ABONE OL
Batuhan Dönertaş / Özel
Bilim kurgu filmleri akıllara geldiğinde, paralel evren senaryoları üzerine kurulmuş birçok farklı yapım gözümüzde canlanır. Ancak, NASA’nın gerçekleştirdiği araştırmalar, bu senaryoların gerçek olabileceğine dair heyecan verici kanıtlar sunmuş olabilir. Peki, paralel evren nedir ve NASA bu konuda ne tür keşiflerde bulundu? İşte bu soruların yanıtları haberimizde.
Paralel Evren Nedir?
İngilizce’de “multiverse” yani çoklu evren olarak adlandırılan paralel evren kavramı, birbirinden farklı ve gözlemlenebilir evrenlerin hipotez olarak toplamını ifade eder. Bilim insanları, teleskoplar aracılığıyla gözlemleyebildiğimiz evrenin yaklaşık 93 milyar ışık yılı genişliğinde olduğunu belirtiyorlar. Ancak, paralel evren teorisine göre gözlemlediğimiz evren, çoklu evrenin yalnızca çok küçük bir kısmını temsil etmektedir.
Çoklu evren, hem sonlu hem de sonsuz sayıda var olabilecek tüm evrenlerin hipotez olarak bir araya geldiği bir konsepttir. Bu kavram, var olan her şeyi – tüm mekan, zaman, madde ve enerji ile birlikte fizik yasaları ve fiziksel değişimler – kapsamaktadır. Paralel evren ya da çoklu evren kavramları, genellikle kozmoloji, kuantum mekaniği ve felsefe alanlarında ele alınır. Bu bağlamda, içinde bulunduğumuz evren ile diğer olası evrenler arasında farklı tarihlerin barındırdığı düşünülmektedir.
NASA Paralel Evrenler Hakkında Ne Keşfetti?
Paralel evrenlerin ne olduğuna dair kısa bir hatırlatma yaptıktan sonra, NASA’nın son keşfine göz atabiliriz. NASA’nın bilim kurgu niteliğindeki keşfin merkezinde, desteklediği Antarctic Impulsive Transient Antenna (ANITA) projesi bulunmaktadır. Bu keşif, ANITA tarafından gerçekleştirilmiştir.
2003 yılında NASA, ANITA araştırma grubuna evreni dolduran “hayalet parçacıklar” üzerine araştırmalar yapmaları için 35 milyon dolar fon sağlamıştır. Uzun bir süre boyunca üzerinde çalışılan projede, Antarktika’daki buzulların altında yüksek enerjili nötrinoların madde ile etkileşime girmesi sonucu yayılan radyo dalgalarını tespit etmek amacıyla özel tasarlanmış balonlar kullanılmaktadır. Araştırma, Hawaii Üniversitesi’nden Peter W. Gorham tarafından yönetilmektedir.
Bu özel balon, uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıkları aramak ve Antarktika’nın yüzeyini taramak amacıyla bir ay boyunca havada kalmayı hedeflemiştir. Antarktika’nın seçilmesinin temel nedeni, verileri bozacak herhangi bir sinyalin bulunmaması ve bölgenin soğuk, kuru bir atmosfere sahip olmasıdır.
İki yıl boyunca gerçekleştirilen iki uçuşta, bilim insanları yalnızca arka plan gürültüsünden başka bir veri toplayamamıştır. Ancak balonun üçüncü uçuşunda, daha önce kaydettikleri verileri tekrar kontrol ettiklerinde, 2016 yılında teorik olarak imkansız görünen bir sinyal yakaladıklarını fark etmişlerdir.
Bu yakalanan sinyalin uzaydan değil, yerin altından geldiği tespit edilmiştir. Bu bulgular, parçacıkların zamanda geriye doğru hareket ettiğini ve bir paralel evrenin varlığına dair güçlü kanıtlar sunduğunu öne sürmektedir. Araştırmanın açıklamalarında, “Bu sinyal, bizim evrenimizle aynı büyük patlamada yaratılmış ve paralel olarak var olan karmaşık bir evrenin varlığını gerektiriyor. Bu paralel dünyada, pozitif negatif olarak, sol sağ olarak ters bir şekilde işliyor ve zaman geriye doğru akıyor.” ifadeleri yer almaktadır.
Tüm bunların yanı sıra, Büyük Patlama teorisi, bir ya da daha fazla paralel evrenin var olma ihtimalini güçlendirmektedir. Bilim insanları tarafından geliştirilen bu teori, birçok evrenin yan yana var olabileceğini ve çoklu evren teorisinin gerçek olabileceğini işaret etmektedir.