1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Aile Mahkemeleri Raporu: Kadına Yönelik Şiddette Hukuki Sorunlar

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Aile Mahkemeleri Raporu: Kadına Yönelik Şiddette Hukuki Sorunlar

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Aile Mahkemeleri Raporu

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Aile Mahkemeleri’ raporu, aile mahkemelerinin kadınların haklarını koruma konusundaki yetersizliklerini ve engelleyici pratiklerini mercek altına alıyor. Rapor, kadınların ifadeleri ve Mor Çatı gönüllü avukatlarının deneyimlerine dayanarak çeşitli sorunları gündeme getiriyor. Bu sorunlar arasında tedbir kararlarının uygulanmaması, uzayan dava süreçleri, reddedilen nafaka ve velayet talepleri, anlaşmalı boşanmaya zorlanma gibi durumlar yer alıyor.

Rapora göre, en temel sorun kadınların tedbir kararlarına erişimde zorluk çekmeleri ve bu kararların mahkemeler ile kolluk kuvvetleri tarafından yeterince uygulanmamasıdır. Örneğin, dava sürecinde şiddet mağduru bir kadın için gizlilik kararı alınsa da çocukları için bu kararın verilmemesi, şiddet uygulayan erkeğin çocukların okul bilgileri aracılığıyla kadına ulaşabilmesine olanak tanıyor. Mor Çatı gönüllüsü Elif Ege’ye göre, bu durum, şiddetin çocuklar üzerindeki etkisinin görünmez olduğunu ve çocuğun üstün yararının göz ardı edildiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, kadın, çocukları şiddetin aracı olarak kullanan erkek tarafından tekrar şiddet ilişkisine çekiliyor. Aile mahkemelerinde yaşanan bu sorunları ve bunların kadınlar üzerindeki etkilerini Elif Ege ile konuştuk.

Tedbir Kararlarının Uygulanmasındaki Sorunlar

Tedbir kararlarının uygulama aşamasındaki sorunlar kadınları hangi durumlarla karşı karşıya bırakıyor? 6284 Sayılı Kanun (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) kapsamında talep edilen tedbir kararları, kadınların belirli bir süre boyunca şiddetten uzaklaşmalarını ve şiddetin etkisinden kurtulmalarını sağlamak için düzenlenmiştir. Bu bağlamda, çeşitli tedbirler öngörülmektedir. Uzaklaştırma kararı, gizlilik kararı, geçici nafaka, sığınak tedbiri gibi uygulamalar, kadınların şiddetten uzak, bağımsız bir yaşam kurmalarına olanak tanır.

Kanun yazılırken feminist hareketin önceki 4320 Sayılı Kanun’un uygulamalarını ve eksikliklerini dikkate alarak 6284 Sayılı Kanun’un kapsamını şekillendirdiği biliniyor. Ancak günümüzde, bu idealden oldukça uzaklaşıldığı görülüyor. Uygulamada tedbir süreleri giderek kısalmış; çoğu zaman yalnızca bir ay gibi kısa sürelerle verilmektedir. Bu süreler, faile tebliğ edilene kadar çoktan sona ermiş oluyor. Ayrıca, tedbir kararları genellikle kopyala-yapıştır yöntemiyle hazırlandığı için kadınların özel ihtiyaçlarına uygun olmaktan uzak kalmaktadır. Bu durum, kanunun esas amacına, yani kadınların şiddetten uzaklaşmalarına ve geleceklerini planlayabilmelerine engel olmaktadır.

Boşanma Sürecinde Reddedilen Nafaka ve Velayet Talepleri

Rapora göre boşanma sürecinde sıklıkla reddedilen geçici nafaka ve velayet taleplerinin yarattığı sorunlar nelerdir? Ülkemizde yaygın olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eğitim ve iş gücündeki yansımalarıyla birlikte, kadınların boşanma kararı verdiklerinde aniden yoksullaşmalarına neden olmaktadır. Uzun süren çekişmeli boşanma davaları sırasında bu yoksulluk daha da derinleşir. Kadınların şiddetten uzaklaşabilmeleri için boşanma davası sürerken finansal ve sosyal desteklere ihtiyaçları vardır. Ayrıca, erkekler çocukları şiddetin aracı olarak kullanmakta ve velayet konusundaki olumsuz yaklaşımlar, kadının aleyhine sonuçlanmaktadır. Görüş hakkı meselesi de burada önemli bir yere sahiptir. Erkek şiddetinin çocuklar üzerindeki etkisini görmezden gelen yaklaşım, kadınların beyanlarını dikkate almamakta ve erkek egemen bakış açısıyla fail erkeklere verilen görüş hakkı, kadınların şiddet ilişkisi içinde kalmalarına yol açmaktadır.

Geç Verilen Duruşma Tarihleri

Boşanma davalarında ilk duruşma tarihinin geç verilmesi nasıl bir sorun yaratır? Şiddetten uzaklaşmayı hedefleyen kadınların boşanma davası ve sonrasındaki süreçte güçlendirilmesi, hukuki sürecin kısa sürede sonuçlanması gerekmektedir. Ancak, ilk duruşma tarihinin geç verilmesi bu süreci olumsuz etkilemekte ve kadınların haklarını savunmalarını zorlaştırmaktadır.

Kusurun Cinsiyetçi Uygulaması

Kusurun Cinsiyetçi Uygulaması

Raporda en çok dikkat çeken sorunlardan biri de kusurun cinsiyetçi uygulamasıdır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Raporda da vurguladığımız gibi, kusurun tanımı yasada açık ve net değildir. Aileyi kadının şiddetten uzaklaşabilmesinin önünde tutan patriarkal yaklaşıma sahip hâkimlerin yorumları, kusurun cinsiyetçi bir biçimde uygulanmasına yol açmaktadır. Kadınların kendi kararları (çocuk yapmama, ev işlerini paylaşmama gibi) erkek şiddeti ile eş tutulmakta ve kadınlar eşit kusurlu olarak değerlendirilmekte, bu durum da davaların sonuçlanmasında kadınların mağduriyetine neden olmaktadır. Kusur ilkesine dayalı nafaka ve tazminat belirlenmesi, gerekli sosyal politikaların yokluğunda, kadınların boşanma sonrası daha da yoksullaşmalarına sebep olmaktadır.

Aile Mahkemelerinde Duruşmaların Sürekliliği

Aile mahkemelerinde duruşmaların yıllarca sürmesi kadınları nasıl etkiliyor? Bir Mor Çatı gönüllüsünün belirttiği üzere, kadınlar şunları seçmek zorunda kalıyorlar: “Boşanıp kurtulmak mı istiyorum? Ne olursa olsun diyerek, haklarından feragat ederek boşanacak mıyım?” veya “İsterse 10 yıl sürsün, ben hakkımı istiyorum” mı diyecek? Kadınlar genellikle şiddet uygulayan fail tarafından haklarından feragat etmeye zorlanmakta ve anlaşmalı boşanma yoluna gitmektedirler. Ekonomik kriz nedeniyle tazminatların yıllar içindeki değer kaybı ve nafaka miktarlarının düşüklüğü, kadınları haklarından vazgeçmek zorunda bırakmaktadır.

Nafaka Belirleme Standartlarının Yokluğu

Nafaka belirlemede bir standart olmaması ne tür zorluklar yaratıyor? Kusurun cinsiyetçi uygulanmasında tartıştığımız üzere, standartların olmaması, erkek egemen bakış açısına sahip hâkimlerin nafaka miktarlarını asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırlarının çok altında belirlemesine neden olmaktadır. Ayrıca, kayıtsız ekonominin yaygın olması nedeniyle, erkeğin malvarlığı resmi kayıtlarda görünmeyebilmekte ve bu durum kadınların hak kaybı yaşamasına yol açmaktadır.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Aile Mahkemeleri Raporu: Kadına Yönelik Şiddette Hukuki Sorunlar
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin