Benjamin Clementine’nin Konser Deneyimi
Kişisel olarak bir müzisyenin her konserine katılma isteği uyandıran farklılıkları, Benjamin Clementine’nin performanslarında sıkça görmek mümkün. Önceki konserinde de seyirciyle kurduğu etkileşim dikkat çekiciydi. Örneğin, Harbiye’de sahne alırken, arkasında bulunan Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin geceleri mavi ışıkla yanan ismi onun ilgisini çekmişti. Seyircilerden bu mekanla ilgili bilgi almaya çalışmış ve hatta piyanosuyla “Congress Centre” adında bir beste yaratmıştı. O anki ruh haliyle şarkılarını stüdyo kayıtlarından oldukça farklı bir şekilde, spontane bir şekilde seslendirmişti. Her konserinde olduğu gibi, sahneye çıplak ayakla çıkmayı tercih etmişti. O zaman mavi bir tulum giymesine rağmen, önceki akşam sahneye beyaz bir kıyafetle çıkması, üzerine yansıyan spot ışığıyla onu adeta bir “aziz” gibi gösteriyordu.
İzleyiciyle İletişim
Bu seferki konser boyunca, tam iki saat boyunca seyirciyle uzun uzun etkileşimde bulundu. Konserden ayrılan seyircilere arkasından “Adios, ciao” diyerek veda etti. Dikkatli bir gözlemci olarak, dışarı çıkıp geri dönenlere “Tuvalet nasıldı, temiz miydi?” diye sordu. Türkçe kelimeler öğrenmeye çalışırken, şarkılarının bazı sözlerini Türkçeleştirmeye çabaladı; bu konuda biraz zorlansa da, seyirciyi beklenmedik derecede güldürmeyi başardı. Çocukken İngiltere’de parası ancak lahmacuna yeten günlerinden bahsederek, samimi bir bağ kurdu. Bir noktada, seyircilerden biri sahne önüne koşup ona bir not verdi. Notun içeriğini bilmesek de, Clementine o notu cebine atıyormuş gibi yaparak seyirciyi bir kez daha güldürdü.
Tam 50 Tekrar
“Genesis” şarkısının “Trapped in free” şeklindeki nakaratını tam 50 kez seyircilere tekrar ettirdi. Bu şaka gibi görünse de, seyirciler başlangıçta bunun bir şaka olduğunu düşündü. Ancak o, geriye doğru sayarken 40’lı sıralarda “Şaka yapıyorum sanmayın” diyerek durumu aydınlattı ve sözünü tuttu. Şarkının hikayesini de paylaşarak, “Biraz daha normal olmak için evlendim” ifadesini kullandı. Bu noktada kayınvalidesinden duyduğu “hoşnutsuzluğu” dile getirdi. Konserden hemen sonra Google’dan kayınvalidesinin kim olduğunu araştırdık ve Birleşik Krallık’ın lordlar kamarasının muhafazakâr bir üyesi olduğunu öğrendik. Genç yaşında evsiz kalıp sokaklarda yaşamış, tren biletine parası olmadığı için davet edilmesine rağmen Hollanda’daki bir festivale 45 km boyunca çıplak ayakla yürüyerek katılmaya çalışmış, ama başarılı olamamış bir insanın kayınvalidesine yönelik hislerine hak vermemek elde değil.
Benjamin Clementine, güçlü sesi (tenor), güçlü şarkıları ve etkileyici sözleriyle, mütevazı ve eğlenceli tavırlarıyla kendisine hayran bıraktı. Konserin sonunda, bilet fiyatlarına göndermede bulunurcasına, anlık olarak son şarkısını besteledi. Bu şarkının sözlerinde “Where did all the money go (Bütün para nereye gitti?)” ifadesi dikkat çekiyordu. Ancak seyirciler konserden keyif alarak ayrılmış gibiydi; hatta konserin sonuna yaklaştığımızı ilk kez saate baktığımda görünce, bu durum beni şaşırttı. Gerçekten olması gerektiği gibi bir konser deneyimiydi.