altıneller Geleneksel El Sanatları Festivali, uzun ve titiz çalışmalar sonucunda ortaya çıkan el sanatlarını gözler önüne seriyor. Afyonkarahisar’ın gezilecek ve görülecek yerlerini anlatmadan önce festival hakkında bazı ön bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum…
AŞK (Ahmet Şemsettin Karahisari) Kültür ve Sanat Günleri’ne Bağlı Olarak Düzenlenen Afyonkarahisar 1. Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Afyonkarahisar Valiliği, Afyonkarahisar Belediyesi ve İl Kültür Turizm Müdürlüğü işbirliğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen “Afyonkarahisar 1. Altın Eller Geleneksel El Sanatları Festivali” sona erdi. 8 bin yıllık tarihinin zenginliğiyle birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Afyonkarahisar’ın folklorik özelliklerini ön plana çıkaran festival, şehrin kültür ve sanat potansiyelini gözler önüne serdi. Vali Mustafa Tutulmaz’ın himayelerinde, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’in öncülüğünde, Afyonkarahisar’ın tarihi geçmişiyle bağ kurmayı sağlayan geleneksel el sanatlarını yaşatarak kentin tanıtımına katkıda bulunan festivale kamu kurumları, yerel yönetimler, STK’lar ve özel sektör destek verdi.
4 günlük süreçte el sanatları ustalarının sunumları, atölye çalışmaları, geleneksel sporlar, konserler, hat çalışmaları, filmler, sergiler, ürünlerin tanıtımı, şiir şöleni, halk oyunları, konferanslar ve söyleşiler yer aldı. Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, festivalin son gününde standları ziyaret etti. Birçok sanatçı ve zanaatkarın el emeği eserlerini sergilediği standları dolaşan Başkan Zeybek, İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır ile birlikte katılımcılara teşekkür belgesi takdim etti.
Festivalin Afyonkarahisar’ın kültür ve sanatına büyük katkı sağladığını vurgulayan Başkan Zeybek; “Geleneksel el sanatlarımızı yaşatmak ve ilimizin kültür sanat potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla bu yıl ilk kez düzenlediğimiz Altıneller El Sanatları Festivali Kültür ve Sanat Günlerinin son gününde standları ziyaret ettik. Şehrimizi adeta kültür ve sanat şehri haline getiren, festivale katılımlarıyla renk katan el emeği, göz nuru eserlerini Afyonkarahisarlı hemşehrilerimin beğenisine sunan sanatçı ve zanaatkârlarımıza ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Emeklerine yüreklerine sağlık” dedi.
Aşk Kültür Sanat Festivali Sürecek
Zafer Meydanı’nda sona eren programın ilk kısmının ardından iki ay boyunca devam edecek ikinci kısımda ise; kazılar ve yüzey araştırmaları paneli, Uluslararası Ebru Festivali, Selman-ı Farisi paneli, Kültürümüzde Çocuk Yetiştirme konferansı, duvar yazıları, sanat sokağı çalışmaları, kadınlara yönelik farkındalık çalışmaları, tiyatro gösterimleri, film gösterimleri, il ve ilçelerde konserler gibi zengin bir program yer alacak. Kapanış konuşmasını yapan Afyonkarahisar İl Kültür Turizm Müdürü Mehmet Tanır, festivale 5 bin kişinin katıldığını, sadece Afyonkarahisar’a ait 45 zanaatkarın 17 ilçeden katıldığını ve Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli yaklaşık 30 civarında zanaatkarın bulunduğunu belirtti. Kültür sanat alanında programların dolu dolu geçtiğini ifade eden Tanır, Afyonkarahisar adına ilk olan bu festivalin kentte ve çevre illerde beğeni kazandığını vurguladı. Tanır, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Biz toplumun kültür ve sanat kanallarını aynı havuzda birleşerek ortak hareket edebilme gücünü ortaya çıkardık. Bu bizim için büyük bir başarıydı. Afyonkarahisar’ın kültür potansiyelini ortaya çıkarmak adına yaptığımız çalışmalarda son derece memnun olduğumuzu ifade edebilirim.”
Frigya Vadisi’nin Geçmişine Yolculuk
Festival öncesinde Afyonkarahisar’ın antik dönemine doğru yaptığımız yolculukta en çok ziyaret edilen ve bilinen Frigya Vadisi’ne yakından tanıklık ettim. Bu gezide bize eşlik eden rehberimiz Afyon Müze Müdürü Mevlüt Üyümez’e teşekkür ederim. Yazının başında Afyonkarahisar denince aklınıza neler geliyor, diye sormuştum. Benim aklıma artık Frigya Vadisi gelecek diyebilirim! Sucuk ve kaymağı burada es geçiyorum, çünkü biraz daha geriye gideceğiz. Rehberimiz Mevlüt Bey’in söylemine göre; Afyon’un adı haşhaş bitkisinden geliyormuş. Kaymağı ve sucuğu ile bilinen Afyon’da haşhaşı da görebiliriz! Haşhaş sözcüğü, Latincede “ophium” anlamına geliyor ve zamanla Türkler “afium” diye adlandırıyorlar. Bu kelime de birden “Afyon”a dönüşüyor. Burada haşhaşa yakından değinmek istiyorum: Haşhaştan morfin üretiliyor ve sağlık alanında, özellikle zamanında kanser hastaları için kullanılıyor. Çünkü burası, dünyada ikinci büyüklükte morfin üreten fabrikalara sahip! Gelelim Frigya’ya… Frigya, Afyon’un antik döneminde “Frigya Salotaris” yani “Şifalı Frigya” olarak adlandırılıyor. Termal tesisleri de bu noktada büyük anlam kazanıyor.
Antik Metropolis Ayazini Kilisesi
Bu kilisenin dış mimarisi beni çok etkiledi. Rehberimiz, burada ölü gömme ve ruh çıkarma ayinlerinin çok farklı şekillerde yapıldığını anlattı. Örneğin, 5 kişilik bir ailenin yan yana mezar yeri var. Dolduğunda, ailenin diğer üyeleri için ilkine geliniyor, kemikler yana alınıyor ve yanına gömülüyor. Bu geleneğe hala devam edilen yerler varmış. Klisenin her bölümünde bizi farklı kalıntılar karşılıyor. Onlardan biri de “12 Havari Şapeli”dir. Her birinin ayrı bir hikayesi mevcut. Mesela, 10 kişilik mezar odalarının bulunduğu 12 Havarilerden birinde çok tanrılı din anlayışı hakim. Öldükten sonra ruhların, fotoğrafta görüldüğü gibi kapının üzerinde açılmış delikten gittiğine inanıyorlar ve buraya ruh deliği olarak adlandırıyorlar.
(12 Havari Şapeli)
Kliseden ilerlediğimizde “Aslantaş Frig Mezarı” ve “Yılantaş Frig Mezarı” bizi karşılıyor. Buralar da ölüler, değerli eşyaları ile birlikte gömülüyor.
(12 Havari Şapeli ve Çevresindeki Mezarlar)
Burada “Yaşasın Yunanlıların Kralı Konstantin… Eylül 1914” yazıyor.
(Klisenin Duvarlarında Yazı Şekilleri ve İşaretleri)
Afyon Müzesi’ne Kısa Bir Yolculuk
Afyon gezimizin ikinci gününde geçmişe yolculuk etmeye devam ediyoruz. Bu noktada Afyon Müzesi’ne uğramak olmazdı. En çok ilgiyi çeken kalıntıları sizinle paylaşıyorum.
(Hitit Siteli)
Çok tanrılı din inanışlarına sahip olan Hititler’in en önemli tanrılarından biri de Fırtına Tanrısı! İşte bu siteli de Fırtına Tanrı’sına adanmış. Sitelerin Türkçe karşılığı yanında yer alıyor.
(Osteok-Roma Mezarları)
Osteok olarak adlandırılan bu mini mezarlara kül kapları da deniliyor. Ölüler yakılıyor; külleri ve arta kalan kemikleri buraya gömülüyor. Osteokların üzerine ölen kişinin adı, yaşadığı yer, yaşı gibi bilgiler yazılıyor. Bu gelenek M.Ö 2. yüzyılda başlamış. Aslında o dönem veba gibi ortaya çıkan ölümcül hastalıklardan dolayı ölüler yakılmaya başlamış ve ölü gömme ritüeline dönüşerek Roma’dan günümüze kadar gelmiştir.
Merkeze Yolculuk…
Kültür tarihine kısaca tanıklık ettiğimiz Afyonkarahisar’ın şehir merkezine yolculuğumuzu sonlandırıyorum. Meşhur kalesi, camisi, hamamı ve konakları bölgede restore edilmiş durumda. Burada evler Türkler ve Ermenilere ait…
(Ulu Cami)
(Gezi Ekibi: Raşit Ağzıkara (TGRT), Ali Demirtaş (Star Hafta Sonu), Sait İnanç (TGRT), Safiye Gören (AA), Uğur Ugan (Basın Danışmanımız), Damla Karakuş (ensonhaber.com), Gülşah Karaman (Milliyet), Mevlüt Üyümez (Afyon Müzesi))