MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, KKTC’nin Pile’deki yol çalışmasının BM Barış Gücü tarafından müdahalesine sert reaksiyon gösterdi.
Bahçeli, yazılı açıklamasında şu sözleri kullandı:
“Kıbrıs’ta iki devletli tahlile kapalı duranlar, bununla da yetinmeyip Kıbrıs Türklüğünün müktesep haklarını ve eşit statüsünü yok sayanlar türel ve tarihi yanlışın içine düşen, tıpkı vakitte iki taraflı uyuşmazlığın canlı kalmasına hizmet eden çevrelerdir.
“EGEMEN İKİ DEVLET VARDIR”
Ada’da iki halk ve hâkim iki devlet vardır. Bu gerçekler kabul edilmeden adil ve kalıcı bir tahlil ortamının yeşermesi ham bir hayaldir. Kıbrıs Türk halkının bağımsız ve hâkim devleti vasıtasıyla Rumların yönetimi altına heves edip azınlık statüsüne boyun eğmesi mutlaka imkansızdır.
Eşitlik temelinde tahlilden kaçmak bir kere çözümsüzlüğü siyasi strateji görenlerin hem tahakküm açmazı hem de çarpık mantığıdır. Kıbrıs Türklüğünün eşit statüsüyle hâkim eşitliği kesinlikle teyit ve tescil edilmelidir.
Ada’da iki halkın çıkarını ve varlığını, birebir vakitte eşit egemenlik haklarını müzakere etmekten kaçan ve kaçınan bir anlayışın barışa hizmeti düşünülemeyecektir.
“BAŞKA SEÇENEK YOKTUR”
Kıbrıs’ın huzuru demek Doğu Akdeniz’in huzuru demektir. Bu huzur ortamı içinde, Akdeniz’in potansiyel yer altı kaynaklarının adaletli ve hukuk temelli paylaşımından diğer da bir seçenek yoktur.
Kıbrıs Türk halkının temel muhtaçlıklarının karşılanması niyetiyle planlanan ve devreye sokulan insani projelere kemikleşmiş önyargılarla, siyasi hesaplarla mahzur olmaya kalkışmak tahlil arayışlarını kundaklayan, huzursuzluğu kamçılayan provokasyonlardır.
Kıbrıs’ta Yeşil Sınır üzerindeki Pile Köyü’ne ulaşımı kolaylaştırmak için hazırlanan yol projesine, nereye ve kimlere hizmet ettiği az çok belirli olan Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün haksız ve hukuksuz halde müdahil olması tam manasıyla ilkelliktir.
“DESTEK OLMAK VE ÇANAK TUTMAKTIR”
Pile halkının taleplerini karşılamak hedefiyle KKTC hükümetinin yol imal faaliyetine Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün karşı çıkması, beton blokların proje alanına yerleştirilmesi kaos ve kutuplaşmaya açıktan dayanak olmak ve çanak tutmaktır.
Barış Gücü’nün Rumların tahrik ve telkiniyle ortamı germesi sorumsuzluktur.
Birleşmiş Milletler Barış Gücü ögelerine layık oldukları karşılığı veren, fütursuz engelleme teşebbüslerini bertaraf eden KKTC hükümeti haklıdır, yapılan müdahale ve muameleler doğrudur, son analizde dayanağımız tamdır.
Birleşmiş Milletler, Rumların karanlık emellerine hizmetten, Kıbrıs’ın barış ve huzurunu bozucu teşebbüslerden derhal vazgeçmelidir.
“BAĞLAYICILIĞI KALMAYACAKTIR”
Aksi halde kelamda Barış Gücü’nün varlığı gayri legal sayılacak, gerçekten hiçbir saygınlığı ve bağlayıcılığı da kalmayacaktır.
Unutulmamalıdır ki, kaideler ne olursa olsun Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile güçlü dayanışmasını sonuna kadar sürdürecek, dostluk ve kardeşlik köprülerini titizlikle koruyacaktır.
Uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların çiğnenmesine de göz yumulmayacaktır. Kıbrıs’ta bu gerginlik ortadayken, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’li teröristlere silah eğitimi vermesi, üstelik Kamışlı’da terör örgütüyle ortak tatbikat düzenlemesi hudutlarımızın mücavir alanlarına yuvalanmış düşmanlığın ayan beyan göstergesidir.
“PERVASIZCA ÇİĞNEMEKTEDİR”
ABD’nin sabırları taşıran kelamda taktik ve stratejik adımları terörizme kuluçka fonksiyonu görmektedir. Bu ülke dostluk ve müttefiklik münasebetlerini pervasızca çiğnemektedir. Geldiğimiz bu kademede terörle uğraş temel itibariyle gerisindeki güçlerle uğraşa sabitlenmiş ve kilitlenmiştir.
ABD’nin eğitip donattığı teröristleri Suriye’nin petrol varlığı etrafında konuşlandırması kan dökerek kaynak devşirmenin şeytani formülüdür.
Teröre takviye vermek alçak bir terör tekniğidir. Kaldı ki bölücü terör örgütünün hunhar sahibi muhakkaktır. Bu kapsamda Türkiye’ye sıkılan her kurşunun, yapılan her ihanetin koçbaşı ABD’dir.
“DERHAL ÇEKİLMEYE DAVET ETMEKTEDİR”
Milliyetçi Hareket Partisi, ABD’yi terörle ortasına kesin çizgilerle ara koymaya ve Suriye’den derhal çekilmeye davet etmektedir.
Şayet sonlarımızın öteki bölgelerinde, ABD destekli hasımlık kuşatması devam ederse günü geldiğinde akıbetin nelere yol açacağını, iki ülke ortasındaki görüş ve temas çizgisindeki aralığın sıfıra düşmesi halinde nasıl bir hesaplaşmanın yaşanacağını bugünden kestirmek elbette mümkün olmayacaktır.
Bu prestijle terörle birebir hizada bulunan, tıpkı maksatta buluşan hangi ülke varsa aklını başına alması tarihi ehemmiyet ve kıymettedir.”
