1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Doğum Sonrası Felç: Nedenleri, Belirtileri ve İyileşme Süreci

Doğum Sonrası Felç: Nedenleri, Belirtileri ve İyileşme Süreci

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doğum Sonrası Felç: Bir Annenin Hikayesi

Doğum Sonrası Felç: Bir Annenin Hikayesi

Yeni doğan kızımızla birlikte New York’taki evimize döndüğümüz gün, hayatımda her şeyin mükemmel gideceğini düşünüyordum. 32 yaşındaydım, sağlıklıydım ve hamileliğim boyunca hiçbir sorun yaşamamıştım. Ancak, eve döndüğümüzün ertesi günü, kızıma emzirirken başımda aniden yoğun bir ağrı hissettim. Bu ağrı, adeta şimşek gibi çaktı ve beni dizlerimin üzerine çökmeye zorladı. İlk başta dinlenmeyi ve bol sıvı almayı düşündüm, fakat ağrı dinmek bilmedi.

O akşam, doktorumu aradım ve durumu ona anlattım. Tansiyonum normaldi, bu yüzden dinlenmemi tavsiye etti. Ancak gece yarısı hala acı içindeydim ve gözümün önünde koyu lekeler uçuşmaya başladı. Eşim, hastaneye götürürken sakin kalmaya çalıştı ama benim durumum giderek kötüleşiyordu. Sorularına yanıt vermekte zorlanıyordum; önce yavaş, sonra kekeme bir şekilde konuşmaya çalıştım, en sonunda ise tamamen sustum.

Hastaneye ulaştığımızda yapılan acil beyin taramasında, beynimin sağ frontal lobunda kanama tespit edildi. Bir süre sonra, nöroloji yoğun bakımında uyandım ve o an hatırladığım ilk şey, sol tarafımın felçli olduğuydu. Gülümsemek, hemşirelerin tuttuğu notları okumak bile benim için imkânsız hale gelmişti. Bir soru sormak için kelimeleri ağzımdan çıkarmaya çalıştım ama hiçbir şey yapamadım.

On gün sonra, tansiyonumu kontrol altına alacak ve nöbet geçirmemi önleyecek ilaçlar sayesinde nihayet evime dönmeme izin verildi. Sanki ben yeni doğan bebeğimden daha fazla bakıma muhtaçtım. Güçlü olan tek kolumla bebeğimi kucağıma almakta zorluk çekiyordum ve sürekli bir baş ağrısı benim için ayakta durmayı imkânsız kılıyordu. Doktorlar, bu baş ağrılarının bir yıl sürebileceğini söylediler. Sol bacağım iyi görünüyordu ancak dengem bozulduğu için evin içinde yürümekte bile zorlanıyordum. Yüzümün sol yarısını hareket ettiremiyor, konuşmam yavaş ve zayıf kalıyordu. Soruları düz bir şekilde sorduğum için kendimi ifade etmekte güçlük çekiyordum.

Her hafta hemşire, tansiyonumu ölçmeye ve banyo yapmama yardım etmeye geliyordu. Eşim, hem kızımıza hem de bana bakmak için babalık iznini uzatmıştı. Her gün, kızımı beşiği, oyun minderi ve benim aramda döndürerek bakımını üstleniyordu. Tüm bunların bebeğimi korkutacağından ve eksikliklerimin kalıcı olacağından endişe ediyordum. Ben yeni bir anne olmalıydım, hasta değil.

Altı hafta sonra, eşim yarı zamanlı işine döndü ve bir saat uzakta yaşayan annem, benim ve bebeğimin bakımını üstlendi. Ayrıca, büyükannemi de ziyaret ettiği günlerde, kızımla yalnız kalmamam için bir bebek hemşiresi geldi. Doğumdan sonra, özellikle benim gibi sorunsuz bir hamilelik geçiren bir annenin sağlık açısından sıkıntı yaşayabileceği düşünülse de, araştırmalar doğum sonrası 12 haftalık dönemin, dördüncü trimesterin ve özellikle de doğumdan sonraki ilk iki haftanın oldukça yüksek bir inme riski taşıdığını gösteriyor.

Kızım doğduktan sonra üç ay boyunca, her türden ve yaştan felçliyi tedavi eden büyük bir poliklinikte rehabilitasyon gördüm. Mesleki, fiziksel ve konuşma terapisi aldım. Bu süre zarfında, boş bir otoparkta araba kullanmayı yeniden öğrendim ve zamanla kendime olan güvenimi yeniden inşa ettim. Akupunktur, yüz felcimi iyileştirdi ve gülümsemem simetrisini geri kazandı. Nihayet, altı ay sonra, bebeğime tek başıma bakabilir hale geldim.

Doktorlar, bilişsel rehabilitasyonun önemli bir parçası olduğunu belirttikleri için Ann Arbor’a taşındık. Hamileliğim sırasında Michigan Üniversitesi İngilizce Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak bir pozisyon kabul etmiştim. İlk dersimden önce öğrencilerin isimlerini ezberlemek için alıştırma yaptım. Ancak, öğrencilerin karşısına çıktığımda dehşet içinde kaldım. Bir saat boyunca konuşmak zorundaydım ve 18 öğrencinin ismini ezberlemek için kendime meydan okudum. Dönem boyunca, öğrencilerimin benim hafıza kayıplarımı ya da tahtadaki yazım hatalarımı fark etmemiş gibi görünmesi ya da farkında olmadan zihnimi yeniden inşa etmeme yardımcı olmaları beni umutlandırdı.

Ancak, umduğum gibi bir iyileşme gerçekleşmedi. 2016 yılında, Connecticut sahilinde kızımın ilk doğum gününü kutladıktan kısa bir süre sonra, mutfakta nöbet geçirerek yere yığıldım. Acil serviste, geç başlangıçlı nöbetlerin benim gibi beyin içi felç geçiren hastaların yüzde 6 ila 15’ini etkilediği söylendi. Felç geçirdikten hemen sonra, riskimin düşük olduğu tespit edilen ilaçlar tekrar reçete edildi.

Psikolojik iyileşmem zamanla gerçekleşti. Numaraları çevirmek, makbuzları imzalamak, redaksiyon yapmak gibi basit görevleri yerine getirmek, yavaş yavaş iyileşme sürecimin bir parçası haline geldi. Bugün, o şimşek çakması gibi baş ağrısının üzerinden yıllar geçti. Artık kızım ilkokul çağında ve bir zamanlar zorlandığım kitapları çoktan geride bıraktı. Nöbet ilaçları kullanmıyorum ve iki yılı aşkın süredir nöbet geçirmiyorum. Her zaman yeterince su içmeye ve uyku düzenime dikkat ediyorum. Aniden şiddetli bir baş ağrısı ortaya çıkarsa, emin olmak için acil servise gitmeyi ihmal etmiyorum.

Nörolojik iyileşmem hala devam ediyor. Beynim, bana değişiklikleri ince bir şekilde hatırlatabilir. Sorulara cevap verirken ne söylemek istediğimi seçmem daha uzun sürebiliyor ama artık, farkına vardığım günlerin, farkına varamadığım günlerden daha fazla olduğunu hissediyorum. Yeni bir anne olarak yaşadığım bu nadir tıbbi olay beni derinden etkiledi, ancak daha da nadir bir deneyimle karşılaştım: tamamen iyileşmek.

Kaynak: Emily Jace McLaughlin Instagram

Emily Jace McLaughlin, doğum sonrası felçten korunma üzerine bir kitap yazdı.

3 çocuk annesi Julie Foster, birkaç yıl içinde 3 kez felç geçirdi. 30 yaşındaki kadının geçirdiği felçlerin hamilelikleriyle bağlantılı olduğu ortaya çıktı. İlk felcini 2013 yılında geçiren Julie, çocuklarla televizyon izlerken bacağını hareket ettiremediğini fark etti ve ambulans çağırdı. Doktorlar, felç geçirdiğini ve bunun ilk olmadığını söyledi. İkinci hamileliğinde, kızına hamileyken geçici olarak tek gözünde görme kaybı yaşadı. 2015’te tekrar hamile kaldığında yine felç geçirdi. Migreninden kaynaklandığını düşündü ama doktorlar, çekilen MR’lara bakınca önceki felçleri ile bağlantılı olduğunu belirtti. Üçüncü felçinde sağ kolunu hareket ettiremeyen, hafıza ve duyma problemleri yaşayan kadın, ne yazık ki sağlığı için dördüncü hamileliğini sonlandırma kararı aldı. Julie, 3 ayın sonunda hastaneden çıkıp evine dönebildi.

Kaynak: Daily Mail

Lohusalık dönemi, annenin vücudunun hamilelik öncesi haline geri dönmesi için geçen bir süreçtir ve bu süreçte bazı kadınlar felç geçirebilir. Peki, hamilelikte inme riski neden artar? Yüksek tansiyon bir sebep mi? Doğum sonrası felç belirtileri nelerdir? Hangi belirtiler özellikle dikkate alınmalı ve mutlaka önemsenmeli? Hamilelikte ve doğum sonrası inme riskinden korunmak için neler yapılabilir?

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Erkan Yasdıman ile konuştuk.

Dr. Erkan Yasdıman, hamilelikte felç riskini artıran belli başlı sebeplerin olduğunu, bunların en başında anne adayında daha önceden var olan kronik hipertansiyon sorununu ya da tıbbi adı preeklampsi olan gebeliğin yol açtığı ve gebeliğin 5. ayından sonra ortaya çıkan gebelik tansiyonunu belirtti. Özellikle çok ağır preeklampside aşırı yüksek tansiyonun beyin kanamasına yol açarak felçe neden olabileceğini söyleyen Yasdıman, olası ikinci sebep hakkında şunları ifade etti: “İkinci bir sebep ise gebelikte anne kanında pıhtılaşma faktörlerinin artmasıdır. Bu durum, anne adayının özellikle doğum sonrası kanama riskini azaltan doğal bir biyokimyasal olaydır. Yani kanda pıhtılaşma artmıştır. Diğer taraftan, özellikle gebeliğin son aylarında bacaklardaki kan dolaşımının yavaşlaması nedeni ile tromboembolik olaylar (kan pıhtısındaki emboli yüzünden kan akışının ciddi anlamda azalması durumu) artabilir ve gebelik, doğum ve doğum sonunda beyin embolisine bağlı felç gelişebilir.”

Ulusal Tıp Kütüphanesi’nden elde edilen veriler, anne inmelerinin gebeliğin seyrek görülen bir komplikasyonu olmasına rağmen, gebelik sonrası uzun süreli sakatlığın en yaygın nedeni olduğunu gösteriyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yaklaşık 1100 anne felci meydana geliyor ve bu oran her 100.000 doğumda yaklaşık 30‘dur. New York-Presbyterian Hastanesi’ne göre, hamilelik sırasında tansiyon sorunu yaşayan anneler arasında bu sayı her 500 doğumdan 1′ine yükseliyor.

Dr. Erkan Yasdıman, bir diğer nedenler arasında annede daha önce var olan diyabet (şeker hastalığı) ya da gebeliğin sebep olduğu diyabet (gestasyonel diyabet), gebede hipertansiyon ve kalp ritim bozuklukları saydı ve bu nedenlerle felç riskinin artabileceğini belirtti. Bunun yanı sıra, sigara tüketimi, gebelikte yetersiz fiziksel aktivite ve aşırı kilo alımı gibi faktörlerin riski daha da artırabileceğini dile getirdi. Özellikle aşırı kilo alımının, gebelik sürecinde hipertansiyon riskini artıran önemli bir etken olduğunu vurguladı.

Dr. Yasdıman, ayrıca “Anne adayında önceden var olan beyindeki anevrizma, Serebral Ateroskleroz gibi patolojiler normal gerçekleşen doğum sonrasında anne ıkınmaları esnasında kafa içi basınç artışına ve beyin kanaması sonucu felce neden olabilir.” şeklinde sözlerine devam etti. Gebelik, doğum ve doğum sonrasında felçle ilgili kimi zaman az, kimi zaman da şiddetli belirtiler görülebileceğini belirten Dr. Yasdıman, bu belirtileri şöyle sıraladı:

  • Konuşma güçlüğü
  • Bilinç bulanıklığı
  • Kooperasyon bozukluğu
  • Görme bozuklukları
  • Ani oluşan baş ağrısı
  • Baş dönmeleri
  • Yürümede bozukluk
  • Denge kaybı

Söz konusu şikâyetlerin bazen doğum sürecindeki yorgunluktan kaynaklandığı düşünülse de, bu belirtilerin özellikle uzun sürmesi durumunda mutlaka ilgili doktora bilgi verilmesi gerektiğini vurguladı. Michigan Üniversitesi Beyin Cerrahisi Bölüm Başkanı Aditya Pandey, sigara, obezite, yüksek kolesterol gibi olağan risk faktörlerinin yanı sıra gebeliğe bağlı hipertansiyon ve kan hacmindeki değişikliklerin, peripartum ve postpartum dönemde inme olasılığını artırmaya katkıda bulunabileceğini belirtti.

Bu konudaki araştırmalar sınırlı olduğundan nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, bu durum özellikle doğum sonrası dönemle, özellikle de doğumdan sonraki ilk haftayla ilişkilidir. Gebeliğin neden olduğu hormonal dalgalanmalar ve damar sistemi üzerindeki stres ve gerginlik, katkıda bulunan nedenlerden sadece birkaçıdır.

George Washington Üniversitesi’nde ebelik eğitimi direktörü olan Suzan Ulrich, nispeten yeni olan doğum sonrası eğitim programlarının bu tür uyarı işaretleri konusunda hasta farkındalığını artıracağı umudunu taşıdığını ifade etti. Hastaneler, Kadın Sağlığı, Obstetrik ve Yenidoğan Hemşireleri Derneği tarafından geliştirilen bir araç kiti satın alarak bakıcılarına yeni anneleri eve göndermeden önce risk değerlendirme kontrol listeleri sağlayabilir.

New York-Presbyterian’da endovasküler beyin cerrahisi direktörü olan beyin cerrahı Sean Lavine, bu tür durumlarda iyileşmenin, beynin etkilenen bölgesine, hastanın yaşına ve fiziksel durumuna bağlı olduğunu belirtti. Birçoğunun potansiyel olarak yıkıcı etkiler bırakabileceğini, uzun vadeli etkiler arasında konuşma, bilişsel, fiziksel ve duygusal bozuklukların yer aldığını ve inmeden kurtulanların yaklaşık yüzde 30’unun ilk yıl içinde depresyon yaşadığını sözlerine ekledi.

Doğum Sonrası Felç: Nedenleri, Belirtileri ve İyileşme Süreci
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin