Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Medya Buluşması
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün İstanbul’da yerli ve yabancı medya mensuplarıyla bir araya gelerek 2024 dış politika gelişmeleri ve 2025 yılına dair beklentilerini paylaştı. Bu özel buluşma, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki duruşunu ve hedeflerini daha net bir şekilde ortaya koyma fırsatı sundu.
Fransa’ya Sert Tepki
15 dakikalık bir genel çerçeve değerlendirmesi sonrasında soruları yanıtlayan Fidan, terör örgütü PKK/YPG’nin desteklediği Suriye’nin kuzeyindeki gayri meşru yönetimin ABD ve Fransa’ya yönelik Türkiye sınırına asker konuşlandırılması çağrısıyla ilgili olarak sert bir üslupla eleştirilerde bulundu. Fidan, şunları söyledi: “Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin, Amerika’nın şemsiyesi altında söz söylemeye dönük politikaları kendilerine hiçbir katkı sağlamıyor. ABD’nin gücünü kullanarak, arkasına saklanarak (Suriye’de) kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri (Fransa) dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika’dır. Amerikalılar yokken bölgeye gelebiliyorlarsa, görelim.”
Bakan Fidan, Fransa’nın öncelikle PKK/YPG’nin kontrolündeki kamplardaki DEAŞ militanlarını alıp kendi ülkesindeki mahkemelerde yargılaması gerektiğine de dikkat çekti.
Suriye Konusunda Yeni Bir Dönem
Bakan Fidan, Suriye’deki yeni dönemle ilgili olarak, “Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor. Suriye halkı bu aşamada, ülkenin yeniden imarı başta olmak üzere çeşitli büyük sınamalarla karşı karşıya. Suriye’nin yeniden inşası ve istikrara kavuşması konusunda çabalarımıza başladık.” ifadelerini kullandı.
Terörle Mücadelede Kararlılık
Fidan, “Suriye sahasının terörden arındırılması 2025’in temel faaliyeti olacaktır. Terörle mücadeleyi en etkin şekilde Türkiye yapmaktadır. Türkiye bu uğurda kararlıdır. Bölgedeki terör örgütleri için yolun sonu gelmiştir. Unutulmamalıdır ki, terörün dini ve milliyeti yoktur. Terör örgütleri için Avrupa ya da Amerika arasında bir fark bulunmamaktadır. Terörsüz Türkiye hedefimizi Allah’ın izniyle gerçekleştireceğiz. Türkiye, tüm tehditleri kaynağında yok etme kapasitesine ve kararlılığına sahiptir.”
SDG’nin Geleceği
SDG’nin Suriye ordusuna entegre olup olmayacağıyla ilgili bir soruya Bakan Fidan, “Biz, yabancı terörist savaşçı niteliğindeki Suriye dışından gelmiş aktörlerin, Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz. Geri kalanların ise Suriye’nin yeni ortamına entegre olmasını destekliyoruz. Suriye’nin milli güvenliği, birliği ve bütünlüğü bizim için çok önemli. Parçalanmış bir Suriye’yi, gerek siyasal açıdan gerek toprak açısından kesinlikle görmek istemiyoruz.” şeklinde yanıt verdi. Fidan, Şam ile SDG’nin anlaşamaması durumunda ne olacağına dair soruya ise “Defaatle söyledik. Böyle bir tehditle (PKK/YPG’yle) yaşama şansımız yok. (Adımı) Ya başkası atacak ya biz atacağız.” diyerek kısa ve net bir yanıt verdi.
Gazze’de Ateşkes Çabaları
Bakan Fidan, Filistin meselesinin gündemin öncelikli maddelerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki davaya dahil olduk. Girişimlerimiz sayesinde 9 ülke daha Filistin’i tanıdı. Lübnan’da sağlanan ateşkes, bölgemizdeki yangını tek başına söndürmeye yeterli değil. Gazze’de ateşkes için çabalarımızı sürdürüyoruz. Ortadoğu’da kalıcı barış, Filistin ve İsrail arasında iki devletli çözümden geçmektedir. Türkiye, Filistinli kardeşlerinin yanında olmaya devam etmektedir. Filistinlilerin vatansız, topraksız, devletsiz bırakılmaları asla kabul edilemez.” dedi.
Rusya’nın Suriye’deki Askeri Varlığı
Esad rejiminin talebi üzerine Rusya’nın askeri destek verdiğini ifade eden Hakan Fidan, Rus üslerinin geleceği konusunun Şam ve Rusya arasında müzakere edileceğini belirtti. Fidan, “2017’den itibaren Cumhurbaşkanımız ile (Rusya lideri) Putin arasındaki ilişkilerin altını çizmek gerekiyor. Günün sonunda Rusya, esas itibariyle çok rasyonel bir karar almıştır. Esad’a desteğin ne Rusya’ya ne de bölgeye faydası olmadığını görmüşlerdir. Rus üslerinin Suriye’deki geleceği, Suriye’deki yeni yönetim ile yapacakları müzakere ile netlik kazanacaktır.”
Fidan, ayrıca, “Ruslar, yapılan mutabakatlar gereği devrimcilere müdahale etmediler ve devrimciler ise bu mutabakat ile Rus üslerine saldırmadılar.” şeklinde de ekledi.
İsrail ile Olası Çatışma İhtimali
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’de son dönemde gündeme gelen Türkiye ile çatışma riski bulunduğuna dair iddialara yanıt verirken, “İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikaları, çatışmacı politikaları sadece bölge ülkelerinin değil, uluslararası toplumun ve uluslararası adaletin bir sorunu haline gelmiştir. Bu sorun tek başına Türkiye’nin bir sorunu değildir. İsrail’in ortaya koyduğu küresel ve bölgesel çapta bir problem, bölge müttefikleriyle, küresel aktörlerle, ortaklarımızla birlikte ele alıp üstesinden geleceğimiz bir meseledir.” dedi.
ABD ile İlişkiler
Bakan Fidan, ABD ile ilişkilerde bazı görüş ayrılıklarına rağmen 2024 yılında da nispeten olumlu bir seyir yakaladıklarını belirterek, Türkiye ve ABD’nin bölgesel ve küresel güç dengeleri bakımından birbirine ihtiyaç duyan iki ülke olduğunu vurguladı. “Yeni Amerikan yönetimiyle bu çerçevede yapıcı ve açık bir diyalog sürdüreceğiz. Sayın Trump’ın ülkemizin bölgesindeki ve küresel düzlemdeki kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik.” diyen Fidan, Trump ve ekibiyle; Türkiye-ABD ilişkileri, İsrail-Filistin meselesi, Rusya-Ukrayna barışı, Ortadoğu’daki kalıcı barış ve Balkanlar’daki barış konularının beraber çalışılarak ilerletilmesini beklediklerini ifade etti.
Yunanistan ile İlişkiler
Yunanistan ile ilişkilerde de olumlu bir seyir yakalandığını belirten Hakan Fidan, Yunan ve Türk kamuoyunun destek verdikçe olumlu ilerleme kaydedilebileceğine inandığını söyledi. “Önemli olan lider cesaretidir.” diyen Fidan, iki ülke seçim menziline girmeden önemli adımlar atılabileceğini vurguladı. Fidan, Türkiye ile Yunanistan arasındaki olumlu ilişkilerin, geçmişten miras alınan sorunları çözmek için iyi bir ortam sağladığını belirtti. Kıbrıs konusunda ise, “Kıbrıs’ta hem Rum kesiminin hem Türk kesiminin, Yunanistan’ın, Türkiye’nin sorunlarını birlikte çözdüğü, Ege ve Akdeniz’i bir barış, kalkınma ve refah bölgesi haline getirdiği bir dünya görmek istiyorum.” dedi ve bunun gerçekleşmemesi için hiçbir sebep olmadığını da ekledi.