1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Acil Servis Çalışanlarının Zorlukları ve Deneyimleri

Acil Servis Çalışanlarının Zorlukları ve Deneyimleri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Acil Servis Çalışanlarının Zorlukları ve Yaşadıkları Deneyimler

Sağlık çalışanları, özellikle pandemi döneminde, kendi hayatlarından fedakarlık ederek büyük bir özveri ile mücadele verdiler. Hala da bu mücadelelerine devam ediyorlar. Pandemi boyunca sağlık çalışanlarını alkışlayan, tebrik eden ve minnet duygularını ifade edenler, günümüzde şiddet, tehdit ve baskı uygulayanlarla aynı oranda artış göstermekte. Acil servis çalışanları, yoğun iş yükü, acil olmayan sebeplerle servisin gereksiz yere doldurulması ve hasta yakınlarının fiziksel şiddetine maruz kalıyorlar. Ancak bunlar yalnızca bilinenler. Peki, bilinmeyenler neler? Cumhuriyet, acil servis çalışanlarına bu konuda sorular yöneltti. İşte acil servis çalışanlarının gözünden yaşananlar…

Acil Serviste Çalışmanın Zorlukları

  • Acil serviste çalışmak, her şeyden önce bir yapboz çözmek gibidir. Elinizde yoğun hasta başvurusu nedeniyle çok kısıtlı bir zaman var ve bir dizi şikayetle karşı karşıyasınız. Mümkün olan en az tahlille en doğru sonuca ulaşmak ve bunu hatasız yapabilmek gerekiyor. Aksi takdirde malpraktis davaları (doktor hatası) ile yüz yüze kalmanız olasıdır.
  • Gece bile bitmek bilmeyen aşırı kalabalık var. Ancak esas zorluk, herkesin serum istemesi. Muayene etmenize gerek yok, sadece serum yazmanız yeterli. İlaca da gerek yok; serum hemen iyileştirir. Günde onlarca kişi ile bu konuda tartışmak oldukça yorucu bir süreç.
  • Acilde çalışmak mevcut koşullarda çok zordur. Acil servisteki temel sorun, bitmek bilmeyen hasta sayısıdır. Özellikle bayram gibi tatil dönemlerinde aciller dolup taşıyor. İğne atsanız yere düşmüyor. Acil olmayan hastalar yüzünden acil hastalara yeterince zaman ayıramıyorsunuz. İnsanlar, yarın kendilerinin veya bir yakınlarının kötü bir hastalıkla karşılaşabileceğini unutup acil servisi basit gerekçelerle işgal ettikçe bu durum değişmeyecek gibi görünüyor.
  • Acil serviste gereksiz hasta başvuruları (özellikle yeşil alan hastaları) büyük bir yük oluşturuyor. Acil servislerin 7/24 açık olmasının nedeni, hayati tehlikesi olan hastaların hızlıca tanı ve tedavi süreçlerinin sağlanmasıdır. Ancak başvuruların yüzde 90’ından fazlası acil vaka değil.
  • 2015’ten beri acil servis hemşiresi olarak çalışıyorum. Pandemi döneminde diğer ülkelerdeki gibi koridorlara taşan ölümler, günlerce muayene sırası bekleyen insanlar ya da sokaklara taşan test kuyruklarımız olmadı. Bu durumu, kendi sosyal düzenimizi, ailemizi ve sağlıklarımızı bir kenara bırakarak sağladık. İlk başlarda alkışlandık, ama zamanla ‘şımardınız’ veya ‘bu durumu kullanıyorsunuz’ gibi sözlerle karşılaştık. Fiziksel şiddet ve ağır hakaretler artmaya başladı. Sosyal yaşamın düzensizliği, can güvenliği olmaksızın çalışmaya devam etmek ve psikolojik baskı… Tüm bu zorluklara rağmen kesintisiz hizmet sunmaya devam ediyoruz. Artık sesimizi duymanızı istiyoruz. İmkansızlıklar içinde imkân yaratıyoruz ve sadece diğer meslekler gibi çalıştığımızın hakkını almak istiyoruz.

Acil Serviste Unutulmayan Kötü Olaylar

“Nöbette Düşük Yapan Hamile Hemşirelerimiz Oldu”

  • Bir kez, 37.5 ateşi olan bir bebeğe, annesinin özellikle yazmamı istediği ibuprofen etken maddeli bir ateş düşürücüyü, eve gidene kadar ateşinin artmaması için vermiştim. Ancak çocuğumuz on dakika sonra ateşli havale geçirdi. Anneden çocuğunu zehirlediğim ve benim sebep olduğum gibi ağır sözlere maruz kaldım. Çocuğa bir şey olursa hastaneyi yakarım gibi tehditler aldım. Bu olayı asla unutmam mümkün değil.
  • Nöbetteyken ağrısını hissetmesine rağmen kendi durumunu ikinci planda tutup düşük yapan hamile hemşirelerimiz oldu. Hasta halde evde yalnız kalan, diğer çocukları için 24 saat gözünü kırpmayan hemşirelerimiz oldu. Kendi nikahına nöbetten çıkıp yetişmeye çalışan hemşirelerimiz mevcut. Aylarca ailesini göremeyen ama hastasını tedavi edip ailesine kavuşturan hemşirelerimiz var. Bunlar, sayamadığımız birçok olayın sadece birkaçı.
  • Bir hastam, titreme şikayetleri ile benden sonraki gün tekrar acil servise başvurmuş. Aile, benim çocuğa yaptığım serumda bir şey olduğunu ve bunun hastayı zehirlediğini iddia etmiş. Arkadaşlarım kayıtlardan kontrol etmiş; sadece izotonik içine parasetamol yapmıştım. Dünyanın belki de en güvenilir ilacı bile zehir olarak nitelendirildi.
  • 24 yaşında bir hastamızı tüm müdahalelere rağmen kaybettik. Bu olayın ardından hasta yakınları monitörlü alanın cam kapılarını yumruklayıp tekmelediler, camlar çatladı ve bizler alanın en arka kısmına sığınmak zorunda kaldık. Tedavi altında olan hastaların stresi nedeniyle kimisi taşikardik, kimisi hipertansif oldu. Hasta yakınlarının acı ve üzüntüsünü anlıyoruz, fakat tepkilerini kendilerine göre yaşamalılar; etrafa ve çalışanlara zarar vermemelidirler. Çünkü biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve bunu her zaman yapmaya devam edeceğiz.
  • Burun akıntısı ve boğaz ağrısı olan bir hastam vardı; genel durumu iyiydi ve basit bir boğaz enfeksiyonu geçiriyordu. Ancak ısrarla ilaç kullanmayacağını ve serum istediğini söyledi. Ben de yapmayacağımı belirttiğimde, üzerime yürüdü. Yakındaki polis odasına giderken peşinden geldi. Polise bile küfür etmekten çekinmiyordu. Bir kadın ve hekim olarak kendimi bu kadar güvensiz hissettiğim bir an olmamıştı.
  • Bir gün, acile orta yaşlarda bir erkek hasta geldi. Elinde eski, yıpranmış bir kağıt üzerinde silinmeye yüz tutmuş ilaç isimleri vardı. Üşütme ilaçları ve antibiyotik isimleri yazıyordu. Adam ‘bu ilaçları yaz’ dedi. Ben de ‘ne için kullanıyorsun?’ diye sordum. Cevabı ‘yıllardır kullanıyorum’ oldu. Antibiyotiğin sürekli kullanılan bir ilaç olmadığını ve bir şikayeti olmadan yazamayacağımı anlatmaya çalıştım. Yazmayacağımı anladığında bağırmaya ve küfür etmeye başladı. Güvenlik gelerek adamı dışarı çıkardı. Olaydan sonra dışarıda oturup düşündüm; aslında biz hastalıkla değil, cahillikle savaşıyoruz.
  • Çocuk alanında çalışırken, 50 yaşlarında bir adam geldi. Yanında 10 yaşlarında bir çocuk vardı. Çocuğun tedavisi yapılmış, damar yolu açılmıştı. Ancak adam kimin baktığını hatırlamıyordu. O sırada yoğun bir şekilde hasta muayene ediyordum. Birden ‘sıramız gelmeyecek mi?’ diye ses yükseldi. Adama çocuğuna benim bakmadığımı, başka bir alanda tedavi yapıldığını anlatmaya çalıştım. Adam, ‘ısrarla sen bakacaksın, sıramı başkalarına veriyorsun’ dedi. Alkollü olduğunu anlayıp dikkatli anlatmaya çalıştım. Sonunda hatırladığım, koskoca adamın yakamdan tutup dövmeye çalışmasıydı. O sırada belinde silah olsaydı, sarhoşluğun etkisiyle beni vurma ihtimalinin olduğunu düşündüm. Güvenlik geldi ve durumu sakinleştirdi. Sonra bana ‘beyaz kod verecek misin?’ dediler ama hayır dedim, şikayetçi olmadım. Ardından çocuğa bakan doktor geldi, tedavisini yaptığı çocuğa ilaç yazıp evine gönderdi. O adam, belki de doktorun yakasına yapışmamış olsaydım, ilgilenmeyeceklerini düşünerek övünerek hayatına devam ediyor.

Acil Servislere Gelen Hastalar Gerçekten Tedaviye İhtiyaç Duyuyor Mu?

  • Kesinlikle hayır. Çalıştığım şehirdeki başvuru sayısını nüfusa böldüğümüzde, her gün bir şehrin nüfusunun %1.2’si, ayda da %36’sı hastaneye başvuruyor. Her üç insandan biri, hayatı veya organı tehdit eden bir acil durumla karşılaşacak kadar sık bir şekilde neden hastaneye başvuruyor ki?
  • Boğaz ağrısı için doktorun üzerine yürüyen ve polise bile küfür eden bir ortamda, acil servise başvuruların çoğunun aslında acil olmadığını düşünmemek için bir sebep yok.
  • Hayır, çok büyük bir kısmı acil değil. Tek istediğim, acil serviste acil olmayan hastalara ‘acil durum düşünülmedi’ diyerek hastayı taburcu etmek.
  • Yaşadığımız birçok olumsuz olayın nedeni, insanların işlerinin hemen halledilip gitmesi istemlerinden kaynaklanıyor. Başvuruların çoğu, gerçekten tedavi ihtiyacı olanların değil, aslında polikliniklerde tedavi edilmeleri gereken şikayetleri olanların başvuruları.

Acil Servis Çalışanlarının Zorlukları ve Deneyimleri
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin