Rüzgâr Enerji Santralları ve Doğa Üzerindeki Etkileri
Rüzgâr enerji santralları (RES), temiz enerji kaynakları olarak bilinse de, bu tür projelerin seçildiği yerlerin doğaya olan etkileri son derece önemlidir. Özellikle ormanlık alanlar ve milli parklar içinde gerçekleştirilen projeler, doğal yaşamı tehdit edebilmektedir. Yapım aşamasında kullanılan büyük TIR’lar, ağaçların kesilmesine neden olmakta ve bu durum ekosisteme ciddi zararlar vermektedir. Yaşam savunucuları, “Ormanda RES olmaz” diyerek bu projelere karşı çıkmalarına rağmen, onay süreçleri devam etmektedir. Yanlış seçilmiş lokasyonlarda kurulan RES’ler, hem bitki örtüsünü hem de hayvan yaşamını olumsuz etkileyebilmektedir.
Bu projelerden bazıları dikkat çekici örnekler sunmaktadır:
- Kapıdağ Yarımadası: Balıkesir Erdek’te, 700’ün üzerinde bitki popülasyonu barındıran, yaklaşık 150 çeşit tıbbi ve kozmetik amaçla kullanılan endemik bitkilerin bulunduğu Kapıdağ Yarımadası’nda 2006 yılında bir RES projesi başlatıldı. Uzmanlar, bu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini vurgularken, rüzgâr türbinlerinin kurulmasının sakıncalı olduğunu belirtmektedir. Eski Erdek Belediye Başkanı Hasan Yapakçı ve birçok kişi projeye karşı çıkmakta, ancak her geçen gün bölgedeki RES sayısı artmaktadır.
- Beşparmak Dağları: Aydın ve Muğla sınırları içinde yer alan Beşparmak Dağları da RES tehdidi altındadır. Bu bölge, antik yollar, mağaralar, kaleler ve tarihi kaya resimleri gibi önemli yapılar içermektedir. Aynı zamanda maden ruhsatları da alınmış durumdadır. Jeoturizm ve ekoturizm açısından önemli bir alan olmasına rağmen, Beşparmak Dağları henüz milli park olarak ilan edilmemiştir. Bölgedeki uzmanlar ve yaşam savunucuları, yıllardır bu alanın milli park statüsüne kavuşması için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne başvurular yapmaktadır.
- Çatalca Mevkii: Kuzey Ormanları’nın İstanbul Çatalca mevkisinde, Almanya merkezli Dirkshof şirketinin bir RES projesi bulunmaktadır. Proje için atılan adımlar neticesinde, Çilingoz Tabiat Parkı olarak bilinen bölge, 2018 yılında bir gecede park statüsünden çıkarılmıştır. 300 yıllık kayın ve meşe ağaçlarının bulunduğu bu ormanlık alana yaklaşık 40 rüzgâr türbini kurulmuştur. Ayrıca, proje alanında uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınması gereken 34 kuş türü yaşamaktadır. Çilingoz, Yaylacık Mağarası, Kocakuyu Mağarası, Gümüşpınar Mağarası ve İkigöz Mağarası gibi yarasa popülasyonunu barındıran birçok mağara da bu alana yakın konumdadır.
Tarih ve Doğa Tehdidi
Yukarıda belirtilen projeler, yalnızca doğayı değil, aynı zamanda tarihi alanları da tehdit etmektedir. Bu durum, çevresel sürdürülebilirlik açısından ciddi endişelere yol açmaktadır. Doğanın korunması ve tarihî mirasın yaşatılması adına, bu tür projelerin daha dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.