1. Haberler
  2. Dünya
  3. Astrid Lopez’in Uçak Kazası Sonrası Hayatta Kalma Hikayesi

Astrid Lopez’in Uçak Kazası Sonrası Hayatta Kalma Hikayesi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Astrid Lopez’in Hayatta Kalma Hikayesi

Astrid Lopez, tekerlekli sandalyesiyle çimlerle kaplı arazinin kıyısına kadar geldi. Bastonuna tutunarak ayağa kalktı ve zorlanarak da olsa dimdik durmayı başardı. Önünde uzanan yemyeşil tepeler, sonbaharda yapraklarını dökmüş ağaçlar ve küçük bir koydan oluşan muhteşem manzara, Lopez’in içinde bir hareketlenmeye yol açacağını umduğu bir hafıza canlanmasını tetiklemeyi bekliyordu. Ancak, hissettiği tek şey derin bir acıydı.

Bu arazi, Lopez’in hayatında son derece önemli bir yer tutuyordu; zira 35 yıl önce burada ölümü ilan edilmişti. Lopez, 1990 yılında Long Island’da yaşanan korkunç bir uçak kazasından sağ kurtulanlardan biriydi.

Lopez, başını çevirip yanında duran adama baktı. Bu kişi, kazadan birkaç hafta sonra onunla görüşmeye başlayan çocuk terapisti Dr. Victor Fornari’ydi. Bu ikili, kazanın yaşandığı yeri ilk kez birlikte ziyaret ediyorlardı. Lopez, Fornari’nin elini tutarak kaşlarını çattı ve “Hiçbir şey” dedi, “Hiçbir şey hatırlamıyorum”.

Uçak Kazası ve Sonrası

25 Ocak 1990 günü, Avianca Havayolları’na ait 52 sefer sayılı uçak, Long Island’ın Cove Neck köyü yakınlarında ağaçlarla kaplı bir yamaca çarptı. Uçaktaki 158 kişiden 73’ü hayatını kaybetti. Kurtulanların çoğu ise ağır yaralıydı.

Daha sonra yapılan soruşturmada, kazanın önlenebilir olduğu ve hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmının aslında kurtulabileceği belirlendi. Günümüzde bu kazayı hatırlayanların sayısı parmakla sayılacak kadar az. Hayatta kalan birkaç kişi ve kazaya müdahale eden itfaiyecilerle acil tıp teknisyenleri, her yıl kazanın yıl dönümünde yakınlardaki bir kilisede bir araya geliyor.

Ancak bir açıdan bakıldığında, Avianca kazasının izlerini her yerde görmek mümkün. Bu kazadan alınan dersler, modern havacılığı günümüzde uçak yolculuğu yapan herkes için daha güvenli hale getirdi. Uçaklardaki mürettebat ile hava trafik kontrolörleri arasındaki iletişim standartları oluşturuldu.

Bugün 52 yaşında olan Lopez, kazanın izlerini vücudunda taşıyor. Kaza nedeniyle adeta paramparça olan bedenini iyileştirebilmek için 70’den fazla ameliyat geçiren Lopez, sağlığına henüz tam anlamıyla kavuşabilmiş değil. Karnından ve dizinden iki operasyona daha ihtiyaç duyan Lopez, sonrasında neler olacağını kendisi de kestiremiyor.

Disney World Hayali

Disney World Hayali

Avianca Havayolları’na ait uçak, 25 Ocak günü saat 13.10’da Kolombiya’nın başkenti Bogota’dan hareket etti. Uçağın hedefi Kennedy Uluslararası Havalimanı’ydı. O sırada henüz bir ergen olan Lopez, tek başına seyahat ediyor ve Disney World’e gidiyordu. Lopez’in Disney’i çok sevdiğini bilen ailesi, iyi notlarını ödüllendirmek için ona hediye olarak uçak bileti almıştı. Genç kız önce New York’a, oradan da Florida’ya gidecekti.

Lopez’in aktardığına göre, Bogota’dan hareket eden uçak, hem yakıt ikmali yapmak hem de yolcu almak için Medellin’de mola verdi. Uçak yeniden havalandığında, deposunda New York’a varmasına yetecek kadar yakıt bulunuyordu. Ancak kötü hava koşulları, ABD’nin kuzeydoğusundaki birçok uçuşun ertelenmesine yol açtı. Bu nedenle 52 sefer sayılı uçak toplam 77 dakika boyunca iniş izni alamayıp havada dolaşmak zorunda kaldı.

Nihayet New York’a iniş izni aldıklarında, depodaki yakıt miktarı tehlikeli bir düzeye inmişti. Mürettebatın hava trafik kontrolörlerini bu konuda uyarması gerekiyordu; ancak bunu yapmadıkları, kazadan sonra yapılan soruşturma sayesinde ortaya çıktı. Bunun yerine, uçağın yardımcı pilotu muğlak ifadelerle “öncelikli” iniş izni istedi. Ancak zemin kontrolü ekipleri, ortada bir acil durum olduğunu anlayamadı. Uçak, iniş için normal bir rotaya yönlendirildi.

Felaket Anı

Rüzgârın gücüne karşı koymak isteyen pilot, piste güvenle inebilmek için uçağı çok alçaktan uçurmak zorundaydı. Bu da depoda kalan son yakıtın da harcanması anlamına geliyordu. Sistemler alarm vermeye başladığında, uçak Long Island üzerinde uçuyordu. İletişim transkriptlerine göre saat 21.32’de ikinci pilotun kekeleyerek, “İki motorumuzu kaybettik ve önceliğe ihtiyacımız var lütfen” dediği duyuldu telsizden. Uçağın içindeki ışıklarla birlikte kanatlardaki navigasyon ışıkları da söndü. Uçak karanlığın içinde sessizce düşüyordu.

Bir dakika kadar sonra uçağın burnu yaşlı bir meşe ağacına çarptı. Kokpitteki herkes çarpışmanın etkisiyle hayatını kaybetti. Uçak yere o kadar sert çarpmıştı ki koltuklar yerlerinden sökülüp öne fırlamış ve yolcuların ezilmesine neden olmuştu. Olay yerine gelen kurtarma ekipleri bir kaos ortamıyla karşılaştı. Uçak üç parçaya bölünmüştü. Valizler, tekerlekli servis arabaları ve insan bedenleri birbirine karışmıştı. Küçük bir çocuk, ağacın dalları arasında takılmıştı. Üşümüştü ama herhangi bir yarası yoktu. Yolcular yalvararak yardım istiyordu.

Hayatta Kalma Mücadelesi

Astrid Lopez, bütün bunların ortasında sessizce yatıyordu. Kurtarma ekipleri, onun öldüğünü varsaymıştı. Zira kafatasının bir kısmı açılmış, beyni ortaya çıkmıştı. Beyninin bir parçası yanında yerde yatıyordu. Kurtarma ekipleri, kızın bedenini morg olarak ayrılan bölgeye taşıdı ve üzerine beyaz bir çarşaf örtüldü. Tam o anda genç kızdan bir inleme sesi yükseldi.

Hiç kimse onun yaşayabileceğine inanmıyordu. Yüzü öylesine parçalanmıştı ki kimliğini tespit etmek imkânsızdı. Ayırt edici tek özelliği dişlerindeki tellerdi. Nitekim Medellin’de yaşayan annesi Miriam Ballesteros, Glen Cove’da bulunan hastaneyi telefonla arayarak, neredeyse ölmüş olan kızının 17 yaşındaki Astrid olduğunu diş telleri sayesinde teşhis edebildi.

Lopez, kazadan aylar sonra hâlâ hastanedeydi. The New York Times’a verdiği röportajda avukat olmak istediğini söylüyor ve “Umarım eğitimime burada devam edebilirim,” diyordu. Ancak o güne kadar yaşadıkları, henüz başlangıçtı. Beyin hasarını tamir etmek için bir dizi ameliyat geçiren Lopez’in parçalanan uzuvlarını düzeltmek için vücuduna birçok metal çubuk takıldı. Annesi, bakımını üstlenmek için Kolombiya’dan ABD’ye geldi.

Yeniden İyileşme Süreci

Birkaç ay sonra genç kız, uçaktaki yaralı çocukları tedavi eden çocuk psikiyatristi Dr. Victor Fornari ile görüşmeye hazırdı. Kaza, çocukların hayatlarını değiştirmişti. Onlar da Fornari’nin hayatını değiştireceklerdi.

Dr. Fornari, bu felaketten önce, yeme bozukluğu olan ergenlerle çalışıyordu. Ofisi yakınlardaki bir üniversitedeydi ve İspanyolcası oldukça akıcıydı. Bu nedenle kazadan birkaç gün sonra hem fiziksel hem duygusal anlamda yaralı çocuklarla çalışmaya başladı. Çocuklara kâğıt, kalem ve boyalar veren Dr. Fornari, akıllarından geçenlerin resmini yapmalarını istedi. O dönemde travma yaşamış çocuklarda sanat terapisinin etkilerine dair araştırmalar sınırlıydı ama bu yaklaşım faydalı oldu. Dr. Fornari, The New York Times’a yaptığı açıklamada, “Bazı şeyler konuşulamaz. Resim, müzik, dans, kelimelerle ifade edilmesi zor olan şeyleri ifade etmenin bir yolu haline gelir,” dedi.

Dr. Fornari’nin gözetimindeki 21 çocuk arasında en büyükleri ve tedavisi en uzun süreni Astrid Lopez’di. Hastaneler, Dr. Fornari’nin ofisi ve annesinin kiralık dairesi arasında mekik dokuyan Lopez, 6 yılın ardından evine dönebildi. Bu arada uçak kazasından sağ çıkanlara ve ölenlerin ailelerine, Avianca Havayolları ve ABD hükümeti tarafından toplam 200 milyon dolarlık tazminat ödemesi yapıldı.

Ablası Liliana Donlon’un ifadelerine göre, Lopez disiplinli ve içine kapanık bir çocuktu. Ancak kazada aldığı beyin hasarı, yaşadığı hafıza kaybı ve kronik acılar, onu kurallara karşı tepki veren ve direniş gücünden memnun olan birine dönüştürmüştü. Dr. Fornari, böylesi bir kontrolsüzlüğün beyin hasarı kurbanları bağlamında yaygın ve kalıcı bir özellik olduğunu belirtti.

Kolombiya’ya Dönüş ve Hayatın Yeniden Başlaması

Kolombiya’ya döndükten sonra bir isyan dönemi geçiren Lopez, tazminat ödemesini kontrolsüzce harcamaya başladı; pahalı elbiseler, bir çiftlik, hatta motosikletler ve jetski’ler aldı. Lopez, “Uzun zaman aldı ama artık doktorlarımın bana söylediklerini yapmaya çalışıyorum. Bu kadar uzun yaşayacağımı hiç düşünmemiştim,” ifadelerini kullandı.

Diğer yandan Dr. Fornari, Avianca kazasındaki tecrübelerini 1999 yılında bir makale olarak yayımladı. Kısa süre içinde, önce yerel yönetimlerin çocuklarla ilgili felaket yönetmeliklerini, ardından New York eyaletinin afet planını düzenlemesi istendi Dr. Fornari’den. Ocak 2001’de ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Manhattan’da yaşanabilecek büyük bir terör saldırısı için istihbarat aldıklarını ve etkilenen çocukların tedavisi için federal bir plan oluşturmak için Dr. Fornari’nin yardımına ihtiyaç duyduklarını belirtti.

Kazadan kısa süre sonra Federal Havacılık Dairesi (FAA), uluslararası uçuşlarda görev alacak tüm mürettebatın iyi derecede İngilizce bilmesini şart koştu. Bu sayede İngilizce, uluslararası havacılığın ortak dili haline geldi. Avianca kazası ayrıca uçak koltuklarının daha sağlam olmasına yönelik ihtiyacı da ortaya koydu. Nitekim FAA’in 2022 tarihli raporunda bile doğrudan bu kazaya referans verilerek, günümüzde koltukların yerçekiminin 16 katına dayanabilecek güçte yapıldığı belirtildi. 1967’de üretilmiş olan Avianca uçağı ise yerçekiminin sadece 9 katına dayanabiliyordu.

Hatıralar ve Gelecek Umutları

Dizindeki ameliyatın yarattığı ağrılar nedeniyle, Lopez bu yıl yapılan anma törenine katılmadı. Kazanın olduğu yere gitmek, hafızasını canlandırmadıysa, bir saat boyunca rahatsızlık içinde oturmanın hiçbir işe yaramayacağını düşündü. Öte yandan Lopez’in ailesi, kadının kazadan öncesine dair hatırladıklarının gerçek anılar mı yoksa başkalarının anlattığı şeylerin yarattığı izler mi olduğunu bilmiyor. Donlon, “Belki yüzde 20’yi hatırlıyor, belki de hiçbir şey hatırlamıyor. Bilemiyorum.” ifadelerini kullandı.

Ancak Lopez’in Long Island ziyaretinin iyi yanları da vardı. Bakımını üstlenen pek çok kişiyle yeniden görüştüğü için mutlu olan Lopez, özellikle Dr. Fornari’yi yıllar sonra görmenin kendisini çok sevindirdiğini belirtti. Hayatta kaldığı için çoğu zaman minnettar olduğunu ama bazen “Ölmüş olmalıydım” dediğini ifade etti. Lopez, “Hayatım sürekli bir acı takvimi gibi. Ameliyat oluyorum. Aylar süren acı verici fizik tedavilerin ardından bir ameliyat daha oluyorum. Yataktan kalkmak, yemek yemek, giyinmek… Her hareket acı veriyor,” diye konuştu.

Bununla birlikte kimseye acı konusunda akıl verebilecek durumda olmadığını da ifade eden Lopez, “Neredeyse ölmek ya da yaşamak benim seçimim değildi. Yaşıyorum çünkü yaşamalıyım,” dedi.

Astrid Lopez’in Uçak Kazası Sonrası Hayatta Kalma Hikayesi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin