Anderson Talisca’nın Fenerbahçe’ye Transferi Üzerine Analiz
2016-2018 yılları arasında Beşiktaş formasıyla sergilediği muazzam performansla Türk futbolseverlerin gönlünde taht kuran Brezilyalı futbolcu Anderson Talisca, daha sonra oynadığı Çin’in Guangzhou ve Suudi Arabistan’ın Al-Nassr takımlarında da başarısını sürdürdü. Şimdi ise 30 yaşındaki oyuncu, Fenerbahçe’ye transfer oldu. Talisca’nın artılarını, eksilerini ve sarı-lacivertli takıma neler katabileceğini Hürriyet yazarları Uğur Meleke, Güntekin Onay ve Engin Kehale ile konuştuk.
Dzeko veya Nesyri’nin Arkasında İkinci Santrfor Olarak Oynatılmalı
Uğur MELEKE: Anderson Talisca’yı Beşiktaş formasıyla ilk uluslararası maçında Estadio da Luz’da canlı olarak izleme şansım oldu. O maçta muhteşem bir frikik golü atmıştı. Kariyeri boyunca duran top konusunda büyük bir silah haline geldi. Özellikle ceza yayı çevresinden yaptığı vuruşlar neredeyse penaltı kadar etkili. 1,90’lık boyu sayesinde iyi ikinci santrfor koşuları yapabiliyor ve kafa golleri atma konusunda da oldukça yetenekli. Ancak Talisca’nın önemli bir özelliği var: O, bir oyun kurucu ya da on numara değil, net bir ikinci santrfor. 90 dakika boyunca sürekli oyunda aktif olma özelliği yok; zaman zaman pas trafiğinin dışında kalabiliyor, ama bir uzaktan şutla sahneye çıkabiliyor. Bu nedenle Talisca’yı Dzeko veya Nesyri’nin arkasında ikinci santrfor pozisyonunda değerlendirmek en uygun seçenek olacaktır. Kariyeri boyunca zaman zaman sağ açık olarak da görev aldı, ancak 3-4-1-2 sisteminde böyle bir kanat rolü olmadığını unutmamak gerek. Ana rolü olmasa da 4-2-3-1 dizilişinde sağ forvet olarak kullanılabilir.
Mourinho, Ondan Topsuz Oyunda da Fedakarlıklar Bekleyecektir
Güntekin ONAY: Beşiktaş’taki Talisca’nın yetenekleri ve gol katkısı tartışılmaz. Ancak sonrasında 6.5 yıl boyunca Çin ve Suudi Arabistan gibi Avrupa futbolundan çok daha düşük kalitedeki liglerde mücadele etti. Bu uzun süre zarfında Talisca’nın yeteneklerinden bir şey kaybetmediği kesin, ancak fiziksel olarak ne durumda olduğunu görmek için sahada yeralmasını beklemek gerekiyor. Talisca, tam anlamıyla bir forvet arkası oyuncusu; çok fazla dolaşmayı sevmez, topu ayağına aldığında sadece gol düşünür. Harika sol ayağı rakip defans için büyük bir tehdit oluşturuyor. Ancak, henüz 22 yaşındayken bile tam bir takım oyuncusu değildi; pres yapmaz, top kazanmaz ve rakip oyuncuları kovalamaz. Mourinho’nun, Talisca’dan saha içinde topsuz oyunda bir takım fedakarlıklar bekleyeceğini düşünmekteyim. Ayrıca bu sezon son maçını 29 Kasım’da sadece 30 dakika oynamış olması, başka bir dezavantaj. Tekrar maç temposunu ve ritmini kazanması için zamana ihtiyacı olacak.
Fenerbahçe’nin DNA’sında Böyle Transferler Var
Engin KEHALE: Talisca’nın rolü Fenerbahçe’de mevcut olan oyuncularla benzerlikler taşısa da, Brezilyalı futbolcu, sarı-lacivertlilerin diğer alternatiflerine göre belirgin bir özelliği ile öne çıkıyor: Gol atabilme yeteneği. Çok koşmaz, topu kaptırdığında tepkisi yavaşlayabilir; bu noktada temposu düşük diyebilirsiniz. Ancak bu oyuncu, uzaktan şutlar, kafa golleri, ceza sahasına koşular ve son vuruş konusunda oldukça yetenekli. Fenerbahçe’de En-Nesyri’nin yükselen formuna rağmen, net bir golcü eksikliği hissediliyor. Ne Dzeko ne de En-Nesyri, üst düzey bir bitirici olarak öne çıkıyor. İrfan Can Kahveci’nin şut potansiyeli var ama Tadic, uzak mesafeden kaleyi sıkça denemiyor. Talisca’nın gelişiyle birlikte, 3-4-1-2 dizilişinin zaman zaman Lyon maçındaki gibi 3-4-2-1 şekline dönüşmesi muhtemel. Brezilyalı, özellikle ikiye birlerde etkili olduğu için, topu En-Nesyri ya da Dzeko’ya verip hızlıca geri alarak skor bulma konusunda Fenerbahçe’ye katkı sağlayabilir. Ancak tüm bunların yanı sıra, Mourinho’nun bu transfere öncelik vermiş olup olmadığını sorgulamak gerekli. Talisca, 15-20 yıl önceki Fenerbahçe yıldız transferlerini andırıyor. Kulübün DNA’sında böyle transferlerin yeri var mı? Evet, var. Ancak onsuz da Fenerbahçe’nin başarılı olabileceğini unutmamak gerekiyor.
