Los Angeles Orman Yangınlarıyla Mücadele Ediyor
Los Angeles, son yıllarda karşılaştığı en büyük orman yangınlarıyla yoğun bir mücadele içine girmiş durumda. Rüzgârın yön değiştirmesi, yangınların kent merkezinden uzaklaşarak beş ayrı noktaya yayılmasına sebep oldu.
Yangınlar, yerleşim alanlarına yakın bölgelerdeki alevlerin sıçramasıyla, yüzlerce hatta binlerce evin tamamen kül olmasına neden oldu. Hayatını kaybedenlerin sayısı 20’yi aşarken, yaklaşık 150 bin kişi için tahliye emri verildi. Tahliye edilen 700’den fazla bölge sakini, geçici barınaklara yerleştirildi.
Yangının ilerlemesinde en önemli etkenlerden biri olarak gösterilen rüzgârın hızının 160 kilometreye kadar ulaştığı bilgisi, endişeleri daha da artırdı. Dün şiddetlenen kuru rüzgâr, 32 saatlik bir alarma neden oldu. Ulusal Meteoroloji Servisi, yangını şiddetlendirebilecek rüzgârların yer yer hafta sonuna kadar sürebileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Yangın Neden Çıktı?
ABD Ulusal Yangın Koruma Birliği’ne göre, ülkedeki yangınların en önemli kaynağı yıldırımlar. Ancak araştırmacılar, East Los Angeles County’de başlayan ve yüzlerce evi yok eden yangının çevresindeki araziye yıldırım düştüğüne dair herhangi bir bildirim bulunmadığını belirtiyor.
Yangınların en sık öne çıkan diğer iki nedeni ise yangınların kasten çıkarılması ve elektrik hatlarından kaynaklanan alevler. Yangınların kasten çıkarıldığına dair henüz resmi bir kanıt bulunmamakta.
İnternet kullanıcıları, Los Angeles’taki orman yangınlarının ‘akıllı’ bir şehir oluşturmak amacıyla kasıtlı olarak çıkarıldığı yönünde çeşitli komplo teorileri öne sürüyor. Ancak araştırmacılar bu iddialara dair güvenilir bir kanıt bulamadıklarını ifade ediyor. Öte yandan, Woodland Hills bölgesinde yangın çıkarmaya çalışırken yakalandığı iddia edilen bir kişi, bölge sakinleri tarafından gözaltına alındı. Bu durum, kundaklama şüphesini artırdı. Ancak Los Angeles Polis Şefi Dominic Choi, söz konusu kişinin kundakçılıkla suçlanmadığını, yalnızca denetimli serbestlik şartlarını ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklandığını açıkladı. Müfettişler, yangınlardan en az birinin elektrik altyapısından kaynaklanmış olabileceğini düşünüyor. New York Times gazetesinde yer alan bilgilere göre, 1992’den bu yana Kaliforniya’da gerçekleşen 3 bin 600’den fazla orman yangınının elektrik hatlarındaki sorunlardan kaynaklandığı tespit edildi. Ancak yine de ana nedenin elektrik altyapısı olduğuna dair güçlü kanıtlar mevcut değil.
İddiaların ardı arkası gelmezken, iklim değişikliğinin etkisi ise neredeyse hiç gündemde yer almıyor. Bu da yangınların sebeplerinin daha geniş bir perspektiften ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Son 25 Yılda Meydana Gelen En Büyük 20 Orman Yangınının 18’i İklim Değişikliği Etkisi
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin ile yaptığımız görüşmede, “Kaliforniya, son yıllarda iklim değişikliğinin etkisiyle sık sık büyük yangınların görüldüğü bir bölge haline geldi. Son 25 yılda meydana gelen en büyük 20 orman yangınından 18’i, iklim değişikliğinin etkilerini gösteriyor. En büyük 10 yangından 8’i ise son 5 yıl içinde gerçekleşti” dedi.
Şahin, şu bilgileri de ekledi: “Kaliforniya’da son Los Angeles yangınından önce, yerleşim yerlerinin orman yangınları nedeniyle zarar gördüğü birçok durum yaşandı. 2018-2021 yılları arasında meydana gelen yangınlar sonucu beş kasaba tahrip oldu. Bu yangınların hepsi sıcak ve kurak yıllarda yaşandı. 2022 ve 2023 yıllarında, oldukça yağışlı geçen dönemler nedeniyle büyük yangınlar görülmedi. 2024 ise insanlık tarihinin en sıcak yılı oldu ve sanayi öncesi dönemden 1,6 derece daha sıcaktı. Los Angeles’ın da büyük zarar görmesine neden olan son büyük orman yangını, bu aşırı sıcakların ve aylardır süren büyük kuraklığın ardından meydana geldi.”
Yangının Hızla Yayılması İklim Kriziyle Bağlantılı
Yangınların büyümesinde doğudaki çöllerden büyük bir hızla esen ve dağların üzerinden kıyı alanına inen şiddetli kuru rüzgârların etkili olduğuna dikkat çeken Ümit Şahin, “Kuruyan bitki örtüsünün en ufak bir kıvılcımla tutuşup yanmasına ve rüzgâr ile hava koşullarının elverişli olması nedeniyle kente kadar yayılmasına neden oldu. Kentte yangının bu kadar hızlı yayılması da şiddetli rüzgârla ilgili; ancak tabii başka sebepleri de olabilir. Ancak bu kadar büyük orman yangınlarının sürekli görülmesi ve hızla yayılması doğrudan iklim kriziyle bağlantılı” ifadelerini kullandı.
Yangınlarda ‘Hidroiklim Etkisi’ Ne Kadar Etkili?
Kaliforniya’da bulunan prestijli bir araştırma üniversitesi olan University of California, Los Angeles’taki (UCLA) bilim insanlarının yaptığı bir çalışma, bu yangınları hydroclimate whiplash (hidroiklim kırbacı) adı verilen bir fenomene bağlıyor. Bu fenomen, aşırı nemli ve tehlikeli derecede kuru hava arasında hızlı geçişleri ifade ediyor. Uzmanlar, 2022-23 kışındaki rekor yağışların ardından, Güney Kaliforniya’da yaşanan aşırı sıcaklık ve kuraklığın, yangınlara yol açan ‘çıra gibi kuru’ bitki örtüsünü oluşturduğunu belirtiyor.
UCLA iklim bilimcisi Dr. Daniel Swain, Daily Mail’e yaptığı açıklamada, “Hidroiklim etkisi, dünya genelindeki iklim değişikliklerinin en evrensel göstergelerinden biri. Araştırmalar, 20’nci yüzyılın ortalarından bu yana bu etkinin küresel ölçekte yüzde 31-66 oranında arttığını gösteriyor. Özellikle sıcaklıkların 2-3 derece yükselmesi durumunda, bu etki daha da belirgin hale gelecek ve risk değerlendirmelerinde artık dikkate alınması gerekiyor” şeklinde konuştu. Ümit Şahin ise bu durumu “iklim kriziyle bağlantılı sayılabilir” diyerek, şu bilgileri paylaştı: “Bu durum, kurak ve nemli yılların birbirini izlemesiyle oluşuyor. Bölgedeki 2020 ve 2021 yılları çok kuraktı; 2022 ve 2023 ise oldukça yağışlı geçti. 2024 ise tekrar aşırı sıcak ve kuraktı. Yağışlı dönemlerde bitki örtüsü artıyor ve böylece yanıcı madde birikimi oluyor. Bunu kuru ve sıcak bir hava ve yağışsız kurak bir dönem izlediğinde, önceki yıllarda biriken bitki örtüsü kuruyup yanıcı hale geliyor ve büyük yangınların ortaya çıkma olasılığı artıyor. Bu tür aşırı kurak ve aşırı yağışlı dönemlerin birbirini izlemesi, iklim değişikliğinin aşırı hava olaylarını artırmasıyla ilişkili olduğu için bu durum da iklim kriziyle bağlantılı sayılabilir.”
AB’nin ERA5 (Avrupa Orta Vadeli Hava Tahmini Merkezi tarafından geliştirilen ve dünya genelindeki hava durumu, iklim ve çevresel koşullara dair yüksek çözünürlüklü veri sağlayan bir iklim modeli) modeli de dahil olmak üzere farklı iklim modelleri, hidroiklim darbesi olaylarının bu yüzyılın sonuna kadar artacağını tahmin ediyor.
Türkiye’de de Orman Yangınlarının Artacağı Öngörülebilir
Hidroiklim etkisinin bundan sonra en çok Kuzey Afrika, Ortadoğu, Güney Asya ve Kuzey Avrasya’da artacağı tahmin ediliyor. Peki, bu durumu ülkemiz açısından değerlendirdiğimizde neler söyleyebiliriz?
Ümit Şahin, “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6. Değerlendirme Raporu’na göre iklim değişikliğiyle birlikte kuraklığın arttığı beş bölgeden biri Türkiye’nin de yer aldığı Akdeniz havzası” diyerek şu önemli bilgileri paylaştı:
“Türkiye, aşırı sıcakların dünya ortalamasının üzerinde arttığı bir ülke. Kuraklık ve aşırı sıcaklar birleşince Türkiye’de de orman yangınlarının artacağı öngörülebilir. Zaten ülkemizde görülen ilk mega orman yangını 2021’de yaşandı. İklim krizinden önce aynı anda birçok yerde başlayan ve bu kadar geniş alanların bu kadar kısa sürede yandığı mega yangınlara dair bir kayıt yok.”
Fosil Yakıtları Bir An Önce Terk Etmemiz Gerekiyor
Bu yangın, suyun önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkemiz de çeşitli dönemlerde orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Bu noktada hem su tasarrufu hem de iklim değişikliği ile mücadelede nasıl adımlar atmamız gerektiği büyük önem taşıyor.
Ümit Şahin, “Orman yangınlarının iklim kriziyle artmasına karşı verilmesi gereken öncelikli mücadele, fosil yakıt (kömür, petrol, doğal gaz) kullanımını ve sera gazı salımlarını azaltmak ve ormanlar başta olmak üzere doğayı korumaktır. Su kıtlığını da ancak iklim kriziyle mücadele ederek ve su kaynaklarını koruyarak önleyebiliriz. Fosil yakıtları bir an önce terk etmeden ve tamamen temiz enerji kaynaklarına geçmeden iklim kriziyle mücadele etmek mümkün değil” şeklinde vurguladı.
Fotoğraflar: AA, İHA