Ferdi Tayfur’un Hayatı ve Kariyeri
Adını, hayranı olduğu dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur’dan alan arabesk müziğin güçlü ismi Ferdi Tayfur Turanbayburt, 15 Kasım 1945’te Adana’da dünyaya geldi. Sandalyede oturan Ferdi Tayfur. Yanındaki abisi Sermet. Minik Ferdi’ye uzanan eller ise babası Cumali’ye ait. Babasını hayal meyal hatırlıyor Ferdi Tayfur. Net görebildiği sadece bu fotoğraftaki elleri… Babasının ani vefatı, Tayfur’un eğitim hayatını yarıda bırakmasına neden oldu ve bu durum, onun için zor günlerin başlangıcı oldu. Tayfur, babasının ölümünü Hürriyet gazetesinden Yüksel Şengül’e verdiği röportajda şöyle anlatmıştı: “Bir gece kucakta olduğumu hatırlıyorum. Annem Şerife, ‘Babanız Cumali geldi çocuklar’ demişti, sevinmiştik. Ben hep kucağındaydım, o sıcaklığı hala hissederim. Ertesi gün, sabah evden çıkarken, gene hayal meyal hatırlıyorum. ‘Akşam çiğköfte yap’ demişti anneme ve bir lira bırakmıştı. Babam bir daha dönmedi. O gece bir pavyonda vurdular onu.”
Annesinin ikinci kez evlenmesiyle ‘üvey baba’ gerçeğiyle tanışan Ferdi Tayfur, iş hayatına erken yaşta atılmak zorunda kaldı. Yıl: 1966. Ferdi Tayfur, Adana’daki bir çay bahçesinde şarkı söylüyor. Düğün salonlarında şarkı söylemeye başlayan ve aynı zamanda çiftlikte çalışan Ferdi Tayfur, yerel gazetede ‘Adana Radyosu’nun müzik yarışması ilanını gördü. Yarışmaya katıldı ve ikinci olarak ayrılmasına rağmen bu durum, Ferdi Tayfur için bir son değil, aksine yeni bir başlangıç oldu.
Yıl: 1964. Ankara, Mamak Muhabere Okulu’nda askerim. Cengiz Topel’in Kıbrıs’ta uçağıyla düştüğü, şehit olduğu haberi duyuldu. Emir geldi, bizim bölük Kıbrıs’a gidecek. Mersin sırtlarında karargah kurduk. Tam 45 gün postallarımızla, elbiselerimizle yattık. Üvey babasının tüm engellemelerine rağmen İstanbul’a gitmeyi başaran Tayfur, dönemin en ünlü gazinolarından biri olan Lunapark Gazinosu’nda iş buldu. Ünlü sanatçı Nurten İnnap’ın ekibinde bağlama çalmaya başladı. 1968 yılında ilk plağını çıkardı ancak beklenen ilgiyi göremeyince Adana’ya geri döndü ve çiftliğin başına geçti. Müzik çalışmalarına devam eden Tayfur’un, üç yıl aradan sonra çıkardığı “Huzurum Kalmadı”, ona şöhret kapılarını ardına kadar açan bir albüm oldu.
Artık tüm Türkiye’nin tanıdığı bir isim haline gelen Ferdi Tayfur’un 1974 yılında çıkardığı ‘Yüreğimde Yara Var’ plağı da büyük ilgi gördü. İlk aşkını 16 yaşında yaşayan Ferdi Tayfur’un, Timur adını verdiği bir oğlu oldu. Ancak Timur’un annesi, yıllarca Ferdi Tayfur’un oğlu ile görüşmesini engelledi. Uzun süre mücadele veren Tayfur, nihayet oğluna kavuştu. Ferdi Tayfur, ilk ve tek resmi evliliğini Zeliha Turanbayburt ile yaptı ve bu evlilikten Tuğba ve Funda adında iki kızı oldu.
Kariyerine sayısız plak ve albümün yanı sıra birçok sinema filmi de sığdıran Ferdi Tayfur, 1977 yılında film setinde tanıştığı Necla Nazır ile aşk yaşamaya başladı. 2007 yılında yollarını ayıran çiftin 30 yıllık birlikteliğinden Tuğçe isminde bir kızları dünyaya geldi. Ferdi Tayfur, yıllar önce verdiği bir röportajda Necla Nazır ile ayrılığı için “20 sene kızım büyüsün diye bekledim. Necla’dan defalarca ayrıldım fakat kimseye duyurmadım…” demişti.
Şöhretin ardından Muğla’da kendisine yeni bir hayat kuran Ferdi Tayfur, son birlikteliğini Habibe Ümyani Demir ile yaşadı. 64 yaşında bir kez daha babalık sevinci yaşayan Tayfur’un bu birliktelikten de Taha adında bir oğlu oldu. Ancak, Ferdi Tayfur’un bu ilişkisi de mutsuz bir sonla sonuçlandı. Ayrılık iddialarının ardından Ferdi Tayfur’un ilk eşi Zeliha Turanbayburt’a döndüğü haberleri gündeme geldi. Tayfur, yaptığı açıklamada “Zeliha Hanım’a döndüğüm doğrudur. O yalnızdı, ben de yalnızdım. Zaten kadıncağız yıllardır yalnız, benim yolumu gözlüyordu. Ömrümün çoğu gitti, azı kaldı. Kalan ömrümü eşimle birlikte geçirmek istiyorum, çok mutluyum” dedi.
Yüz felci nedeniyle sahnelerden uzak kalan Ferdi Tayfur, 2020 yılında böbrek yetmezliği nedeniyle zor günler geçirdi. İMDADINA 13 YIL SONRA YÜZÜNÜ GÖRDÜĞÜ OĞLU YETİŞTİ
Umutlarının tükendiği anda, doğduktan 13 yıl sonra yüzünü gördüğü oğlu Timur’dan yardım eli geldi. Oğlu Timur, böbreklerinden birini babasına verdi. Ardından geçirdiği hastalıklar, onu oldukça yıpratmıştı. “OĞLUM TİMUR DEDİ Kİ; BEN VARIM BURADA! BEN DAHA ÖLMEDİM”
Ferdi Tayfur, o dönemde verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullanmıştı: “Bizim iyi hekimlerimiz var. Hiç kimse böbrek nakli ameliyatından korkmasın. Elbette sancıları oluyor. Ama hayatın bir tarafı zaten sancıdan ibaret. Kitap okurken hep uyuyordum. Üstelik daha bir iki sayfa bile okumadan. Bu durum, yeğenim Nilüfer’in dikkatini çekti. Yeğenim, ‘Dayı sen hep uyuyorsun. Doktora gidelim’ dedi. ‘Böbrek yetmezliği’ denildi. İki ay gibi bir süre geçti. Ne yapmamız gerektiğini hep araştırıyorduk. Yeğenim, Prof. Dr. Alper Demirbaş’ı aradı. ‘O da atlayın gelin’ dedi. İnsan bu süreçte hastaneden de korkar. Hem de nasıl. Ama doktorumuz bize büyük cesaret verdi. Gözümü kapattım, açtım ameliyatım bitmişti. ‘Böbreği kimden alalım’ diye kız kardeşim bir yandan, yeğenim bir yandan sesli düşünüyoruz. O sırada oğlum Timur dedi ki, ‘Bir dakika ben varım burada ya! Ben daha ölmedim’ dedi. Oğlumun sağlık durumunu etkileyecek bir şey olsaydı asla kabul etmezdim. Bir insanın tek böbrekle de hayatını normal bir şekilde sürdürebilmesi mümkün olduğu için tereddüt etmedim. Organ naklinin bir mucize olduğunu söyleyebilirim.”
