İsveç’teki Kanlı Saldırı
İsveç’in Örebro kentinde, başkent Stockholm’ün 200 km batısında, 35 yaşındaki Rickard Andersson tarafından gerçekleştirilen saldırı, ülke tarihinin en kanlı olaylarından biri olarak kaydedildi. Andersson’un, göçmenlerin eğitim aldığı bir okulda düzenlediği bu saldırıda, 11 kişinin hayatını kaybettiği, 5 kişinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi. İsveç polisi, saldırganın ölenler arasında yer aldığını ve olayın ardından intihar ettiğini açıkladı.
Polis, Andersson’un düzenlediği saldırıyı “büyük bir operasyon” olarak tanımlarken, yerel medya tarafından “yalnız kurt” olarak adlandırılan saldırganın tek başına hareket ettiğini ifade etti. İsveç gazetesi Aftonbladet’te yer alan habere göre, izole bir yaşam süren Andersson’un ruhsal sağlık sorunları olduğu düşünülüyor. Saldırı sırasında 3 tüfek ve bir bıçak taşıdığı ve 30-06 kalibre av tüfeği kullandığı belirlendi. Ancak, bu silahları kullanabilmek için nasıl ruhsat aldığı hala bir muamma.
Silah Ruhsatı ve Saldırganın Geçmişi
Polis, Andersson’un silah ruhsatı hakkında gizlilik nedeniyle açıklama yapmaktan kaçındı. Yine de, Andersson’un daha önce askerlik hizmetine alınmak için yaptığı başvuruların İsveç Ulusal Hizmet Ajansı tarafından defalarca reddedildiği öğrenildi. Ajans, saldırgana gönderdiği bildiride, “Siz ve diğer tüm İsveçli erkekler 18 yaşınıza girdiğiniz yıl askere gitmek zorundasınız. Ancak, yalnızca askerlik hizmeti veya sivil görev gibi şartları karşılayanlar çağrılacaktır” ifadelerini kullandı.
Andersson’un askere alınmamasının sebebi olarak ise diplomasının yetersiz olduğu belirtildi. Bir arkadaşı, Andersson’un lise diplomasına sahip olmaması nedeniyle hiçbir zaman askere çağrılmadığını ifade etti.
İzolasyon ve Sosyal Sorunlar
Saldırganı tanıyanlar, Andersson’un sosyal becerilerden yoksun ve izole bir yaşam sürdüğünü belirtiyor. Akrabaları, onun geçmişte sıkça görüştüğü bir arkadaşının olduğunu, ancak artık onunla da bağlantı kurmadığını aktardı. Bir akraba, “Gerçekten yalnız biriydi. Eskiden çok takıldığı bir arkadaşı vardı ama şimdi yok. İnsanlardan hoşlanmıyor gibi görünüyordu” dedi. Yetkililer, Andersson’un çok sık seyahat eden anne ve babasıyla da az görüştüğünü vurguladı.
Bir arkadaşı, Andersson’un “sosyal fobisi” olduğunu ve genellikle elleriyle ağzını kapatarak dolaştığını söyledi. Ayrıca, Andersson’un sekiz yıl önce Jonas Simon adını yasal olarak değiştirdiği ve son yıllarda zor günler geçirdiği belirtildi.
Olay Anı ve Tanıklar
Saldırının ardından Expressen gazetesine konuşan 28 yaşındaki bir tanık, “Üç patlama ve çığlık sesleri duydum. Polis geldi ve tahliyeyi beklememizi söyledi” dedi. Okulda hemşirelik eğitimi alan 35 yaşındaki Hellen Werme, koridorda yürürken saldırganın ayak seslerini duyduğunu ve bulunduğu odada yatağın arkasına saklanarak kurtulduğunu ifade etti.
Daily Mail’de yer alan bir habere göre, okulda eğitim gören Haşim Şems, olay sırasında tuvalette saklanarak kurtulmayı başardı. Saldırı anında, bir kişinin “Avrupa’dan defolun” diye bağırdığı duyuldu, ancak bu sesin saldırgandan mı yoksa başka bir kaynaktan mı geldiği kesinleşmedi. Haşim, tuvalet kabininde oturduğu sırada silah patlama sesini duydu ve korkuyla dehşete kapıldı.
Kapının arkasında vurulmamak için lavabonun üzerine çıkan Haşim, polisler binaya girdiğinde elleri havada oturdu. Polisler kapıyı açtığında, “Ben öğrenciyim” diye yanıt verdi. Kendisine yönelik üst araması yapıldı ve bu sırada, sessiz bir şekilde yardım beklediği anları videoya kaydetti. Videonun üzerine, “İnsanlar yardım çağırıyor” yazdı. Matematik dersi veren 28 yaşındaki Andreas Sundling ise, sınıfın kapısı kırıldığında “Şimdi öldük” diye düşündüklerini, fakat gelenin polis olduğunu gördüklerinde derin bir nefes aldıklarını söyledi.