ABONE OL
Gülgün Asutay – Nepal
Nepal, dünyanın en kalabalık iki ülkesi olan Çin ve Hindistan arasında yer alan, yaklaşık beşte biri kadar küçük yüzölçümüne ve yirmi beş milyon civarındaki nüfusuna sahip bir ülke. Bu coğrafi konumu, Nepal’i bu dev ülkelerin arasında sıkışmış bir cennet haline getirmiş. Ancak bu küçük ülke, özgün kültürel mirasını koruma konusunda büyük bir başarı göstermiştir. Nepal’i keşfetmeye başladığınızda bu durumu hemen fark edeceksiniz.
Nepal’in kuzeyinde, dünyanın en yüksek düzlüğü olan Tibet Platosu yer almakta. Ortalama dört bin metre irtifada bulunan bu bölge, Himalaya dağlarının en yüksek zirvelerine yakın bir sınır hattına sahiptir. Everest, deniz seviyesinden en yüksek zirve olarak burada bulunmakta ve sekiz bin metreden yüksek diğer on dört zirveden yedisi de Nepal sınırları içerisindedir.
Ticaret yolları, Tibet’in Lhasa kentinden Himalaya dağlarının eteklerindeki Terai ovasına, oradan da Hindistan’ın Ganj nehri havzasındaki geniş düzlüklere ulaşır. Bu önemli yol güzergahı, Nepal’in başkenti Katmandu yakınlarından geçmektedir. Budizmin ilk doğduğu ülke olan Nepal’de, bu güzergah boyunca birçok ‘Gompa’ adı verilen manastır bulunmaktadır. Bu manastırlarda yaşayan rahip ve keşişler, Budizm felsefesini bir inançtan çok bir yaşam öğretisi olarak görüp, inançlarına uygun bir yaşam sürdürmektedirler.
Kervanlar ile birlikte güneye yolculuk eden Budist rahipler, yüzyıllar boyunca Hindu kültürü ile etkileşimde önemli bir rol oynamışlardır. On dokuzuncu yüzyıla kadar batılı dünyada pek bilinmeyen bu mistik dağ rotaları ve burada süregelen yaşamlar, yirminci yüzyılın başında Hindistan’daki İngiliz yönetimi adına bölgeyi ziyaret eden Sarat Chandra Das adındaki Hintli bir gezgin tarafından keşfedilmiştir. Bu keşif, Nepal’in tüm dünyada tanınmasına yardımcı olmuştur.
Mistik Katmandu, huzurlu Bhaktapur ve hareketli Patan, Katmandu Vadisi’nin en ilgi çekici şehirleridir. Geçmişte, bu üç şehir vadide bulunan ve konfederasyon sistemi ile yönetilen üç ayrı krallığın başkenti olmuştur. Bu nedenle, her bir şehirdeki saray meydanlarında on altıncı yüzyıla kadar uzanan çok sayıda saray, tapınak ve tören yapıları bulunmaktadır.
Nepal halkı, Newarlar, Nepaliler, Gurkalar ve Sherpalar gibi çeşitli etnik gruplardan oluşmaktadır. Newarlar ve Nepaliler, Katmandu Vadisi’nin yerel halkını temsil ederken, Pokhara yakınında yaşayan Gurkalar, askerlik kabiliyetleri ve cesaretleriyle tanınır. Everest zirvesinin yamaçlarında yaşayan Sherpalar ise dağcılık konusundaki tecrübeleri ile bilinirler.
Nepal’e gidip de Himalayalar’ın muhteşem zirvelerini görmemek olmaz. Zamanınıza, fiziksel durumunuza ve bütçenize göre birçok alternatif bulunmaktadır. Katmandu merkezine yaklaşık otuz kilometre mesafedeki Nagarkot, dağları panoramik bir şekilde görebileceğiniz en yakın ve popüler adreslerden biridir. Özellikle güneşin doğduğu saatlerde manzara oldukça etkileyicidir. Tarihi dolunay dönemine göre ayarlayabilirseniz, şafakla birlikte ayın batışını da izleme şansınız var.
Katmandu’dan biraz daha uzaklaşmayı göze alıyorsanız ve vaktiniz varsa, Langtang Milli Parkı yürüyüşü, Lukla’dan başlayan Everest Baz Kampı yürüyüşü ve Pokhara’dan başlayan Annapurna yürüyüşü gibi birbirinden eşsiz doğa ve spor aktiviteleri mevcuttur. Bu rotalar, genellikle altı ila on beş gün sürmektedir ve tamamı zirvelerin gölgesinde geçmektedir.
Langtang Milli Parkı yürüyüş rotası üzerindeki Gosaikunda Gölü, Hindular için kutsal kabul edilmektedir. İnanca göre, bu göl tanrı Shiva tarafından yaratılmıştır. Ayrıca, çevrede Budist topluluklar da bulunmaktadır. Budistlere ait dua bayrakları, rüzgarda dalgalanırken üzerlerinde yazılı duaların yaşama ulaşmasını sağlıyor. Yolda karşılaşacağınız Budist ve Hindu manastırları ise doğa maceralarınıza mistik bir görsellik katmaktadır.
Uzun doğa yürüyüşleri ve zorlu rotalarla dünyanın en yüksek zirvesi olan Everest’i uzaktan görmek mümkündür. Ancak vaktiniz kısıtlıysa ya da fizik kondisyonunuz uzun yürüyüşlere uygun değilse, Katmandu Havaalanı’ndan yapılan bir saatlik uçuşlarla Everest zirvesini görebilirsiniz. Nepal, ekonomik zorluklarına rağmen havacılık alanında dünya standartlarında bir hizmet sunmaktadır.
Everest uçuşları, her gün sabah saatlerinde Katmandu Havalimanı’ndan iç hat uçuşu olarak gerçekleştirilmektedir. Uçuşlar, manzarayı en iyi şekilde görmek için cam kenarı koltuğu rezervasyonu ile düzenlenmektedir. Ayrıca, Everest’in bulunduğu yöndeki Lukla kasabasına giden uçaklar, manzaranın açık olup olmadığına dair bilgi vermektedir. Bu sayede her Everest uçuşunda zirve manzarası ile buluşma şansı yakalanmaktadır.
Rutin havalimanı uygulamalarının ardından Nepal’li uçuş personeli, sanki özel bir uçakta gibi bizlere özenle hizmet etmektedir. Kalkıştan hemen sonra dağların manzarasını görmeye başlıyoruz. Öncelikle sağ tarafta Langtang zirveleri beliriyor. On dakika kadar Gaurishankar bölgesi üzerinde karlı zirveler eşliğinde uçtuktan sonra, komşuları Cho Oyu, Nuptse, Lhotse ve Ama Dablam ile birlikte Everest, uzaklarda bizleri beklemekte. Daha uzakta ise Çin sınırında Kanchenjunga zirvelerini görüyoruz. Kanchenjunga’nın tam üç zirvesi bulunmaktadır.
Everest’e, 19. yüzyılın son çeyreğinde bölgedeki yer şekillerini incelemek amacıyla İngilizler tarafından gerçekleştirilen Büyük Trigonometrik Araştırma’nın fikir önderi George Everest’in adı verilmiştir. Dağ, batı dünyasında bu isimle tanınmaktadır. Ancak diğer zirvelerin olduğu gibi Nepalce ve Tibetçe yerel isimleri de mevcuttur. Nepalliler ona “Gökyüzünün Zirvesi” anlamına gelen Sagarmatha, Tibetliler ise “Kutsal Ana” anlamında Chomolungma demektedirler.
Nepal’e ilk gidişimden bu yana Everest zirvesini görme fikri bende hep büyük bir heyecan uyandırmıştır. Tırmanış yapmaya gücüm yetmez belki ama her Nepal’e gidişimde Everest uçuşu yapabilmekteyim. Everest’i her ziyaretimde ona uzaktan selam verip, orada olmanın verdiği huzuru hissediyor ve bir daha gelebilmek için dua ediyorum. Bu yıl, malum sebeplerle arayı açmış olmamıza rağmen, tekrar kavuşacağımıza eminim.
Küresel sağlık sorunları nedeniyle evlerimize kapandığımız mayıs ayı, aynı zamanda zirveye tırmanış için en uygun mevsimdir. 1930’lardan beri her mayıs ayında zirve denemeleri yapılmış ve 29 Mayıs 1953’te saat 11:30’da Nepalli Sherpa Tenzing Norgay ve Yeni Zelandalı Edmund Hillary ilk kez zirveye ulaşmayı başarmışlardır. Tenzing’in adını özellikle önce yazdım çünkü o, kendi ülkesinin ve Nepal’in tüm dünyanın tanıdığı tek kahramanıdır.
Eminim şu an Everest bile bu sessizlikten sıkılmıştır. Son üç aydır yaşadığımız küresel sağlık problemi ne zaman geride kalacak, tam bilemiyoruz. Ekonomik durgunluk da uzun bir süre giderilemeyecek gibi görünüyor. Bu süreçte bir süre daha Nepal’e gidemeyeceğiz. Ancak hayat her zaman ileriye doğru devam eder. Bir gün yollarımız tekrar açılacak. Umarım bu en kısa zamanda olur ve Nepal gibi sevdiğimiz uzak diyarlara tekrar kavuşturur. Lütfen tedbirleri elden bırakmayalım, günlerimizi sağlığımızı koruyarak ve kendimizi geliştirerek geçirelim ki, dışarı çıktığımızda değişen düzene ayak uyduracak şekilde daha güçlü olalım ve her yere gidebilelim.