Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerinin Ardından Ekonomik Durum
Cumhurbaşkanlığı genel seçimleri ve 28. dönem milletvekili seçimlerinin ardından, zamlar ve vergi artışları durmaksızın devam ediyor. Cumhuriyet TV yayınına katılan Prof. Dr. Duran Bülbül, kamuda tasarruf yapılmadığı takdirde zamların süreceği konusunda önemli uyarılarda bulundu.
“Her Koşulda Finansmanı Halktan Sağlayacaklar”
Bülbül, “Bugünler daha iyi günlerimiz” diyerek sözlerine başladı ve şöyle devam etti: “Seçim sonrası 1 trilyon 119 milyar liralık ek bütçe gündeme getirildi. Bu, bütçe açığını kapatmak amacıyla yapıldı, ancak yeterli olmayacak; yıl sonunda bütçe yine açık verecek. Fiyat artışları devam edecek, dolaylı ve adaletsiz vergiler artacak. Borçlanmaya gidecekler. Her koşulda finansmanı halktan sağlayacaklar.”
İktidarın Tasarruf ve Harcamaları Üzerine Eleştiriler
Bülbül, iktidarın kamu harcamalarında tasarruf yapması ve borçlanmadan kaçınması gerektiğini vurguladı. “İktidar, yaptığı bu fahiş zamlarla halkı bir anlamda tepki göstermeye zorluyor, ardından da antidemokratik yasaları dayatacak. Kamu harcamalarında kısıtlamaya gitmeleri ve borçlanmadan vazgeçmeleri gerekir. Ancak bu Lale Devri anlayışından, sarayın harcamalarından, israftan ve yolsuzluktan vazgeçmiyorlar ve ülkeyi borç yükü altına sokuyorlar. Borç alanlar emir alırlar. Borç alan ülkelerin dirayeti ve bağımsızlığı kıt olur. Kur korumalı mevduattan derhal vazgeçmeleri gerekiyor. Tasarruf yapmayan ülkelerin ekonomik krizden çıkma şansı yok. Bu kadar zammın yerine bütçede sadece yüzde 10‘luk bir tasarrufa gitmiş olsalardı, yaklaşık 500 milyar dolarlık kaynak sağlamış olurlardı. Bu zamları yaparak 200 milyar civarında finansman elde ettiler.” ifadelerini kullandı.
“Borçlanma Karşılığında Neler Verdiklerini Açıklamalılar”
Ekonomi Politikalarından Sorumlu Bakan Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, göreve geldikten sonra Körfez ülkelerine gitmiş ve çeşitli temaslarda bulunmuştu. Bülbül, Erdoğan’ın Körfez ülkelerine yaptığı ziyareti eleştirerek, “Neden bu ülke evrensel değerlere sahip ülkelere gitmiyor da söylemleri Avrupa Birliği iken eylemleri Körfez ülkelerine yöneliyor? Çünkü iktidarın kafası ve kalbi ekonomik ve siyasal olarak Körfez ülkelerine çalışıyor.” dedi. “Körfez ülkelerinde borçlanma taahhütleri karşılığı, yaklaşık 300 milyar dolar civarındaki varlık fonumuzun hangi şirketlerinin özelleştirilmesi taahhüt edildi?” diye sorgulayan Bülbül, şunları ekledi: “Körfez ülkeleri, emperyal ülkelerin uydularıdır. Emperyal ülkeler izin vermese, bu ülkeler bize borç vermez. Eğer siz İngiltere‘de veya Fransa‘da borçlanırsanız, normlar bellidir. Faiz oranları açık ve şeffaftır. Ancak Körfez ülkelerinde nasıl borçlandığınız ve borçlar karşılığında neler sattığınız belli değildir. Türkiye demokratik bir hukuk devletiyse, borçlananlar, ülkede borçlanma karşılığında neler verdiklerini halka açıklamak zorundadır. Ülkenin hangi kaynaklarının peşkeş çekildiği, iş ortaklıkları adı altında nerelere verildiği önemli bir tehlike. Yani neleri verdik? Bu ülkeyi yönetenler, bu durumu halka açıklamak zorundalar. Bu karanlığı açığa çıkaracak olan tek bir kurum var, o da TBMM. TBMM açıkça suç işliyor.” şeklinde konuştu.
Deprem Yardımları ve Şeffaflık Sorunu
Deprem için toplanan yardım paralarının da şeffaf bir şekilde denetlenmediğini hatırlatan Bülbül, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Bu paralar deprem için toplanmış olsa da, bütçe sistemi bu paraların nereye harcanacağını denetlemek konusunda imkân tanımıyor. Siz bu parayı normal toplanmış bir vergi gibi harcayabilirsiniz. Bütçeye bir ek madde konarak şartlı bağış şeklinde alınırsa depreme harcanabilir demiştik. Deprem fonunun kurulması için çok ciddi çaba harcadık ve sonuç olarak kuruldu. Ancak toplanan 125 milyar lira kayboldu. Toplanan paranın depreme harcanmadığı ek bütçe ile ortaya çıktı. Bu paranın denetlenmesi Sayıştay ve TBMM‘nin görevidir. Pandemi döneminde toplanan paraların nereye gittiği de hala belirsiz.”